Antik Roma Edebiyatı

Tanım

Donald L. Wasson
tarafından yazıldı, Hacer Mete tarafından çevrildi
27 Eylül 2017 tarihinde yayınlandı
X
translations icon
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İspanyolca
Odes of Horace (by Digital Collections at the University of Maryland, CC BY-NC-ND)
Horatius'un Odları
Digital Collections at the University of Maryland (CC BY-NC-ND)

Roma İmparatorluğu ve onun selefi Roma Cumhuriyeti çok sayıda ünlü edebiyat eseri üretti; şiirler, komediler, dramlar, tarihi ve felsefi eserler, Romalılar tragedyalardan kaçınışlardır. Bunların çoğu bugün varlığını sürdürmektedir. Bununla birlikte Roma edebiyatı yalnız anılamaz. Komşuları Yunanlılara (özellikle Atinalılara) çok şey borçludurlar. Eğitimli Romalıların çoğu kendi edebiyatlarındaki kalitesizliğin farkındadır, çünkü bu Romalı yazarlar kuşkusuz Yunan klasiklerinin konularını kopya etmişlerdir, hatta birçok önemli Yunan eserini Latince’ye çevirecek kadar ileri gitmişlerdir. Fakat Romalıların çoğu tarafından bu çalışma gereksiz bulunur, çünkü iyi eğitimli vatandaşların çoğu hem Yunanca hem Latince okuyup konuşabiliyordu. Zaten zengin sınıfından pek çok genç Romalı eğitimlerine devam ediyordu. Yunan Helenizmiyle olan bağ yıllarca sürmüş olsa da Romalılar kısa süre içinde kendilerine ait zengin bir edebiyat geliştirdiler.

Komşuları Yunanlılara (özellikle Atinalılara) çok şey borçludurlar.

Yunan Etkisi

Yunanistan’a olan bu minnet kendi yazarları tarafından bile kabul edildi. Roma edebiyatının altın çağının şairlerinden biri olan Horatius, Yunanistan’ın sanatları “geri kalmış Latium’a” tanıttığını yazmıştır. Tarihçi Nigel Rodgers Roman Empire kitabında Yunan yazarların Cicero, Seneca, Boethius, Catullus ve Virgil gibi Romalıları etkileyen birçok felsefi ve politik kavramı ortaya çıkardığını yazdı - "bir Yunan ve Roma sentezi" (258). Roma'nın, Yunanistan'ın teknoloji ve felsefeden şiir ve heykele kadar hem entelektüel hem de kültürel uğraşılarda daha rafine ve üstün olduğunu inkâr edemeyeceğini ve etmediğini de sözlerine ekledi. Gerçek şu ki, Yunan şehirleri on yıldır hem aşağı yarımadada hem de Sicilya'da var olduğundan, Roma, Yunanistan'a yakınlığını inkâr edemezdi.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Komedya Yazarları

Rodgers'a göre, Kartacalılara karşı yapılan Pön Savaşları’ndan (264 – 146 MÖ) önce Roma edebiyatı geleneği çok cılızdı. Roma, Makedonya Savaşları’na dâhil olduğu bu süre zarfında nihayet Yunan şehir devletlerini topraklarına kattı. Roma edebiyatı, MÖ 3. yüzyılın sonlarına doğru Plautus, Terentius ve Ennius gibi komedya oyun yazarlarının ortaya çıkmasıyla başladı. Onların oyunları, seyircilerinin büyük kısmının erkek olduğu şehrin birçok festivalinden birinde sıklıkla sergilenirdi.

