Sur

Tanım

Joshua J. Mark
tarafından yazıldı, Nazlı Fidan tarafından çevrildi
02 Eylül 2009 tarihinde yayınlandı
X
translations icon
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca
Hadrian's Wall (by zoonabar, CC BY)
Hadrian Duvarı
zoonabar (CC BY)

İngilizce 'duvar' kelimesi, 'bir kazık' veya 'direk' anlamına gelen Latince vallus'tan türetilmiştir ve bir tahkimatın dış kenarını oluşturan ahşap kazık ve toprak çit olarak belirlenmiştir. Palisades (savunmada kullanılan ve sivri kazıklardan yapılmış çit) önceden de kullanılırdı. Ayrıca Homer tarafından MÖ 8. yüzyılda ve daha sonra Yunan tarihçi Polybius (c MÖ 200-118) ve Çinli tarihçi Sima Qian (MÖ 145-86) tarafından diğerleri arasında bahsedildi. Duvarlar geleneksel olarak savunma, mahremiyet ve belirli bir bölgenin insanlarını yabancıların etkisinden veya algılanan tehlikeden korumak için inşa edilmiştir.

Farklı kültürlerin duvarları aynı temel amaca hizmet etti, ancak kültüre ve döneme bağlı olarak çeşitli malzemeler kullanılarak çeşitli şekillerde inşa edildi. Eski Mezopotamya'daki duvarlar, eski Mısır'ın kırsal alanlarında olduğu gibi, güneşte kurutulmuş kerpiçten yapılmıştır. Mısır'daki kutsal veya tören alanlarının etrafındaki duvarlarda sonunda taştan yapılmıştır. Taş işçiliği Yunanlılar ve ünlü Romalılar tarafından da uygulandı; en iyi örneği, MS 122'den başlayarak inşa edilen günümüz İskoçya'sındaki Hadrian Duvarı'ndaydı. Roma İmparatorluğu döneminden bu yana taş, modern çağ boyunca duvar inşasında tercih edilen bir malzemeydi.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Mezopotamya'nın Antik Surları

Şimdiye kadar bulunan en eski duvarlar, 11.500 yıl öncesine tarihlenen Türkiye'nin güneydoğusundaki Urfa'daki Göbekli Tepe tapınağının duvarlarıdır. Savunma amacıyla yaygınlaşan surlar, (her iki şehir de 'dünyadaki ilk şehir' onuruna sahip olduklarını iddia etse de) ilk olarak MÖ 10. yüzyılda Jericho (şimdi Batı Şeria'da), ve bir süre sonra kurulan Sümer şehri Uruk şehri çevresinde görülür. Uruk'un duvarlarının büyük kral Gılgamış tarafından inşa edildiği ve üzerine kahramanca eylemlerini yazdığı ve daha sonra ünlü olduğu destanın temelini oluşturduğu düşünülüyordu.

M.Ö. 4500'DE BÖLGEDE ŞEHİRLEŞME BAŞLADIKTAN KISA ZAMAN SONRA MEZOPOTAMYA'DA İLLERDE DUVARLAR YÜKSELMEYE BAŞLAMIŞTIR.

