
Kiros II, (MÖ 530), Büyük Kiros olarak da bilinir, Anshan (Anşhan) şehrinin dördüncü kralı ve Ahameniş İmparatorluğu’nun ilk kralıydı. Büyük Kiros, aralarında Medya, Lidya ve Babil’in bulunduğu dönemin en güçlü krallıklarına karşı askeri sefer düzenlemiş ve bu seferleri komuta etmiştir. Bu seferler aracılığıyla, yerel yönetimleri çoğunlukla dağılmadan sağlam tutmayı sağlarken Ortadoğu topraklarının çoğunu Pers egemenliği altında birleştirmiştir. Belirli oranda sürekliliği garanti altına alarak ve böylece seçkinlerin sadakatini kazanarak Ahameniş İmparatorluğu temellerini atmıştır.
Çocukluk Dönemi
Büyük Kiros’un çocukluk dönemi hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Doğumu ve gençlik dönemiyle ilgili çeşitli geleneksel sözlü anlatımlar, çoğunlukla efsanevi nitelikte anlatıları sunan Herodot, Ktesias ve Ksenofon gibi Yunanlı tarihçi ve yazarların eserlerinde yer almaktadır. Herodot’un en iyi bilinen anlatımına göre Kiros, Pers Kralı Kambyses’in (MÖ 580-559 dolayı) ve Medya Kralı Astyages’in (MÖ 585-550) kızı, Med Prensesi Mandane’nin oğluydu. Ancak Ktesias bu konuda, Herodot’u açıkça yalanlayarak bunun yerine Kiros’un aslında Artades adlı bir Pers eşkiyanın ve keçi çobanı karısı Argoste’nin oğlu olduğunu iddia edmiştir. Tarihçi Ktesias’a göre Kiros, Med Kralı Artyages’i devirmeden önce onun sarayında baş şarapçı olarak görev yapmıştır. Kiros, yaptığı darbeden sonra, Kral Astyges’i babası olarak kabul etmiş ve kızı Amytis ile evlenmiştir.
Ahameniş İmparatorluğu konusunda Kiros Silindiri ve Behistan Yazıtı/kitabesi gibi çağdaş yazılı kayıtlara göre Kiros, Anshan şehri (Pers, Elam karışık nüfusu olan bir kent) kralı ve Kambyses’in oğluydu. Ancak, Ahameniş kitabelerinde Kiros ve Astyages arasında genetik hiçbir ilişkiden bahsetmedilmediğine dikkat edilmelidir. Pers/İran Kraliyet aileleri arasında evlilik kesinlikle bir olasılık olsa da, Kiros’un sadece meşruiyet kazanmak üzere Kral Astyages’in torunu olduğunu iddia etmesi (Herodot’a göre) ve aynı nedenle Astyages’in kızı Amytis ile evlenmiş olması da (Ktesias’a göre) mümkündür. Son olarak, tarihçi yazarlar Herodot, Ktesias ve Ksenofon, Kiros’un gençlik döneminin bir kısmını Astyages’in sarayında geçirdiği konusunda aynı fikri paylaşıyorlar. Bu husus, tarihi gerçeğe dayalı olabildiği gibi, aynı zamanda, sadece efsanevi bir motif de olabilir.
Ekbatana’nın Fethi
Büyük Kiros’un en büyük başarısı, Astyages yönetiminde olan Med başkenti Ekbatana’yı fethetmesi olmuştur. Bu fetih olayından ilk olarak çağdaş iki Babil kaynağında bahsedilir: Sippar’daki Nabonidus Slindiri ve Nabodinus Kronoği. Tarihçi yazar Herodot bu olay hakkında ayrıntılı bir açıklama sunmaktadır. Sippar ve Nabonidus Silindirine göre Anshan Kralı Kiros, MÖ 553 yılında hükümdarı Med Kralı Astyages’e karşı isyan etmiştir. Aslında daha “küçük ordusuyla”, “Med büyük ordusunu” yendikten sonra Astyages’i yakalamış ve memleketine getirmiştir. Nabodinus Kroniği ise Astyages’in MÖ 550 yılında Kiros üzerine yürüdüğün ancak ordusunun ona karşı isyan ettiği ve onu esir alarak Kiros’a teslim ettiğini ifade etmektedir. Büyük Kiros, daha sonra Ekbatana’yı almış ve ganimetlerini alıp götürmüştür. Bu iki kaynak arasında tarihi olaylar uyuşmazlık, Kiros isyanını MÖ 533 yılında başlattığı, Astyages’in MÖ 550 yılında Kiros’a karşı harekete geçtiği ve Med ordusundaki isyanın da bu sefer sırasında gerçekleştiği varsayımıyla açıklanabilir.