Üçünün ilki Plautus (254 – 184 MÖ) idi. 130’dan fazla oyunun sadece 20 tanesi eksiksiz olarak günümüze ulaştı. Eski kaynaklara göre Umbria’da doğdu ve kariyerine sahne marangozu olarak başladı. Yunan oyunlarını Latince’ye uyarladığı Orta Çağ’a kadar hiçbir şey yazmamıştı. Roma’nın güldürü zevkini yansıtan yaygın şakaları, kelime oyunlarını ve şarkıları (düetler veya aryalar) kullanırdı. Yunanca yazmamasına rağmen, onun tüm karakterli Yunan isimlerine sahipti ve Yunan şehirlerinde yaşardı. En ünlü iki eseri Aulularia (Çömlek) ve Captivi (Esirler)’dir.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Plautus
Plautus
Unknown Artist (Public Domain)

Terentius olarak bilinen Publius Terentius Afer (195-159 MÖ) ve Ennius (239-169 MÖ) Plautus’un çağdaşlarıydı. Terentius Kuzey Afrika’dan gelen bir köle olarak Roma’da yaşadı, sonunda hem özgürlüğünü hem de tahsil elde etti. Oyunlarının çoğu, Eunuchus (Haremağası) gibi cahil Romalılara hitap etmedi, Yunan oyunlarını “arakladığı” için çağdaşları tarafından eleştirildi.

Ennius, hem Plautus hem de Terentius’tan çok daha ünlüdür, “Latin şiirinin babası” olarak bilinir. Güney İtalya’daki (Magna Graeica/Büyük Yunanistan) Calabria’da doğdu, Sardunya’daki Roma ordusunda görev yaptı, MÖ 204’te arkadaşı Yaşlı Cato ile Roma’ya geldi ve sonunda çok istediği Roma vatandaşlığını elde etti. Homeros’un reenkarnasyonu olduğunu iddia etmesine rağmen çalışmalarından sadece fragmanları günümüze ulaşmıştır. Rodgers, Latin şiiri hâlâ Yunan biçimlerini taklit ederken onun nasıl başarıya ulaştığını ispat ettiğine değiniyor. Onun Annales (Yıllıklar)ı efsanevi Troya kahramanı Aeneas’dan kendi zamanına kadar olan Roma tarihidir. Maalesef ki yoksulluk içinde ölmüştür.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Roma Şiirinin Altın Çağı

Ennius ‘un habercisi olduğu gibi Latin edebiyatı yakında kendine gelecekti. Roma şiirinin Altın Çağı (MÖ 70 - MS 14), Vergilius, Horatius, Catullus, Propertius, Tibullus ve Ovidius gibi unutulmaz yazarlar çıkardı. Rodgers’a göre, Vergilius, Horatius ve sürgün Ovidius büyük Yunan yazarlarla mukayese edilecek bir klasik yazı sitili oluşturdu. Bunların en seçkinlerinden biri Publius Vergilius Maro veya Vergilius (MÖ 70-19)’dur. Takipçisi olan pek çok şairin aksine Vergilius okurlarına Roma’nın daha romantize edilmiş bir resmini sundu. Cisalpina Galyalı olan ve mütevazi çiftçi bir aileden gelen Vergilius’un temalarının çoğu kırsal yaşama olan sevgisini yansıtmaktadır. MÖ 29 civarında yazdığı Georgics Roma köy yaşamını (çiftçilik yapmak, ağaç dikmek, sığır beslemek ve hatta arı yetiştirmek) överken MÖ 37 civarlarında yazdığı Ekloglar çobanların yaşamları ve aşklarından bahseder. Fakat en unutulmaz eseri, Troya’nın düşüşünden sonra Remus ve Romulus’un Roma’yı kurmasından Augustus çağına kadar Aeneas’ın yolculuklarını anlatan etkileyici bir destan olan Aeneis’dir. Aeneas, Roma yaşam tarzı için ideal bir model olduğundan, Augustus, şiirin Roma'nın kaderinin gerçekleştiğini gösterdiğine inanıyordu.

Portrait of Virgil
Vergilius'un Portresi
Carole Raddato (CC BY-NC-SA)

Quintus Horatius Flaccus, yaygın bilinen adıyla Horatius (MÖ 65 – MÖ 8) azatlı bir kölenin oğluydu. Filippi Muharebesi’nde yanlış tarafta (Augustus’a karşı) savaşmış olsa da kısmen şairliğinden dolayı ama asıl Vergilius ile olan dostluğu sayesinde imparatora kendini sevdirmişti. Epikürcü felsefeyle uyumlu olarak şiirleri yaşam sevincini ve doğa sevgisini yansıtıyordu. Birçok eseri arasında Roma’da yaygınlaşan namussuzluklara bir eleştiri olan Hicivler, Yunan yazar Archilochus’dan esinlendiği Bölümler ve Augustus çağındaki Roma’da hayatı övdüğü Odlar vardır. Horatius tüm bu eserlerinde Yunanlılara çok büyük saygı ve hayranlık gösterir ve Roma'nın tüm entelektüel ve kültürel alanlarda Yunan üstünlüğünü kabul etmesi gerektiğine inanıyordu.