MÖ 4500 dolaylarında bölgede kentleşme başladıktan kısa bir süre sonra Mezopotamya'daki şehirlerin çevresinde duvarlar yükselmeye başladı. Şehir surları, kapılar ve gözetleme kuleleri ayryeten genellikle su ile doldurulabilen duvarın dış çevresinin etrafında dönen bir hendek içerecek şekilde inşa edilmiştir. Kral Hammurabi (MÖ 1792-1750), Babil kentini, MÖ 1792'de tahta çıktıktan kısa bir süre sonra genellikle görülenden daha etkileyici surlarla çevreledi, ancak Babil şehrini hayranlık uyandıran bir harikaya dönüştürmenin itibarı Kral II. Nebukadnezar'a aittir.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Nebukadnezar II (MÖ 605-562), Babil çevresine kırk fit yükseklikte üç duvar inşa etti, ve aynı zamanda tepelerinde de o kadar geniş üç duvar inşa etti ki, adeta savaş arabaları etraflarında yarışabilirdi. Nebuchadnezzar II'nin Babil'inin duvarındaki İştar Kapısı'nın, bazıları tarafından listelenen Antik Dünyanın Harikalarından herhangi birinden daha büyük olduğu iddia edildi. Yunan tarihçi Herodot, "Babil, bilinen dünyadaki herhangi bir şehri hayretle geride bırakıyor" iddiasında bulundu, ve özellikle 56 mil (90 kilometre) uzunluğunda, 80 fit (24 metre) kalınlığında ve 320 fit (97 metre) yüksekliğinde olduğunu söylediği duvarları övdü. Herodot'un Babil'in görkemini abarttığına genel olarak inanılsa da, diğer antik yazarlar da duvarların ihtişamına dikkat çekmişlerdir.

The Great Wall of China in Snow
Çin Seddi Karda
Steve Webel (CC BY-NC-SA)

Savunma Duvarları

Bir şehrin etrafına inşa edilmeyen ilk duvarın, Sümer Kralı Ur'lu Shulgi tarafından 2038 dolaylarında (M.Ö. 2029-1982) dikildiği düşünülmektedir. Şulgi'nin duvarı 155 mil (250 kilometre) uzunluğundaydı ve istilacı Amorluları Sümer topraklarından uzak tutmak için Dicle ve Fırat nehirleri arasına inşa edildi. Bu duvar, bir şehri çevrelemesinden daha ziyade bölgesel, ulusal (özelden ziyade) bir sınırı işaretlemesi ve bu nedenle türünün ilk örneği olması bakımından olağandışıydı.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Shulgi'nin oğlu Shu-Sin, torunu ve torununun torunu bu duvarı korumaya çalıştı, ancak, herhangi bir uca herhangi bir uçta demirlenmediği için etkisiz olduğu kanıtlandı (duvarın her iki ucuna da bir ordu dolaştırılabilir). Ve nihayet Elamitler tarafından ihlal edildi, c. MÖ 1750, Ur'un ve Sümer bölgesinin düşmesiyle sonuçlandı. Günümüz İran'ında halen ayakta olan bu türden başka bir duvar, Gorgan Seddi'dir (tuğlaların kırmızı renginden dolayı 'Kırmızı Yılan' olarak bilinir). Part İmparatorluğu (MÖ 247 - MS 224) tarafından inşa edilen, MS 5. veya 6. yüzyılda Sasani Persleri tarafından restore edilmiş ve yenilenmiş olan duvar,121 mil (195 Kilometre) uzunluğundadır ve hattı boyunca otuzdan fazla kale içermektedir.

Duvar, hem savunma amaçlı bir yapı hem de düşmanın konuşlandırılmasını gözlemlemek için stratejik bir araç olarak inşa edildi. Şulgi'nin duvarından çok daha etkiliydi ve Sasani Perslerinin Şulgi'nin duvarından ders aldıkları ve kendilerini geliştirdikleri düşünülüyor. Gorgon Seddi, Çin Seddi'nden çok daha az ünlü olmasına rağmen 1000 yıldan daha eskidir. Shi Huangti (MÖ 221-210 arasında hüküm sürdü) döneminde başlamasına rağmen Çin, Ming Hanedanlığı zamanına (MS 1368-1644) kadar bugünkü haliyle tamamlanmadı. Gorgon Seddi gibi, Çin Seddi de modern Türkiye'de bulunan Bizans İmparatorluğu'nun Anastasian Duvarı (Trakya'nın Uzun Duvarları olarak da bilinir) gibi bir bölgenin savunması için bağımsız bir yapı olarak inşa edilmiştir.

