
Arkeoloji geniş bir branştır ve tanımlar değişebilir, lakin genelde, geçmiş insanların ve toplumlarının kültür ve tarihinin, maddi kalıntılarını, yani aletleri, bakiyeleri ve çanak çömlekleri ortaya çıkararak ve inceleyerek analizidir. Arkeoloji ve tarih farklı branşlardır lakin müşterek noktaları vardır ve devamlı birbirleriyle çalışırlar. Tarihçiler geçmişi öğrenmek için kitapları, tabletleri ve diğer yazılı bilgileri incelerken, arkeologlar bu tür unsurları ortaya çıkarır, tarihlendirir ve kaynağını izler ve karşılığında maddi kültür yoluyla öğrenmeye odaklanırlar.
İnsanlık tarihinin çoğu tarih öncesine (yazılı kayıtlardan önce) ait olduğundan, arkeoloji geçmişi anlamada önemli bir rol oynar. Farklı çevreler ve iklimler malzemelerin hayatta kalmasına yardımcı olur veya mani olur, mesela papirüsler sıcak ve kuru çölde binlerce yıl hayatta kalabilir ama nemli şartlarda hayatta kalamaz. Bataklıklar gibi suyla dolu şartlar, ahşap gibi organik materyalleri koruyabilir ve su altı enkazları da dalış ekipmanları kullanılarak kazılır. Toprağı kazmaktan laboratuvarlarda numuneleri test etmeye kadar her yerde çalışan arkeoloji, geniş kapsamlı bir disiplindir ve birçok uzmanlık alt kısmına sahiptir. Hızla genişleyen iki alan eksperimental arkeoloji ve etnoarkeolojidir. Eksperimental arkeoloji, cam yapımı veya Mısır birası yapımı gibi antik teknikleri yeniden yaratmaya çalışır. Etnoarkeoloji, modern etnik topluluklar arasında yaşamaktır ve onların nasıl avlandıklarını, çalıştıklarını ve yaşadıklarını anlamak maksadıyla yapılır. Arkeologlar bu bilgileri kullanarak antik cemaatleri daha iyi anlamayı umarlar.
Geçmişin Arkeolojisi
Arkeoloji akademik bir çalışma, kariyer ve üniversite konusu olarak oldukça yeni bir gelişmedir. Yine de geçmişe duyulan alaka yeni bir şey değildir. İnsanlık her zaman kendi tarihine ilgi duymuştur. Çoğu kültürün kuruluşlarını ve uzak atalarını açıklayan bir miti veya hikayesi vardır. Antik idareciler bazen antik kalıntıları toplamış veya abide ve binaları yeniden inşa etmişlerdir. Bu genelde siyasi bir strateji olarak görülebilir - bir lider maziden büyük bir figür veya medeniyetle özdeşleşmek ister. Öte yandan, antik liderler merakları ve öğrenmeleriyle de bilinirler. Mesela, Babil Kralı Nabonidus maziye karşı büyük bir alaka duyuyordu ve birçok yeri ve binayı araştırdı. Bir mabette 2200 yıl öncesine ait temel taşını buldu. Buluntularını başkenti Babil'deki bir nevi müzede sakladı. Roma ve Yunan tarihçileri geçmiş hakkında kitaplar yazdılar ve meşhur kahramanların ve liderlerin hikayeleri bize kadar ulaştı.
Ancak modern arkeoloji veya en azından teorileri ve pratikleri antika geleneğinden kaynaklanmaktadır. 17. ve 18. yüzyıllarda, varlıklı beyefendi bilginler veya bilindikleri adıyla antikacılar klasik eserler toplamaya başladılar. İlgiyle beslenerek, Pompei gibi yerlerin ilk çalışmalarından bazılarını yapmaya başladılar ve antik abideleri tafsilatlı olarak çizdiler. İlk bilimsel kazı, ABD'nin Virginia eyaletindeki mülkünde bazı mezar höyüklerini kazmış olan Thomas Jefferson'a (Amerika Birleşik Devletleri'nin üçüncü başkanı) atfedilir. Modern arazi tekniklerinin başlangıcı, Camborne Chase'de sistematik kayıt ve prosedürle höyükler kazan General Augustus Lane-Fox Pitt Rivers tarafından öncülük edildi. 1960'larda ABD'de arkeoloji, genelde süreçsel arkeoloji olarak adlandırılan yeni teoriler merhalesinden geçti. Bu yaklaşım, sorulara bilimsel bir yaklaşım sergiler ve teorilerini test etmek ve cevaplar teklif etmek için modeller tasarlar.
Meşhur Arkeologlar
Arkeoloji zaman alıcı bir çalışmadır; bir arkeoloğun bir hamle yapması veya bir yer keşfetmesi genelde yıllarca emek gerektirir. Ünlü arkeologlar umumiyetle en ünlü buluşları veya teorileriyle irtibatlıdır. Arkeolojide çalışan ve geliştirmeler yapan onlarca kişiyi saymak yüz sayfa tutar; aşağıdakiler sadece birkaçıdır: 1922 yılında Mısır'da firavun Tutankhamun'un mezarını keşfeden İngiliz Howard Carter; Leonard Woolley Mezopotamya'daki antik Ur şehrini kazmak için yıllar harcadı; Heinrich Schliemann, amatör bir arkeolog olan Frank Calvert tarafından yapılan çalışmalara dayanarak efsanevi Truva kenti olduğuna inanılan yeri ortaya çıkardı; Sir Arthur Evans, Knossos'un (Girit adasında) çoğunu kazdı ve Minos Medeniyeti kavramını geliştirdi.
