Konstantinopolis'li aziz Helena (MS 248/250-328) Romalı imparator I. Konstantin'in annesiydi ( MS Hükümdar 306-337). Geleneğe göre Mesih'in gerçek haccını bulduğu ve Kutsal Mezar Bazilikası'nı inşaa ettiği yer olan Kudüs'e meşhur bir hac yolculuğu yapmıştır. Kazıbilimcilerin, din değiştirenlerin, zor evliliklerin, imparatoriçelerin, Aziz Helena Adası'nın ve yeni keşiflerin efendisi sayılmış ve bir aziz gibi itibar görmüştür.
İlk Yıllar
Helena, Konstantin'in sonradan annesinin şerefine Helenopolis olarak adlandırdığı Bitinya'daki Depranum'da doğmuştur. Doğumunun kesin tarihi bilinmemektedir. Ailesi hakkında hiçbir şey bilinmemektedir, böylece aristokrası mensubu olmadıkları hükmüne varmak mümkündür. Helena, babasına ait olabileceği gibi olmama ihtimali de olan bir handa çalışan garson veya fahişe anlamına gelen ''stabularia'' idi.
Geleceğin imparatoru Konstantin I. Chlorus (Hükümdar MS 305-306) ile M.S 272'de tanıştı, tarihçiler sonradan onun cariyesi olduğunu öne sürerler. Bir Roma hukuku olan ''Lex Julia et Papia Poppaea'' a göre : Romalı asilzadeler alt sınıftan bir kadın ile evlenemezdi, ve böylece cariyelik hipotezi ekseriyetle kabul görmüştür. Geleceğin imparatoru I. Konstantin : ebeveynleri evli olmadığından gayrımeşru çocuk olarak sayılabileceği manasındaki ''ex obscuriore matrimonio'' birlikteliğinden dünyaya gelmişti.
Konstantin'in batıdaki imparator Maximian (Hükümdar MS 286-305)'ın kızı Theodora ile evlenmek için MS 293'te Helena'dan boşandığı ya da onu reddettiği söylenir. Doğudaki imparator Diocletian (Hükümdar MS 284-305) Roma İmparatorluğu'nun dört kişi tarafından yönetildiği yerde (batı ve doğu kısımlarının her biri bir Augustus ve bir Sezar tarafından yönetilmiştir) bir dörtlü yönetim kurdu ve imparatorların sadece politik bağlarla değil, kanla da bağlanması gerektiğine inandı. Bu yüzden, evlilikler aile ilişkileri inşaa etmek ve merkezi iktidarı sürdürmek için önemli idi.
Helena ve Konstantin'in ayrılığından sonra, Helena, Konstantin'in imparator olduğu 306 yılına kadar tarihi kayıtlardan kaybolur. Trier veya Roma'da yaşadığı muhtemeldir, fakat tarihi bilginin eksikliği bunu belirsiz kılar.
Konstantin'in Mahkemesi ve Hristiyanlık
Konstantin MS 306'da birlikleri tarafından Augustus ilan edildiğinde imparator oldu. İç savaşlarda öteki imparatorlara karşı savaştı - Maxentius ve Licinius - ve diğerleri arasında Frankler ve Vizigotlar'a karşı çeşitli seferlere liderlik etti. Yeni imparator Byzantium'u o zamanda 'Yeni Roma' ismini vererek başkenti yaptı ; sonralarda, imparatorun şerefine insanlar şehire Konstantinopolis(modern İstanbul) demeye başladı.
MS 306'da, Helena oğluyla sarayda yaşamaya gitti. Geçmişine ve kökenine bakılmaksızın, Konstantin annesine fazlasıyla düşkündü ve onu imparatoriçe ve kutsal bir kişilik sayılması manasında kullanılan ''Augusta''ya terfi ettirdi.
Tarihi kaynaklarda, Konstantin'in hristiyanlığa dönüşünde Helena'nın rolüne dair kesin bir kanıt yoktur. Diocletian'ın MS 303'te başlattığı zulümü bitiren Milano Fermanı'nı MS 313'te yürürlüğe sokmasının sebebi de Konstantin'in hristiyanlara karşı her zaman müthiş bir toleransının olmasıdır. İmparatorluğun başkentini Konstantinopolis'e taşıdığında, şehri süslemeye ve pek çok tapınağın, ayrıca birçok kilisenin inşasına başlamıştır. İmparatorluğun yetkililerinin hristiyan olmasını tercih etmiş ve bu tercihi saklamamıştır. Fakat paganları da istihdam etmiştir.
Birçok tarihçi onun vaftizinin sadece ölüm döşeğinde gerçekleştiğini iddia ettiğinden, Konstantin'in din değiştirdiği tarih tartışmalıdır. Fakat gerçek şu ki Konstantin çocuğunu hristiyan inancına göre yetiştirmiştir. Helena'nın doğuşundan hristiyan olduğu ve oğluyla beraber sarayda yaşamaya gittiğinde Konstantin'i de hristiyan olma konusunda etkilediği teorisi yaygın olarak kabul görmektedir. Yine de, kilise tarihinin babası olarak görülen bir piskopos olan Caesarealı Eusebius(MS 339'da öldü)'a göre : Helena'nın hristiyanlığa geçişi Konstantin'in imparator olmasının ardından gelmiştir. Gerçek her neyse, biliyoruz ki Helena'ya hristiyan geleneğinin röliklerini konumlandırması amacıyla imparatorluk hazinelerine erişim hakkı verilmişti. Ek olarak, o da bazı kiliseler inşaa ettirmiş ve hayır işi yapmış, fakirlere yardım etmiştir. Sık sık Mesih'in gerçek haçını bulmakla ve Kudüs'e kiliseleri inşa ettirmekle ilişkilendirilmiştir.
