Jean Sibelius

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Burak Yildiz tarafından çevrildi
08 Haziran 2023 tarihinde yayınlandı
X
translations icon
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Flemenkçe, Fransızca
Jean Sibelius by Järnefelt (by  Eero Järnefelt, Public Domain)
Finlandiyalı besteci Jean Sibelius'un (1865-1957) Eero Järnefelt yapımı 1892 tarihli tuval üzerine yağlıboya portresi (Finlandiya Ulusal Galerisi)
 Eero Järnefelt (Public Domain)

Finlandiyalı besteci Jean Sibelius (1865-1957) yazdığı senfoniler ve Finlandia adındaki senfonik şiiri ve Karelia Süit'i ile tanınmaktadır. Her ne kadar Sibelius kendi doğduğu ülkede bir müzik uyanışına öncülük etmiş, Fin (Finlandiya) milliyetçi hareketinin önde gelen temsilcilerinden biri olmuş ve yaptığı müzikle tüm dünyaya nam salmış olsa da, ömrünün son 30 yılında yeni bir eser yayınlamamıştır.

Yaşamının Erken Dönemleri

Johan Sibelius (daha sonradan adını ''Jean'' olarak değiştirdi) 8 Aralık 1865 yılında Finlandiya'nın güneyindeki Hämeenlinna (İsveççe: Tavastehus) kentinde dünyaya geldi. O zamanlar Finlandiya özerk bir büyük dükalık (düklük) olup Rus İmparatorluğu'nun bir parçası idi. Doktor olan babasını henüz iki yaşındayken tifodan kaybeden Jean, o zamanlar üst tabakanın dili olan İsveççe konuşan annesi Maria ve büyükannesi elinde yetişmiştir. Öğretmeninin yerel Rus garnizonunda orkestra şefi (kondüktör) olması sayesinde iyi keman çalmayı öğrenen Jean, henüz 10 yaşındayken kendi bestelerini yapabiliyordu.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Hukuk eğitimi almak isteyen Sibelius sonradan fikrini değiştirdi ve kariyer yapmak amacıyla müziğe yöneldi. 1886'da Helsinki Konservatuarı'na giren Sibelius, bu okulda iki yıl eğitim gördü. Eğitim gördüğü öğretmenlerinden biri, Helsinki Müzik Enstitüsü'nü (daha sonradan ''Sibelius Akademisi'' adını alacak olan) kurmuş olan Martin Wegelius idi (1846-1906). Öğrencisiyle hemen hemen yaşıt olan ve Sibelius'u derinden etkileyen bir başka öğretmen de piyanist ve besteci Ferruccio Busoni idi (1866-1924). Sibelius, 1891'de öğretmenlik yaparak para kazandığı Finlandiya'ya dönmeden önce Berlin ve Viyana'da müzik eğitimi almaya devam etti. Genç besteci üzerindeki son bir etkisi de İskandinavyalı Edvard Grieg'in (1843-1907) yaptığı çalışmalardır. Grieg hem tecrübesini hem de parasını Sibelius'a yardım etmek üzere vermekle kalmamış, belki de bundan daha mühimi, bir bestecinin Orta Avrupa'nın müzik alanındaki geleneksel bağrından gelmese bile uluslararası alanda beğeni kazanabileceğini göstermiştir.

ESİBELİUS, FİN (FİNLANDİYA) EDEBİYATINDAN ESİNLENEN PEK ÇOK ESERİ NEDENİYLE MİLLİYETÇİK HAREKETİYLE GÜÇLÜ BİR İLİŞKİ KURMUŞTUR.