Tarihçi Herodot’un anlatısı Nabonidus Kronoği ile büyük ölçüde örtüşür nitelikte. Herodot, Medli bir soylu olan Med Krallığı Generali Harpagus’un geçmişte kendisine haksızlık eden Kral Astyages’e karşı Kiros’u ayaklanmaya teşvik ettiği ifade eder. Harpagasus, Astyages’in yönetiminden memnun olmayan diğer Medli soylular arasında destek aramaya çıkmıştır. Kral Astyages, Kiros’un isyan ettiğini duyduğu aynı zamanda Harpagasus’u Kiros’a karşı Med ordusunun başına atamıştı. Med ve Pers orduları karşı karşıya geldikleri zaman, Med Generali Harpagus ve diğer soylular planladıkları gibi Kiros tarafına geçmişlerdi. Med kaynakları, Büyük Kiros’un Kral Astyages’in hayatını bağışladığı konusunda aynı görüşü paylaşıyorlar. Tarihçi Ktesias anlatısını dikkate alacak olursak, Büyük Kiros, Kral Astyages’i babası olarak kabul etmiş, kızı Amytis ile evlenmiş ve kendsini Medler’in kralı sıfatıyla Astyages’in meşru halefi olarak sunmuştur. Genellikle Büyük Kiros’un, Medlerin daha önce fethettikleri toprakları ele geçirdiği varsayılır. Tarihçi yazar Herodot’a göre bu topraklar, Asur toprakları hariç, Asya coğrafyasını da kapsıyordu, ancak yapılan son araştırmalar Med topraklarının çok daha küçük bir coğrafya olduğu veya hatta söz konusu toprakların hiç Med İmparatorluğu olmadığı sonucuna varmıştır. Yine de Büyük Kiros’un İran Platosundaki gücü ve itibarının bu zaferden sonra büyük ölçüde artışa geçtiği muhtemel görünüyor.
Pasargaday Şehrinin İnşaası
Büyük Kiros, Med Kralı Astyages’e karşı kazandığı zaferinden sonra, savaşın yapıldığı yerde Pasargaday kentini inşa etmiştir. Pasargaday, erken dönem Ahameniş İmparatorluğunun törensel başkenti olmuş ve asla büyük bir nüfusa ev sahipliği yapması amaçlanmamıştı. Şehir, Murhab Ovasına yayılmış anıtsal yapılardan oluşuyordu, en dikkat çeken yanları: Tall-e Takht, dik bir tepenin üzerinde taş bir kale; P Sarayı (konut binası); S Sarayı (stunlu bir izleyici salonu) ve son olarak da Kiros ve oğlu Kambyses’in mezarları.
Pasargaday şehir anıtları, Asur tarzı heykeller ve İyon tarzı duvar işçiliği de dâhil olmak üzere dünyanın bilinen dört bir yanınan gelen izleri ihtiva eder. Büyük Kiros mezar anıtı üst kısmında Urartu tarzı bir hücre/bölüm bulunur ve Mezopotamya veya Elam zigguratı örnek alındığı düşünülmektedir. Pasargaday şehri, sadece kısa bir dönem gelişme kaydetmiş ve daha sonra Persepolis kenti, MÖ 515 yılından itibaren, törensel başkent rolünü üstenlenmişti.
Lidya’nın Fethi
Büyük Kiros, Ekbatana şehrinin düşüşü (MÖ 550) ile Babil’in düşüşü (MÖ539) arası bir zamanda Lidya’yı ferhetmişti. Nabonidus Kroniği, Kiros’un MÖ 547 yılında Dicle’nin batısına bir sefer düzenlediğini ifade eder, ancak çoğu araştırmacı bu seferin aslında farklı başka bir hedefi olduğu konusunda aynı görüşü paylaşırlar. Tarihçi Herodot, Halys/Kızılırmak Nehrini geçerek ve Med etki alanı içende, Kapadokya’da bir şehir olan Pteria’yı yağmalayarak savaşı başlatanın Lidya Kralı Kroisos (560-547) olduğunu iddia eder. Kral Kroisos, Astyages’in müttefiki ve kayınpederiydi, bundan dolayı Büyük Kiros’un Astyages’i iktidardan devirdiğini duyduğu zaman onun intikamını almaya yemim etmişti. İki ordu Pteria yakınlarında karşılaşmış, ancak savaş bir çıkmazla sona ermişti. Kral Kroisos, ordusunu kış mevsimi için eve götürmeye karar verdiğinde, Kral Kiros onu Lidya’ya kadar takip etmiş ve Thymbra (Muharebesi) yakınlarında onunla ikinci kez karşılaşmıştı. Büyük Kiros, Lidya süvarilerini dağıtmak üzere develeri harekete geçirmiş ve Kral Kroisos’u Başkent Sardis’e çekilmeye zorlamıştı; Sardis şehri 14 günlük kuşatma harekâtı ardından düşmüştü.