Evlerde ve Şehirlerde Duvarlar

Skara Brae köyü (İskoçya, Orkney'de), MÖ 3100'de insanları dış etkenlerden korumak ve mahremiyet sağlamak için duvarlar ve taş evlerle inşa edilmişken, Çin'deki Neolitik Banpo köyü (MÖ 4500-3750 civarında yerleşim yeri), sazdan çatılı ahşapla desteklenen taş duvarlı dairesel evlerden oluşuyordu. İlginçtir ki, her iki köy de inşaat bakımından benzerdir. Bu köylerin temel biçimi ve duvarların kullanımı diğer kültürlerde de aynı çizgide devam etmektedir.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Eski Mısır'da çoğu özel ev, hırsızları veya sadece istenmeyen ve davetsiz komşuları caydırmaya yardımcı olmak için duvarlarla çevrili avlulara sahipti (papirüs parşömenleri ve mezar yazıtları, insanların eski zamanlarda, şimdi olduğu gibi, birbirlerini dayanılmaz bir şekilde rahatsız edebileceklerini anlatır). Eski Mısır'daki her şehir surlarla çevriliydi ve büyük sarayların her biri savunma amacıyla ve aynı zamanda süsleme amacıyla özenle boyanmış duvarlara sahipti.

Aynı bina modeli, Atina vatandaşlarının avlularının ve teraslarının etrafına küçük dekoratif duvarlar inşa ettiği antik Yunanistan'da da geçerliydi. Atinalılar ayrıca şehirlerini, muzaffer Spartalıların onları yıktığı Sparta ile Peloponnesos Savaşlarının sonuna kadar süren kalın duvarlarla çevrelediler. Atina'da ayrıca Akropolis'ten Pire limanına kadar uzanan ve şehrin merkezini koruyan paralel iki taş yapı olan Uzun Duvarlar da dikkat çekiciydi.

Homeros'un İlyada'sındaki efsanevi Truva kentinin surları, MS 1871-1874 yılları arasında arkeolog Heinrich Schliemann tarafından ortaya çıkarıldı ve aynı savunma amacına hizmet etti. Çin'in Xi'an şehrinin (MÖ 194 dolaylarında inşa edilmiş) surları da savunma için inşa edilmişti ve düşmeden önce dört yıl dayanmıştı. Çin Seddi gibi Xi'an'ın günümüz surları, Ming Hanedanlığı tarafından yeniden inşa edildi ve restore edildi.

Reklamları Kaldır
Advertisement

South Tower, Tiryns
Güney Kulesi, Tiryns
Mark Cartwright (CC BY-NC-SA)

Avrupa'daki Duvarlar ve Hadrian Duvarı

Avrupa'da surlarla çevrili şehir geleneği, MÖ 3. yüzyılda Vindelici kabilesinin Kelt topluluğu olan Manching Oppidum'u (günümüz Ingolstadt, Almanya'nın yakınında yer almaktadır) gibi sitelerin kanıtladığı gibi devam etti. İspanya, Galiçya'daki Roma şehri Lugo, tamamen zaptedilemez kabul edilen çok kalın duvarlarla çevriliydi. Avrupa'daki en ünlü antik duvar ise Britanya'daki Hadrian Duvarı'dır.

Roma İmparatoru Hadrian, (MS 117-138), Britanya'daki Roma eyaletlerine yapılan saldırılardan bıktı ve bu nedenle, MS 122 yılında, onu işgalci Kaledonya kabilelerinden ayırmak için Roma Britanya'sının kuzey sınırına bir duvar inşa etmeye başladı. Tıpkı Shulgi'nin Amorluları uzak tutmak için duvarını neredeyse iki bin yıl önce inşa ettiği gibi (Çin Seddi ve Anastasian Duvarı'nda olduğu gibi). İnşası altı yıl sürdü, kara boyunca 80 mil (128 kilometre) uzandı ve noktalarda dokuz fit (2,7 metre) genişliğinde ve yirmi fit (6 metre) yüksekliğindeydi. Yol boyunca kulelerle güçlendirildi ve Roma askeri kuvvetinin ve gücünün bir sembolü olarak hizmet etti.