Sibelius hem kendi ülkesinin tabiatından hem de müzik zevkinden etkilenmiştir. "Bana ya Finlandiya ormanının ya da büyük bir kentin ıssızlığını verin" (Thompson, 170) diyen bestecinin kültürel anlamdaki etkisi, 19. yüzyılda Fin (Finlandiya) halk masallarından derlenen epik bir şiir olan Kalevala'dır. Bestecinin (kompozitörün) yazdığı önemli eserlerden biri, Kalevala'ya dayanan "Kullervo" adlı senfonik şiirdir. Aynı zamanda duygulu parça olarak da adlandırılan ''Senfonik Şiir'', müzikle alakalı olmayan bir konu üzerine esinlenen senfonik bir eserdir. Nitekim Sibelius bir keresinde bu tarza olan sadakatini şöyle açıklamıştır: " Bu eserde geleneğin yükünü hissetmeden özgürce hareket edebiliyorum" (Sadie, 296). Beş bölümden oluşan şiir olan Kullervo'da bir orkestra, solistler ve bir erkek korosu yer almaktadır. Bu eser 1892'de muazzam bir başarı elde etti ve böylece Sibelius'un kariyeri başlamış oldu.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Western Classical Music, c. 1700-1950
Klasik Batı Müziği, 1700 - 1950 civarı
Simeon Netchev (CC BY-NC-SA)

Her ne kadar halk ezgilerini doğrudan kullanmasa da Sibelius'un müziği Finlandiya'ya özgü bir tını barındırmaya devam edecekti. 1893'te Fin (Finlandiya) halk kahramanı olan ve Kalevala destanında geçen Lemminkainen'in maceralarını konu edinen dört senfonik şiirden oluşan Lemminkainen'in Efsaneleri (diğer adıyla Kalevala'dan Gelen Dört Efsane) üzerine çalışmaya başladı. Bu dörtlü arasında en ünlüsü olan ''Tuonelan joutsen'' (Tuonela Kuğusu) adlı eserde Sibelius, kuğunun sesini İngiliz kornosuna, üzerinde süzüldüğü nehri ise telli çalgılara ve arplara benzeterek hafızalara kazınmıştı. Aslında Kuğu bir operanın girişi mahiyetinde yazılmış, ancak besteci bu büyük projeden vazgeçmişti. Yerel halk kültüründen esinlenen diğer iki senfonik şiir ise, En saga ve Skogsrået (Orman Perisi) idi. Karelia'nın enstrümantal müziği 1893 yılında bestecinin bir orkestra süiti şeklinde tekrar düzenlenmişti.

Siberius'un Kişiliği & Ailesi

Müzik tarihçisi M. Steen, Sibelius'un gençlik dönemine ilişkin şu fiziki betimlemeyi yapar: "O zamanlar uzun boylu, çikolata rengine çalan gür saçlı ve bıyıklı biriydi. Kendisi, delici, mavi, şahine benzeyen gözlerinin bakışıyla bir aslanı dize getirebileceğini söylerdi." (738)

Reklamları Kaldır
Advertisement

Sibelius, Fin (Finlandiya) edebiyatından esinlendiği pek çok eser nedeniyle milliyetçilik hareketiyle güçlü bir ilişki kurmuştur. Bu durum, bestecinin bir Finlandiya milliyetçisi olan Tümgeneral Järnefelt'in kızı Aino ile evlenmesiyle iyice pekişti. Fransız edebiyatından yaptığı tercümelerle kendisine para kazandıran Aino ile çiftin beş kız çocuğu dünyaya geldi. Sibelius içkiye düşkün biriydi. Maddi durumu pek iyi değildi ve Finlandiya devleti 1897 yılında kendisine bir emekli maaşı bağlayarak imdadına yetişinceye kadar hemen hemen her zaman borç batağında yaşadı. Bu, [Finlandiya'nın başkenti] Helsinki (İsveççe: Helsingfors) kentinde imrenilen Müzik Profesörü pozisyonunu kazanamamasının bir nevi bedeli oldu. Ayrıca besteci çeşitli şahsi hayırseverlerin yardımlarından da istifade etmişti. Ne var ki, Sibelius'un alkol bağımlılığı ve mali yönden yetersizliği evliliğine sürekli bir yük getiriyordu.