Lidya Kralı Kroisos’un aldığı son yenilgiden sonra başına neyin geldiği konusunda farklı bazı görüşler vardır. Tarihçi Herodot, Ktesias ve Ksenofon, Büyük Kiros’un önce Kroisos’u cezalandırmakla tehdit ettiğini, ancak sonra ona acıdığı ve hatta onu kişisel danışmanı olarak görevlendirdiği konusunda aynı görüşü ifade ediyorlar. Kral Kroisos’un, Sardis şehrinin düşüşünden sonra sağ kurtulmuş olmasını makul bir görüş olarak görüyorlar. Diğer yandan da, bazı akademisyenler bu türden anlatıları efsanevi olarak değerlendiriyor ve Büyük Kiros’un aslında Kral Kroisos’u idam ederek infaz ettiği görüşündeler. Büyük Kiros, Sardis’in düşüşünden sonra, Kroisos hazinesi başına Pactyes adlı bir Lidyalıyı görevlendirmişti. Pactyes’in görevi, bu hazineleri Persia/İran ülkesine göndermek şeklindeydi ancak bunun yerine paralı asker kiralayarak bir isyan örgütlemişti. Büyük Kiros, isyanı bastırmak üzere General Mazares’i görevlendirmiş, ancak Mazares’in beklenmedik bir zamanda ölümü nedeniyle Küçük Asya fethini tamamlayan ve toprak işleriyle meşgul olarak Likya, Klikya ve Fenike şehirlerini ele geçiren General Harpagasus olmuştur.
Diğer Seferleri
Büyük Kiros, MÖ 540’lı yıllarda bir ara Baktriya ve Saka topraklarını fethetmiş olmalı, tarihçi Ktesias’a göre, Baktriyalılar, Büyük Kiro’sun Kral Astyages’e saygılı davrandığını duyduklarında gönüllü olarak boyun eğmişlerdi, bu da Baktriyalıların Astyages’in ya tebaası ya da müttefiki oldukları anlamına gelir. Büyük Kiros, İran Platosu doğu kesimlerinde nüfuzunu güçlendirdikten sonra, dikkatini göçebe Sakalara çevirmişti. Kral Amorges’i ele geçirmiş, ancak Amorges’in karısı Sprarethra 300.000 erkek ve 200.000 kadından oluşan bir ordu toplamış ve Kiros güçlerini yenmişti. Büyük Kiros, Amorges’i serbest bırakmış ve iki kral müttefik olmuş, birlikte Lidya üzerine saldırı düzenlemişlerdi. Büyük Kiros, son olarak, MÖ 6.yüzyıl ortalarında Ermenistan bölgesini fethetmiş olmalı ve muhtemelen müttefik Tigranes Orontid’i Ermenistan Kralı olarak tahta çıkarmıştır.
Babil’in Fethi
Büyük Kiros güçleri, MÖ 539 yılında, Babil şehrine girdiklerinde Gyndes/Diyala Nehri kıyılarını takibederek Babil İmparatorluğunu işgal etmişlerdi. İddiaya göre nehrin akış yönünü değiştirmek ve geçişi kolaylaştırmak üzere kanallar kazmışlardı. Büyük Kiros, Diyala’nın Dicle Nehrine aktığı stratejik özellikte bir bölge Opis şehri yakınlarında Babil ordusuyla karşılaşmış ve bozguna uğratmıştı. Bundan sonra eski bir Sümer şehri olan Sippar halkı karşı direniş göstermeden kapılarını açmıştı. Babil Kralı Nabonidus kaçmış ve Büyük Kiros, Gutium valisi olan hizmetkârı Ugbaru’yu Babil şehrini ele geçirmesi için görevlendirmişti. Ugbaru, Babil şehri dış mahallellerini ele geçirmiş ve sadece Esagil tapınak bölgesi Babil kontrtolü altına kalmıştı. Büyük Kiros, iki hafta sonra Babil’de şenliklerle karşılanmıştı.