Daha sonraki Antonin Duvarı (MS 142'de Roma imparatoru Antoninus Pius'un hükümdarlığı altında başladı), Firth of Forth ve Firth of Clyde arasında 39 mil (63 kilometre) uzanıyordu ve bu tür diğer duvarlarla aynı nedenle inşa edildi: sakinlerin bilinen bölgesini tehlikeli barbarlar olarak gördükleri 'öteki'nin saldırılarından korumak için.

Sonuç

Belirtildiği gibi, duvarlar her zaman aynı temel amaca hizmet etmiştir ve aynı zamanda her zaman aynı zayıflığı paylaşmıştır: gerçekten bir duvarın etrafından dolaşmak isteyen herkes altından geçmenin, aşmanın veya duvarın etrafından dolaşmanın bir yolunu bulacaktır. Çin Seddi başlangıçta Xiongnu'nun göçebe süvarilerini durdurmada işe yaramazdı ve ancak yüzyıllar sonra bugün olduğu gibi müthiş bir yapı haline geldi. Belirtildiği gibi, Ur'un Shulgi surları, basitçe etrafında yürüyen Elamitler tarafından kolayca ihlal edildi ve Hadrian Duvarı, yasadışı göçü durdurmak için çok az şey yaptı, Roma parçalarının arasında bulunan Kaledonya eserleri tarafından kanıtlandığı gibi, Pikt tüccarlarının Roma askerleriyle ticaret yaptığını (veya rüşvet verdiğini) düşündürüyor.

Bir duvar, savunma veya 'öteki'nin topraklarına erişimini sınırlama açısından ne kadar anlamsız olursa olsun, Roma döneminden beri halkı daha güvende hissettirmek için duvarlar inşa edilmeye ve genellikle güçlendirilmeye devam edildi. Hadrian Duvarı gibi, genel olarak duvarlar, kişinin kendi alanını kendi alanı olarak işaretlemesi ve daha güvenli hissetmek için fiziksel bir ifade yoluyla başkalarına erişimi sınırlaması açısından semboliktir. Duvara ördükleri şeyin uzun vadede onlara zarar vermekten daha faydalı olabileceği asla insanların aklına gelmemiştir, ancak insanlar herkesin bildiği gibi dar görüşlüdür ve büyük ölçüde korku güdümlüdür. Bu nedenle, milleti milletten, komşuyu komşudan ayıran duvarların sonsuz bir geleceğe kadar örülmeye devam edeceği neredeyse kesindir.

Çevirmen Hakkında

Nazlı Fidan
Adım Nazlı Fidan. 20 yaşındayım. Yaklaşık 13 yıl boyunca yurt dışında yaşadım. İngilizce ve Arapça öğrendim. Şimdi Türkiye'de yaşıyorum. Dumlupınar Üniversitesi'nde Mütercim Tercümanlık bölümünde lisans öğrencisiyim. Kısacası, ben bir çevirmen adayıyım.

Yazar Hakkında

Joshua J. Mark
Serbest yazar ve yarı zamanlı olarak New York Marist College'da Felsefe bölümü öğretim üyesi olarak çalışan Joshua J. Mark; Yunanistan ve Almanya'da yaşadı ve Mısır'ı seyahat etti. Tarih, edebiyat, yazı ve felsefe sahalarında lisans seviyesinde ders vermektedir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Mark, J. J. (2009, Eylül 02). Sur [Wall]. (N. Fidan, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-83/sur/

Chicago Formatı

Mark, Joshua J.. "Sur." tarafından çevrildi Nazlı Fidan. World History Encyclopedia. Son güncelleme Eylül 02, 2009. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-83/sur/.

MLA Formatı

Mark, Joshua J.. "Sur." tarafından çevrildi Nazlı Fidan. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 02 Eyl 2009. İnternet. 22 Nis 2024.