Augustus hükümdarlığı altındaki bu yeni çağ, Roma siyasetindeki ve toplumundaki değişimlere farklı tepkiler veren birçok genç şair de çıkardı. Ortaya çıkan bu şairlerin öncüsü Gaius Valerius Catullus (MÖ 84 – MÖ 54), tüm Roma lirik şairlerinin en büyüklerinden biri olarak kabul edilir. Politikaya herhangi bir kişisel girişimden kaçınarak ilham doğudaki komşuları Sappho ve Callimachus gibi Yunan yazarlara yöneldi. Tarihçi Rodgers’a göre, onun şiiri, hem tutkuyu hem de şehirliliği hayatın geçiciliğine dair bir farkındalıkla harmanladı ve "halk seviyesindeki Latince'yi yeni zirvelere yükseltti” (386). Benzer şekilde, tarihçi Norman Cantor, Antiquity eserinde, Catullus'un insanın ölümlülüğünü kabul ettiğini ve Roma yaşamının farklı bir yönünü ortaya çıkardığını söyledi. Şiirleri, Roma toplumundaki karamsarlığın, bireyciliğin ve derin bencillik duygularının varlığını ortaya koydu:

Reklamları Kaldır
Advertisement

Ne kölen var, ne kesen Furius

ne tahtakurun, ne örümceğin, ne de ateşin

bir baban var, bir de üvey anan,

dişleri bir kayayı bile öğütebilir:

güzel güzel geçinip gidiyorsun babanla

kuru değnek gibi karısıyla.

(Catullus, Şiir 23)

Diğer şairler uzun süredir yitmiş olan aşklardan ilham aldı. Bu gönlü yaralı şairlerin ilki Sextus Propertius (MÖ 54 – 16), akranı şairlerden farklı olarak hukuk eğitimi almış ama siyasette herhangi bir kariyeri reddeden bir süvarinin oğludur. En ünlü şiir kitabı Elegiae’ydi. Hem Ovidius hem de Vergilius’un dostu, hatta Esquiline Tepesi'ndeki sanatın koruyucusu Maecenas'tan bir ev aldı; ancak, bazı çağdaşlarının aksine, imparator Augustus hakkında bir destan yazmayı reddetti. Propertius gibi, Albius Tibullus (MÖ 50 – 19) da süvari bir ailenin oğlu, eski aşkı Delia hakkında yazdı ve Vergilius gibi köy yaşamını idealize etti.

Muhtemelen çağın en ünlü hatta kötü şöhretli şairi Publius Ovidius Naro (MÖ 42– MS 18)’dur. Ovidius’dan sonra Roma şiiri kısa bir ara vermiştir. Rodgers, Ovidius'la birlikte Latin şiirinin nihayet herhangi bir Yunanlınınkine rakip olacak bir "zarafet ve lirizm" elde ettiğini yazdı. Ovid için aşk, oynamaya değer tek oyundu. MÖ 22 yayınlanan Amores kitabında, genç bir adamın talihsizliklerini ve elde edilemez bir genç kıza olan aşkını çok neşeli bir tarzda anlattı. Heroides, Penelope ve Dido gibi Yunan ve Roma mitolojik kadın figürleri tarafından kendilerine kötü davranan ya da terk eden sevgililerine yazılan 15 mektuptan oluşan bir seriydi. Ars Amatoria'sı (Aşk Sanatı) Horace'ın Ars Poetica'sını (Şiir Sanatı) yansıtır. Bununla birlikte, en ünlü eseri, yalnızca insanlığın tanrılarla etkileşiminden değil, aynı zamanda kahramanlardan ve kadın kahramanlardan da bahseden destansı bir şiir olan 15 kitaplık mitolojik Dönüşümler’dir. Ne yazık ki, Augustus şiirine hayranlıkla bakmadı ve onu sürgüne gönderdi. Hayatı boyunca takdir görmese de, şiir eserleri tarih boyunca Chaucer, Milton, Dante, Shakespeare ve Goethe dahil olmak üzere birçok büyük yazarı etkilemiştir.