Sibelius and his Wife Reading at Home
Sibelius ve Eşi Evde Kitap Okurken
Eric Sundström - Helsinki City Museum (CC BY)

1904'ten itibaren Sibelius, Helsinki'nin yaklaşık 38 kilometre (24 mil) kuzeydoğusundaki Järvenpää kentinin (İsveççe: Träskända) dışındaki Tuusula Gölü (Fince: Tuusulanjärvi; İsveççe: Tusby träsk) kıyısında bulunan ve Ainola adını verdiği, amaca yönelik olarak tasarlanmış büyük bir evde yaşadı. Bu büyük ahşap villa, çam ve huş ağaçlarının arasında gözlerden uzak bir konumda hâlâ ayakta durmaktadır. İngiltere, İtalya ve Bohemya'da geçirdiği zaman zarfında çok seyahat eden besteci, her seferinde Ainola'ya geri dönmüştü. Sibelius, evinin yakınındaki ormanda yürüyüş yapar, yapmadığı zamanlarda ise dilediği zaman kendisine tabiatın mis gibi kokusunu hatırlatması amacıyla cebinde yosun dolu bir kibrit kutusu taşıyarak gezerdi. Ainola, bestecinin Fin sanatına ilişkin çarpıcı koleksiyonuyla dolup taşıyordu. Gece boyunca gramofon plaklarını dinleyerek, dünyaca ünlü puro severlerden birine tütün firmalarının bedava vermekten çekinmedikleri pahalı puroları keyifle tüttürür idi.

FİNLANDİA İLK BAŞTA FİNLANDİYA TARİHİNİ VE KÜLTÜRÜNÜN VURGULANDIĞI BİR GÖSTERİNİN KAPANIŞINDA ÇALINMIŞTI.

Finlandia

Bu coşku uyandıran senfonik şiiri Finlandia'yı 1899'da tamamlayan Sibelius, her zaman yaptığı işleri kurcalayan biri olduğundan besteyi 1900'de tekrar gözden geçirdi. Her ne kadar bu parça İskandinavya'nın ve Finlandiya milliyetçilik hareketinin simgesi hâline gelmiş olsa da, esasında Helsinki basınındaki bir emekliye ayrılan fon karşılığında toplanan paraya katkıda bulunmak gibi son derece sıradan bir amaç doğrultusunda yazılmıştı. Bestelenen parça, Finlandiya tarihini ve kültürünü vurgulandığı bir gösterinin kapanışında çalınmıştı. Milliyetçilik taraftarlarını harekete geçiren beste sırf bu nedenle Rus Çarı II. Nicholas (hükümdarlık dönemi 1894-1918) yönetimi altında yasaklandı. Günümüzde ''Finlandia'' eseri Sibelius'un en ünlü yapıtıdır, ancak kendi yaşadığı dönemde bile besteci bu eserin popülerliği karşısında biraz afallamıştır; zira bu parçayı "diğerlerine nazaran epey sönük bir eser" şeklinde değerlendirmiştir (Steen, 739).

Reklamları Kaldır
Advertisement

Senfonileri & Sonrasında Yapılan Eserleri

1899'dan itibaren Sibelius yedi senfoni kaleme almış, yedincisini 1924'te bitirmiştir. Aynı zamanda 1929'da sekizinci bir senfoni yazmış, ne var ki bu eserden memnun kalmayarak tüm kalıntılarını imha etmiştir. El yazmasının Ainola'daki büyük şömineye atıldığını hayal edebilirsiniz. Müzik tarihçisi Robert Layton, "Çok az besteci kendini Sibelius kadar güçlü bir ifadeyle tabiatla özdeşleştirmiştir. Elde ettiği başarının kalbinde yedi senfoni yatmakta ve yaratıcılık dolu kariyerine bir Alp dağları zinciri misali uzanmaktadır" (Arnold, 1685). Sibelius'un senfonileri geliştikçe müzik eleştirmenleri, belki de 1908'de konulan gırtlak kanseri teşhisi ile bağlantılı olmayan, gitgide sadeleşen bir tarz gözlemlemişlerdir. Ne var ki bestecinin kendisi de bir keresinde senfoninin formatını "biçimin ciddiyetini ve her motif arasında içsel bir bağlantı yaratan derinlikli mantığı" gerektirecek nitelikte tarif etmiştir (Sadie, 388). Sibelius, şairane bir ifadeyle, bir senfoninin "muhteşem bir hızla genişleyerek denizlere dökülmeden önce kendisini sayısız koldan besleyen bir nehir" olması gerektiğinden bahsetmiştir (Layton, 2012).