Babil şehri Pers güçleri kontrolü altına alındığında, Büyük Kiros adına “Babil Kralı” ünvanını da eklemiştir. Babil İmparatorluğuna ait bütün toprakları miras almış ve görünüşe göre bu bölgeler üzerinde kontrol sağlamada hiç zorluk çekmemiştir. Med Generali Harpagus, Büyük Kiros güçleri Babil şehrine saldırmadan önce Akdeniz kıyıları çoğunu fethetmiş de olabilir. Büyük Kiros, artık zengin Akdeniz kıyılarına ek olarak, Mezopotamya verimli vadilerini de yönetimi altına almıştır.
Kiros Silindiri
Büyük Kiros, Babil’in fethinden kısa bir süre sonra, kendi adına yazılmak üzere bir yazıt/kitabe inşa etme siparişi vermişti. Kiros Silindiri olarak bilinen bir kitabe yapıtını, Babil’i fethetme gerekçesini Babil halkına açıklamak ve kendisini haklı çıkarmak için kullanılmıştır. Bu kitabe belge, yoğun bir şekilde Babil krallık ideallerini konu alır. Babil Kral Nabonidus beceriksiz, tanrısız bir kral olarak tanımlanırken, Kral Büyük Kiros ise İlahi olarak tayin edilmiş bir kurtarıcı sıfatıyla tanımlanır.
Kiros Silindiri metni, Kral Nabonidus’un Babil koruyucu Tanrısı Marduk kültünü ihmal ettiğini iddia ederek başlar. Doğrusu, Babil Kralı Nabonidus Ay Tanrısı Sin’i ulusal tanrı olarak Marduk’a tercih etmiştir, bundan dolayı bu konuda doğruluk payı olabilir. Yine de, Tanrı Marduk kültü ihmalinin fazlasıyla abartılmış olma ihtimali de muhtemeldir. Kral Nabonidus ayrıca muhtemelen Pers istilasına hazırlık olarak halkına ağrı bir iş yüklemiş de olabilir. Anlatıya göre Babil halkına acıyan Tanrı Marduk, bütün topraklarda dürüst bir kral arayışına girer ve en sonunda Anshan’lı Kiros’u tercih eder. Tanrı Marduk, Kral Kiros’u Medlere karşı savaşta zafere götürür ve Babil şehrini savaşmadan ele geçirmesinde yardımcı olur.
Kral Büyük Kiros kendisini önce Babil Kralı, sonra Anshan Kralı Teipes soyundan gelen ve Tanrı Marduk’un gözdesi olarak tanıtır. Kral Büyük Kiros, şehri yağmalamadığını, kimseyi korkutmadığını, Tanrı Marduk’a her gün ibadet ettiğini ve Kral Nabonidus’un Babil halkına yüklediği ağır işlerden kurtardığını ilan eder. Kral Kiros ayrıca Kral Nabonidus’un Mezopotamya’daki tapınaklardan Babil şehrine getirdiği putları, tapınak personeliyle birlikte eski yerleri olan tapınaklarına geri götürdüğünü iddia eder. Kral Büyük Kiros, söylevini Tanrı Marduka’a bir dua ve yürütmekte olduğu inşa faaliyetleri konsuna getirdiği bir açıklama ile bitirir.