Roma Şiirinin Gümüş Çağı

Roma şiirinin Gümüş Çağı olarak adlandırılan dönemle bağlantılı iki ünlü Roma şairi vardır: Marcus Annaeus Lucanus (MS 39-65) ve Publius Papinius Statius (MS 45 – 96). İspanya doğumlu Lucanus, İmparator Neron’un danışmanı Seneca’nın kuzeniydi. Atina'da Stoa felsefesi bile okudu; ancak, Pison Komplosu’na karıştığı şüphesi onun hayatına mal olacaktı. En ünlü eseri olan Pharsalia, MÖ 1. yüzyıldaki Roma iç savaşıyla ilgiliydi. Daha az tanınan çağdaşı Statius, Oidipus'un Thebes'teki lanetiyle ilgili on iki kitaplık Thebaid'i yazdı.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Roma Nesri

Roma'da çok sayıda şair ile beraber birçok seçkin nesir yazarı da vardı. Kent, Roma Forumu'nda görüşlerini kitlelere duyurmak için sahneye çıkan hatiplerle adeta canlandı. Müvekkilleri için savunma yapmak isteyen avukatlar için de bir platformdu. Daha akılda kalıcı olanlardan biri, sadece parlak bir devlet adamı ve yazar değil, aynı zamanda 911 mektubunun yanı sıra sanattan eğitime kadar çeşitli konularda yazan bir hatip olan Marcus Tullius Cicero (MÖ 106 - 43) idi. Bir dizi iğneleyici mektupta, kendisini emekli olmaya zorlayan Sicilya Verres'in yozlaşmış eski valisi aleyhine yazar, yine de Caesar daha sonra eski valiyi serbest bıraktı. Devlet Üzerine ve Kanunlar Üzerine gibi siyasi denemelerin yanı sıra antik felsefe üzerine Latince beş kitap yazdı - De finibus bonorum et malorum (İyinin ve kötünün sınırları hakkında). Epistulae ad familiares (Arkadaşlara Mektuplar) dönemin canlı tarihi ve kültürel belgeleri olarak iş görür ve Cumhuriyet'in iç işleyişine dair bir fikir verir. Ne yazık ki, diktatörün varisi Octavian'ı (Augustus) kızdıran şey Julius Caesar'a karşı konuşmuş olmasıydı. Bir kez sürgüne gönderilen Cicero kendini kurtaramadı ve Roma'dan kaçamadan idam edildi.

Cicero
Cicero
Mary Harrsch (Photographed at the Capitoline Museum) (CC BY-NC-SA)

Seneca (MÖ 4 - MS 65) Stoa felsefesi öğrencisi ve İmparator Nero'nun öğretmeniydi. Sadece bir deneme yazarı değildi, Oidipus, Herakles ve Medea gibi Yunan efsanelerine dayanan dokuz oyun yazdı. Ayrıca vejetaryenlikten kölelere insancıl muameleye kadar değişen konularda 124 makale yazdı. Pison Komplosu’na karışınca Nero tarafından intihara zorlandı.

Yaşlı Pliny (MS 23-79) veya Gaius Plinius Secundus, Germen savaşları hakkında ve bilinen evrenle ilgili bilgilerin yanı sıra hayvanlar, bitkiler ve ağaçlar hakkında bilgileri de içeren 37 ciltlik Doğa Tarihi (Naturalis Historia) kitabını yazan bir yöneticiydi. Örneğin üçüncü cilt İtalya’nın coğrafyasını ve Roma’nın topografyasını tanımlar:

Binaların yüksekliği daha fazla dikkate alınırsa, çok adil bir tahmin oluşturulacak ve bu, tüm dünyada Roma ile karşılaştırılabilecek büyüklükte bir şehir olmadığını kabul etmemizi sağlayacaktır. (Gaius Plinius Secundus, Doğa Tarihi, III. Kitap, 67.)