Senfoni No. 4'ten itibaren Sibelius, ostinato (İtalyanca'da "inatçı" anlamına gelir) adıyla bilinen bir teknik kullanarak beste boyunca tekrar ettiği ve yaydığı kısa melodik ve ritmik motifleri severek kullanmaya başlamıştı. Sıklıkla tahta nefesli çalgıları tercih etmekte ve bunları giderek bastırılmış yaylı çalgılara karşı kullanmaktadır.

Sibelius, aralarında Pohjolan tytär (Pohjola'nın Kızı, 1906) ve Oinen ratsastus ja auringonnousu (Gece Ezgisi ve Gün Doğumu) gibi senfonik şiirlerin de bulunduğu eserler kaleme almaya devam etmiştir. Diğer bir enstrümantal çalışması ise Maurice Maeterlinck'in ''Pelléas et Mélisande'' adlı opera piyesi üzerine yazdığı müzik idi. Ayrıca Sibelius 1906 yılında "Belsazars gästabud" (Belşazzar'ın Ziyafeti) adlı eseri de bestelemiştir. Bestecinin 1904 tarihli Valse triste'si (Hüzünlü Vals, Op. 44, No. 1) hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyük başarı elde etmiştir. 1905 yılında besteci, ilk kez iki yıl önce icra edilen keman konçertosunu tekrar gözden geçirdi. Kısa bir süre sonra 1909'da bestelediği Yaylılar Dörtlüsü, Re minör, Op. 56 (Voces Intimae) ile oda müziğine dönüş yaptı.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Yukarıda da belirtildiği üzere, Sibelius yakalandığı gırtlak kanseri yüzünden 1908'den itibaren bir dizi ameliyat geçirip nihayetinde sağlığına kavuştu. Buna rağmen Avrupa'yı dolaşarak kendi eserlerini tanıtmayı başardı ve ardından aynı performansı ABD'de de gerçekleştirdi. Ayrıca bestecinin ün kazanmasında, müziğinin bir araya getirildiği birtakım gramofon plaklarının da payı epey fazladır. 50'li yaşlarının ortalarına geldiğinde beste çalışmalarını azaltan Sibelius, yalnızca dört önemli eser kaleme aldı. Bunlar arasında 1925'te William Shakespeare'in ''Fırtına'' (İngilizce özgün adı: The Tempest) oyununun müziğini ve yine 1926'da bestelediği, oldukça beğeni toplayan senfonik şiiri Tapiola'yı sayabiliriz. Sibelius'tan yayıncısı Breitkopf & Härtel aracılığıyla Tapiola üzerine aydınlatıcı bir şiir yazması istendi. Yazdığı şiir şöyleydi:

Uçsuz bucaksız durur, Kuzey'in karanlık ormanları,

Eski, gizemli, vahşi düşler doğuran;

İçlerinde, kudretli tanrısı yaşar ormanların,

Ve orman cinleri tezgâhları başında büyülü sırlar dokurlar. [Çevirmen: Bilge Aydın] (Layton, 1996)

Yaşamının kalan son 30 yılında Sibelius artık hiç müzik yazmıyordu ve hatta yaptığı çalışmalar konusunda konuşmaya bile pek yanaşmıyordu. Galiba Senfoni No. 8'de olduğu üzere fazlasıyla özeleştirel davranmaya başlamıştı ve bestelediği eserlerin hiçbirini, aldığı saygın komisyonlara rağmen kamuoyuna duyurmaya yanaşmadı. Sibelius zaten 1919'da yazdığı Senfoni No. 5'i tekrar gözden geçirirken günlüğüne "Kalbim kederle dolup taştı ve şarkı söylüyor – gölgelerin uzunluğu artıyor" diye yakınmıştı (Layton, 2012).