Bu adamlar meşhur buluntularıyla tanınırlar ama aynı zamanda saha arkeolojisi ve tekniklerinde de gelişmeler kaydettiler, lakin Heinrich Schliemann'ın çok hızlı bir şekilde kazı yapma ve yalnızca daha erken seviyeleri kaydetme metodları bugün sorgulanıyor ve tenkit ediliyor, ayrıca ülkeden eser kaçırdığına dair raporlar da var. Sir Mortimer Wheeler, Sir William Flinders Petrie ve Gordon Childe gibi diğerleri, tekrar kodlama yöntemleri, kazılardaki hassasiyetleri ve arkeoloji teorisine yaklaşımlarıyla ünlüdür. Mary ve Louis Leakey, Doğu Afrika'da uzun yıllar çalışarak insan tekamülüne dair bilgimizi dönüştürdüler ve insan atalarının tarihlerini milyonlarca yıl geriye çektiler.
Hepsi arkeolog olarak sınıflandırılmayan, daha çok bilim insanı olarak sınıflandırılan ve onlarca yıl dil çalışmaları üzerinde çalışan diğer kişilerin çalışmalarından da bahsedilmelidir. Jean-Francois Champollion, 1822'de Mısır hiyerogliflerini çözdü. Tatiana Proskouriakoff, 20. yüzyılın ikinci yarısında Maya hiyeroglif yazısının sorunları üzerinde çalıştı ve son buluşa katkıda bulundu. 1850'lerde Henry Rawlinson, Mezopotamya çivi yazısını çözdü.
Modern Arkeolojik Teknikler
Modern arkeoloji, kullanılan birçok tekniğin olduğu çeşitli bir sahadır. Ancak, sahada çalışan çoğu arkeoloğun kullandığı müşterek olanları vardır:
- Arazi yürüyüşü ve satıh araştırması: Temel olarak bu, bir grup insanın kırlarda eşit mesafede yürümesi ve her kayıtta kendi yolunda bulunanın ve onun hususiyetlerinin keşfedilmesidir. Bu, mesela yerleşme desenlerini izlemek için kullanılır. Araştırmalar ayrıca havada, uçaklarla veya uydular kullanılarak yapılır. İngiltere'de, tepe kalelerinin veya Roma villalarının ana hatları toprağın altında kolayca görülebilir.
- Kazı: Muhtemelen arkeolojinin en tanınan hususiyeti (ve tabii ki hazine). Üç tür kazı (veya kazı) vardır: araştırma, tahliye ve kurtarma. Birincisi genelde bir teoriyi test etmek veya bir soruyu cevaplamak içindir. Son iki kazı türü ise yıkım tehlikesi altında olan veya yıkımın eşiğinde olan yerlerde yürütülen kazılardır. Kazılar genede bir ızgara planında gerçekleştirilir ve tabakalar halinde aşağı doğru inilir, her tabaka ve buluntular dikkatlice kaydedilir ve daha sonra daha erken bir seviyeye ulaşmak için temizlenir. Buna tabakalaşma denir. Kazıların kendileri yıkıcı olduğundan, ne zaman kazmanın uygun olduğu mevzusunda münakaşalar vardır. Ancak, yine de arkeolojik bilgi toplamanın birincil kaynağı olmaya devam ederler.Akropolis Müzesi altında Kazı
- Tipolojiler: Buluntular temizlendikten sonra gruplara ayrılır ve malzeme, boyut ve dekorasyona göre sınıflandırılır. Bu, bir nesne için kaba bir tarih sağlamaya ve daha fazla çalışma yapılabilmesi için bir temel sağlamaya yardımcı olabilir. Bir nesnenin dekorasyonunu veya şeklini incelemek bize ticaret ağları, zanaat becerileri ve insanların artistik zevkleri ve değerleri hakkında bilgi verebilir.
- Laboratuvar analizleri: Bir esere mikroskop altında bakmak veya kimyevi olarak test etmek yoluyla çok fazla bilgi edinilebilir. Radyokarbon tarihleme, karbon 14'ün bozunma oranını ölçer ve birçok farklı organik materyalin (60.000 yıldan daha eski olmadıkları sürece) tarihlenmesinde kullanılabilir. Bu ve diğer benzer işlemler, bir nesneye oldukça doğru bir tarih vermeye yardımcı olabilir. Testin bir diğer hususiyeti de yiyecek kaynaklarıdır. Binlerce yıl sonra bile, yiyecek tortuları eserler üzerinde izlenebilir. Bu, insanların hangi yiyecekleri yediğini ve hatta nasıl yemek pişirdiklerini bize söyleyebilir.
Basit bir nesneyi dikkatlice inceleyerek, antik bir şehri haritalandırarak, unutulmuş bir mezarı açarak veya batık bir kalyonu kazarak mazi açılır ve hepimiz, aksi takdirde erişemeyeceğimiz halklar ve cemiyetler hakkında daha fazla şey öğrenebiliriz. İşte arkeoloji budur.