Yaşlı Plinius MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasını izlerken soluduğu dumandan dolayı öldü. Yeğeni Genç Plinius ise(MS 61 – 112), İmparator Traianus'un hükmünde hem senatör hem de konsül olarak başarılı bir kariyere sahip oldu. En çok, imparatora çeşitli konularda yazdığı uzun mektuplar dizisiyle tanınır.

Birkaç Romalı romancı da vardı: Petronius, Apuleius, Martialis ve Juvenalis. Petronius veya Gaius Petronius Arbiter (MS 27 – 66) hem konsül olarak hem de Bithynia valisi olarak görev yaptı. En ünlü ve günümüze ulaşan tek eseri, esprili ama ahlak dışı ve hedonist olarak kabul edilen bir eser olan Satyricon'dur. Maalesef, çağdaşlarının birçoğu gibi, Neron imparatorluğu sırasında Pison Komplosu’na karıştı ve MS 66'da intihara zorlandı.

Kuzey Afrikalı Lucius Apuleius (yaklaşık 124 – 170), günümüze eksiksiz ulaşan tek Roma romanı olan ahlak dışı Asinus Aureus (Altın Eşek) dahil olmak üzere çok sayıda mükemmel eser yazdı. Romanın içerdiği on bir ayrı kitaptan biri, Lucius adında bir eşeğe dönüşen genç bir adamın maceralarından bahsediyor. Diğer eserleri arasında Apologia, Florida ve De Deo Sokratis sayılabilir.

Marcus Valerius Martialis (MS 40 - 104), aslen İspanya kökenli olmasına rağmen, hayatının çoğunu Roma'da geçirdi. İmparator Domitianus’un yakın bir arkadaşı olarak, bazılarına pornografik denebilecek çeşitli konularda özdeyişler yazdı:

Neden mi öpmüyorum seni, Philaenis?

Kel kafalısın da ondan.

Neden mi öpmüyorum seni, Philaenis?

Kızıl saçlısın da ondan.

Neden mi öpmüyorum seni, Philaenis?

Şaşı gözlüsün de ondan.

Bunları yalar seni öpen, Philaenis.

(Martialis, Epigram 2.33)

Decius Junius Juvenalis (MS 60 – 130), Romalı hicivcilerin en büyüğü olarak kabul edilir. Ne yazık ki, yazarın Hicivler’inde olumsuz bir şekilde tasvir edildiğine inanan İmparator Domitianus ile ters düştü ve Mısır'a sürgün edildi; ölüm yeri bilinmiyor.

Sonraki Dönem Roma Edebiyatı

Hristiyanlığın yayılması, MS 4. yüzyıldan itibaren, din adamlarının önceki yüzyılların ahlak dışı ve genellikle cinsel açıdan müstehcen eserlerine keskin bir karşıtlık içinde Hristiyan ahlakı üzerine yazdıkları yeni bir edebiyat türünün ortaya çıkmasına neden oldu. 4. yüzyılın önde gelen din adamlarından biri Aziz Ambrosius (MS 340 – 397) idi. Ambrosius, Galya'nın praefectus praetoriosunun oğluydu ve klasik Yunan geleneğinde eğitim gördü. İmparator Theodosius'a sık sık meydan okumasına rağmen, hem Roma hem de Milano'nun piskoposu ve Aemilia-Ligurya valisi olarak görev yaptı. Yazıları arasında ahlak ve kilise disiplini üzerine bir tartışma olan De officiis ministrorumile Hristiyan bir imparatorun kilisenin oğlu olduğu fikrini ortaya koyan De obitu Valentiniani ve De obitu Theodocii vardır.