Jean Sibelius in 1939
Jean Sibelius (1939)
Unknown Artist (Public Domain)

Hiç kuşkusuz, I. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde dünyada klasik müzik büyük bir dönüşüm geçirmişti, ancak Sibelius, en azından belli bir süre boyunca, kendi deyimiyle "başkalarının muhtelif tonlarda karışımlar hazırladığı bir dönemde 'saf kaynak suyu sunan'' (Arnold, 1685) büyük ölçüde değişime uğramamış bir Romantik üslupla yoluna devam etmiştir. Igor Stravinsky (1882-1971) ve Béla Bartók (1881-1945) gibi bestecilerin ortaya koyduğu yeni akımlara rağmen, hem İngiltere hem de Kuzey Amerika'da Sibelius'un müziği 1930'lar ve 1940'lar boyunca popülerliğini muhafaza etmiştir.

Sibelius'un Başlıca Eserleri

Jean Sibelius'un en tanınmış eserleri şunlardır:

Günümüze kadar ulaşan 7 Senfoni

  • Kullervo koro senfonisi (1892)
  • En saga (Finlandiya’nın ünlü
  • efsanesi) orkestra çalışması (1892-1902)
  • Lemminkainen Efsaneleri adlı Senfonik Şiir Dörtlüsü (1893-7)
  • Karelia Süiti (1893)
  • Finlandia Senfonik Şiiri (1899)
  • Keman Konçertosu (1903-5)
  • Valse Triste (1904)
  • Pohjolan tytär Senfonik Şiir - Pohjola'nın Kızı (1906)
  • Voces Intimae, Yaylılar Dörtlüsü, Re minör, Op. 56 (1909)
  • Fırtına Süiti, Op. 109 (1925)
  • Tapiola Senfonik Şiir (1926)

Yaşamı boyunca son derece sevilen Sibelius, 1930'larda bir Amerikan radyosunun dinleyicilerinin oylarıyla dünyadaki en tanınmış besteci seçilmişti; ancak ömrünün son 30 yılında kendi isteğiyle içine kapandığı sessizlik, ölümünün ardından da şöhretini sürdürmeye yaramadı. Gene de, belki de 60'lı yaşlarının ortasında herkes gibi emekliye ayrılmaktan memnundu. Neticede Sibelius büyük bir besteci sayılmaktan çıkıp sıradan bir besteci konumuna düşmüştü.

Her ne kadar 20. yüzyılın ikinci yarısında Sibelius'a duyulan ilgi tekrar canlansa ve bazı eserlerine müzik eleştirmenlerince hâlâ büyük saygı gösterilse de, Sibelius'un ürettiği geniş kapsamlı eserlerdeki tutarsızlığa parmak basanlar da bulunmaktadır. Müzik tarihçisi C. Schonberg'in belirttiği üzere, "Sibelius'un bestelerinin büyük bir kısmının – ki kendisi üretken bir besteciydi – kısa ömürlü eserlerden (efemera) ibaret olduğu inkâr edilemez. Keman eserleri, Re-minör Konçertosu haricinde, ufak tefek eserlerdir ve bestelediği parçalar çarpıcılıktan uzak, nitelikli eserlerdir...[ancak] önümüzdeki yıllarda Sibelius'un müziğinin günümüzde kapladığı yerin çok daha ötesinde bir konuma ulaşma ihtimali yüksektir" (454). Bilhassa Anglo-Sakson dünyasında, hatta hemen hemen tamamıyla unutulduğu Almanya'da bile Sibelius'un bazı sadık destekçileri vardı. Meşhur orkestra şefi Herbert von Karajan (1908-1999) 1955 yılında Berlin Filarmoni Orkestrası'nın başına geçti (sonraki 34 yıl boyunca orkestranın başında kalacaktı) ve verdiği ilk konserde Sibelius'un Senfoni No. 4'ünün repertuvarda yer alması hususunda ısrar etmişti. Günümüzde Sibelius'un eserlerinin tamamını kayda geçiren büyük orkestra şeflerinin (kondüktörlerin) sayısı giderek artmakta ve von Karajan'ın bu hayranlıkta tek başına olmadığını göstermektedir.