Kudüs'e Hac ve Gerçek Haçın Keşfi
MS 326'da, Konstantin, eşi Fausta'nın sözde cinsel suç ithamından sonra oğlu Crispus'u idam ettirmiştir. Bunun ardından, Fausta'nın Crispus'u kendi zina ile ilişkili eylemlerini saklamak amacıyla suçladığı söylentileri sebebiyle, Konstantin ayrıca Fausta'nın da zina suçundan katledilmesini emretmiştir. Bazı tarihçiler Helena'nın torununun kaybıyla derin bir acı yaşayacak oluşunun, Konstantin'in Fausta'yı öldürmesinin sebebi olduğunu iddia eder.
Bu olaylardan sonra, Helena, özellikle İsa Mesih'in öldüğü ve miraca yükseldiği yerler gibi kutsal mekanlara, zekat dağıtmak ve kiliseler inşa ettirmek ve hac yapmak için Kudüs'e gitmeye karar vermiştir. Bu, Helena'nın en bilinen hikayesinin gerçekleştiği dönemdir. İstavrozun keşfinin öyküsü geç antik çağın en önemli ve iyi bilinen efsanelerinden biridir, öyle ki ; Jacopo de Varazze, 13. yüzyıl Legenda Aurea'sında istavroz hakkındaki miti betimler ve ayrıca Helena'nın Katolik Kilisesi'nde örnek niteliğinde bir hristiyan olduğunu belirtir.
Helena'nın Kudüs'e seyahat ederken üç tane haç bulduğu söylenir, bunlardan biri Mesih'in haçı ve tırnaklarıdır. Efsaneye göre ; üç tane hasta kişi gelir, birincisi, haçlardan birine dokunur, ikincisi bir başka haça dokunur fakat üçüncü kişi Mesih'in haçına dokunana kadar hiçbir şey olmaz ; üçüncü hasta Mesih'in haçına dokunduktan sonra mucizevi bir şekilde iyileşir. Tam keşfin olduğu konuma, Kutsal Kabir Kilisesi'nin inşa edildiği söylenir. Doğuş Kilisesi'nin inşası da Helena'ya atfedilmiştir. Mesih'in haçı ve diğer rölikler gelecekte kilisenin çeşitli münakaşalarının konusu olmuştur.
Azizlik
Helena 80 yaşında öldüğü zamana kadar, MS 328 sonrası (bazı kaynaklar MS 329 ve hatta 330 olduğunu söyler), Helena çoktan Roma, Beytüllahim ve Kudüs'teki birçok abide ile ilişkilendirilmiş ve ayrıca birçok sikkenin üzerine tasvir edilmiştir. Roma'daki Via Labicana yolundaki yeni inşaa edilen bazilikaya gömülmüştür, ve lahiti bugün Vatikan'daki Pio Clementino Müzesi'ndedir.
Katolik Kilisesi'ndeki başarıları sebebiyle ve örnek bir inanç sergilemesiyle, ayrıca hanedanlığa ve aileye istikrar ve devamlılık getiren bir kadın modeli olmasıyla aziz haline gelmiştir. Helena ; Doğu Ortodoks, Oryantal Ortodoks, Doğu ve Roma Katolik Kiliseleri, ayrıca Anglikan Komünyonu ve Lüteriyen Kiliseleri tarafından bir aziz gibi itibar görmüştür. Onun olduğu iddia edilen kafatası Almanya'daki Trier Katedrali'nde sergilenmektedir. Ayrıca Roma'da Ara Coeli'deki Santa Maria Bazilikası'nda, Paris'teki the Église Saint-Leu-Saint-Gilles, ve Abbaye Saint-Pierre d'Hautvillers Bazilikaları'nda rölikleri bulunmaktadır.
Modern Betimlemesi
Büyük Britanya'da, Helena'nın Konstantin'in müttefiki olan ''Cole of Colchester'' diye adlandırılan Britanya Kralının kızı olduğu efsanesi vardır, fakat Helena'nın Britanya'da yaşadığı ya da orada doğduğu gibi kanıtlar bulunur. Constantius, Konstantin onunla beraberken York şehrinde ölmüştür, fakat bu dönemde, ebeveynleri çoktan ayrıydı. Hikayenin Helena'dan ortaçağa özgü mertlik romantizminin bir İngiliz kahramanı yaratmak ve onun milliyetini oğlunun York şehriyle olan bağlantısı nedeniyle sahiplenmek amaçlı yazılmış olması muhtemeldir.
Helena'nın Kral Cole'un kızı olduğu öyküsü 1947'de yayımlanan ve Louis de Wohl tarafından yazılan ''The Living Wood'' adlı romanda yer alır. Helena ayrıca Evelyn Waugh tarafından yazılan çağdaş bir romanda da ana karakter olarak yer alır. Helena ayrıca kendisine Eilan ismi verilen ve Marion Zimmer Bradley ve Diana Paxson'ın ''Priestess of Avalon'' isimli fantastik çalışmasının başkahramınıdır. En son, Helena, 2021'de, ''Gerçek Haccın'' keşfinin ardından özel güçlere sahip olması sonucunda 118 yaşına kadar yaşayan bir kadın olarak tasvir edildiği Dan Whitfield'ın "Eagle Ascending" adlı yapıtında yer almıştır.