Kiros Dini
Büyük Kiros’un Zerdüştlük dini inancında olduğu sıklıkla var sayılsa da, onun Bilge Zerdüşt’ün bir takipçisi veya hatta Ahura Mazda’ya tapan birisi olduğu konusunda çağdaş hiçbir kaynak bulunmamaktadır. Aslında bugün bildiğimiz şekliyle Zerdüştlük, Kral Büyük Kiros’un yaşadığı dönemde var olmamış bile olabilir. Zerdüştlük ile ilgili inanç ve uygulamalar geç Sasani dönemine kadar standart hale gelmemişti. O zamandan önce herhangi bir ortodoks uygulaması yoktu ve İranlılar gevşek bir şekilde çok çeşitli inanç ve ibadet uygulamalarına bağlıydılar. Ahura Mazda, birçok İran tanrısından sadece biri olup Zerdüşt, Ahura Mazda’yı diğer tanrıların hepsinden daha çok tercih eden peygamberlerden birisiydi. Bu hususu hesaba katacak olursak, Kral Kiros’un geleneksel İran tanrılarına taparak büyüme kaydeden bir politeist olması muhtemeldir. Tarihçi Ksenofon, Büyük Kiros’un yemin tanrısı Mitra adına yemin ederken tasvir eder, ancak başka amaçlar doğrultusunda başka tanrılara da yönelmiş de olabilir. Bu nedenle Kral Kiros’un Babil tanrıları Marduk ve Nabu’ya kurban sunması bizi şaşırtmamalıdır. Bu yöntem aynı zamanda fethettiği toprakların tanrılarını yatıştırmanın bir yolu oluyordu.
Ölümü
Büyük Kiros’un doğumu ve gençlik dönemi konusunda olduğu gibi, hayatının son dokuz yılı hakkında da pek fazla bir şey bilinmemektedir. Tarihçi yazar Herodot, Kral Kiros’un, Seyhun/Siriderya (Iaxertes) karşı yakasında yaşam süren göçebe bir halk olan Massageteler ile savaşırken öldüğünü iddia eder. Massageteler Kraliçesi Tomris’in, Kiros güçlerinin oğlunu öldürme intikamını almak için Kiros’un kafasını kestiği iddia edilir. Tarihçi Ktesias, Büyük Kiros’un Orta Asya’dan gelen göçebe başka bir halk olan Derbices isyanını bastırmaya çalışırken öldüğünü iddia ederken, diğer bir tarihçi yazar Berossus ise Kral Kiros’un bozkırlarda yaşan göçebe bir kabile Dahae kabilesiyle savaşırken oöldüğünü iddia eder. Doğrusu, Kral Büyük Kiros’un bölge üzerinde nüfuz alanını genişletmeye çalışırken ölmüş olması muhtemeldir. Babil mektuplarından anlaşıldığına göre Kral Kiros’un MÖ 530 yılı, Aralık ayından önce öldüğü bilinmektedir. Büyük Kiros, Pasargaday’da bulunan mezarına pelerini, silahlı ve mücevherleriyle birlikte gömülmüştür. Büyük Kiros’un ölümünden sonra yerine oğlu Kambyses II tahta geçmiştir.
Mirası
Kral Büyük Kiros, MÖ 553 yılında Med Kraıl Astyages’a karşı isyanının başlangıcından MÖ 530 yılında ölümüne kadar, Ege Denizi ile Sehun/Siriderya Nehri arasındaki bütün toprakları kendi yönetimi altında birleştirmişti. Bazı hızlı seferleri düzenleyerek birçok güçlü kralı tahtından indirmiş veya onların yerine Pers satraplarını atamış ya da kendisi için “Kral” ünvanını kabul etmelerini sağlamış, böylece bütün Orta Doğu üzerinde Pers hâkimiyetini tesis etmiştir. Büyük Kiros, bir krallık topraklarını fethettiği zaman genellikle yerel yetkililerin konumlarını korumalarına izin vermiştir. Bu şekilde, fethedilen ülkenin idari altyapısı bozulmadan devam etmesine imkân vermiştir. Ayrıca, fethettiği toprakların kültürel ve dini uygulamalarını da benimsemiş, tebaasının saygısını kazanmış ve fethettiği krallıklardaki Med soyluları ve Babil rahipleri gibi geleneksel seçkinlerin sadakatini sağlamıştır.
Kral Büyük Kiros, tebaasına yönelik politikasının önemini gerçekten anlamak amacıyla, o dönemde Ahameniş İmparatorluğu topraklarının, Kral Kiros’un fethettiği krallıkların kişisel koleksiyonundan biraz daha fazlası olduğunun akılda tutulmalıdır. Bu imparatorluk çoğunlukla Kral Kiros’a olan kişisel sadakati sonucunda bir arada tutuluyordu. Zamanla, Ahameniş İmparatorluğunun “İmpararatorluk Yapısı”, özellikle Kral Büyük Darius’un reformlarından sonra çok daha fazlası standart hale gelmişti, ancak fetihleri ve tebaası arasında sadakati teşvik ederek sağlama yeteneğiyle Ahameniş İmparatorluğu temellerini atan Kral Büyük Kiros olmuştur.