Tomb of Jean Sibelius
Jean Sibelius'un Mezarı
Tuomas Vitikainen (CC BY-SA)

Siberius'un Vefatı & Bıraktığı Mirası

Sibelius ömrünün sonlarına doğru Ainola'da münzevi bir yaşam sürmeye başladı, ancak 85. doğum gününde Finlandiya Cumhurbaşkanı gibi pek çok seçkin ziyaretçiyi bu yerde kabul etmişti. Jean Sibelius daha 92 yaşındayken 20 Eylül 1957'de Järvanpää kentinde hayata gözlerini yumdu. Helsinki Katedrali'nde düzenlenen resmî cenaze töreninin ardından çok değer verdiği Ainola'ya götürülerek defnedildi. Günümüzde Ainola, besteciye adanmış bir müzedir.

Bestelediği senfonik şiir olan Finlandia, Sibelius'u (ve Finlandiya'yı) her türden alışılmışın dışında ortamlarda sergilemeye devam etmektedir; örneğin 1990 yapımı iki Hollywood filminin müziklerinde kullanılmıştır: Kızıl Ekim ve Zor Ölüm 2. Günümüzde adına yapılan anıtlar ve düzenlenen yarışmalarla hatırlanan bestecinin el yazmaları UNESCO Dünya Belleği Programı'nın kapsamına alınmış olsa da, insanın aklına, tabiatın üzerinde bıraktığı derin etki göz önünde bulundurulduğunda, besteciye verilecek en güzel hediyenin, 1936 yılında Finlandiyalı bir gökbilimci tarafından bulunan küçük bir gezegene Sibelius'un adının verilmesinin olduğu düşüncesi geliyor. Söz konusu bu asteroit Güneş'in yörüngesinde dönmekte ve günümüzde ''1405 Sibelius'' adıyla bilinmektedir.

Sorular & Cevaplar

Jean Sibelius en çok ne ile tanınmaktadır?

Jean Sibelius en çok 1899 yılında bestelediği ve 1900 yılında tekrar gözden geçirdiği senfonik şiiri Finlandia ile tanınmaktadır.

Neden Jean Sibelius Finlandia'yı bestelemiştir?

Jean Sibelius, ''Finlandia'' adlı senfonik şiirini Helsinki kentindeki basın mensupları arasında bağış toplamak amacıyla düzenlenen Finlandiya milliyetçilik gösterisinin bir parçası olarak bestelemiştir.

Jean Sibelius kaç senfoni yazmıştır?

Finlandiyalı besteci Jean Sibelius yedi senfoni yazmıştır. Hatta yazdığı sekizinci senfoni de vardı ama bu eserden duyduğu memnuniyetsizlikle bunu imha etmiştir.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Burak Yildiz
1994 yılında Türkiye'nin güneydoğusunda, Diyarbakır'da doğdum. İstanbul'da yaşıyorum. Mütercim Tercümanlık (İngilizce) mezunuyum. TEDx platformunda 2021 yılından beri Gönüllü Çevirmenlik yapıyorum. Liseden itibaren tarihe çok ilgim var.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2023, Haziran 08). Jean Sibelius [Jean Sibelius]. (B. Yildiz, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-21949/jean-sibelius/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Jean Sibelius." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. Son güncelleme Haziran 08, 2023. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-21949/jean-sibelius/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Jean Sibelius." tarafından çevrildi Burak Yildiz. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 08 Haz 2023. İnternet. 27 Nis 2024.