St. Ambrose
Aziz Ambrosius
Fr Lawrence Lew, O.P. (CC BY-NC-SA)

Decimus Magnus Ausonius (MS 310 – 395) Bordeaux'dan geldi ve geleceğin imparatoru Gratianus'un öğretmeni olarak hizmet etti; tanınmış bir gramerci ve retorikçiydi. Hristiyan değerleriyle daha az ilgilendi ve çeşitli konularda yazdı. Praefatiunculae (Önsöz) ve Eclogarum Liber (Ekloglar), astronomi ve astroloji üzerine dörtlükler daha çok dikkat çeken eserleridir. Son olarak, Aziz Augustinus’un (MS 354-430) yazılarını unutmamak gerekir. En çok MS 410 istilası sırasında Batı Roma İmparatorluğu'nun sonlarına doğru yazdığı De civitate Dei (Tanrı'nın Şehri) ve İtirafları ile ünlüdür.

Ambrosius, Augustinius ve Ausonius, Hristiyan yazarların ortaya çıkışını temsil ederken, bir pagan yazar da sahneye çıktı: Claudius Claudianus (MS 370 - 404). İskenderiye'nin yerlisi olan Claudianus, İmparator Honorius'un saray şairiydi. Romalı general Honorius ve Stilicho için methiyeler yazdı. Eski Romalı ve Yunanlı şairlerden etkilendiğinden klasik geleneğin son önemli şairi olarak kabul edilir.

Tarihçiler

Şiir ve nesir yazarlarının yanı sıra tarihçiler de vardı: Sallustius, Tacitus, Livius ve Suetonius. Ne yazık ki, erken Roma tarihinin çoğu mitlere dayanmaktadır ve bazı tarihçiler maalesef bunu gerçek olarak kabul etmişlerdir. Ancak, gerçek ya da değil, Romalılara bir kimlik duygusu verdi. Kayda değer ilk tarihçi, ahlaksızlık nedeniyle sınır dışı edilen eski bir senatör olan Gaius Sallustius Crispus’tur (MÖ 86-35). Yunan tarihçi Thukydides'ten o kadar etkilendi ki, tarih yazmaya yöneldi. Cicero'nun düşmanı olarak, Afrika valisiyken görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla mücadele etmesine yardım eden, ömür boyu diktatör Julius Caesar'ın yanında yer aldı. En ünlü eserleri arasında Catiline komplosunu konu alan Bellum Catilinae (Catilina Tertibi), Roma'nın Numidya kralı Jugurtha'ya karşı savaşıyla ilgili bir kitap olan Bellum Iugurthinum (Iugurtha Savaşı) ve yalnızca parçalar halinde kalan Historiae (Tarihler) sayılabilir.

Livius (MÖ 59 – MS 17) 142 kitaplık ayrıntılı bir Roma tarihi yazdı, ancak maalesef sadece 35'i günümüze ulaştı. Birçok efsaneyi gerçek olarak kabul etmesine rağmen, kitabı Roma'nın kaderine olan inancını göstermiştir.

Livy's Roman History, 1664
Livy'nin Roma Tarihi, 1664
Andy Brill (CC BY-NC-SA)

Cornelius Tacitus'un (MS 58 – 120) çalışmaları arasında kayınpederinin Britanya valisi olduğu zamandan bahseden De vita Iulii Agricolae; Germen kabilelerine karşı yapılan savaşlarla ilgili Germania; ve parçalanmış Annales ve Historiae vardır.

Son olarak Suetonius'tan (yaklaşık olarak MS 69 - 130) bahsetmek gerekir. De viris illustribus (Ünlü Kişiler) adlı eseri Romalı edebiyatçıların kısa biyografilerini içeriyordu; şairler, gramerciler, hatipler ve filozoflar. De vita Caesarum (On İki Sezar), Julius Caesar'dan Domitianus'a kadar olan Roma sezarlarından söz eder. Daha önceki tarihleri kaynak olarak kullanan eserleri ilginç kabul edilir, ancak tamamen güvenilir değildir. Bir imparatorun siyasi başarılarından çok kişisel alışkanlıklarıyla ilgilenirler.

Ne yazık ki Roma, Yunanistan gibi çok sayıda filozof üretmedi; ancak, en azından anılması gereken iki kişi var. Marcus Aurelius sadece mükemmel bir imparator değil, aynı zamanda Stoacı bir filozoftu; Kendime Düşünceler’i Yunanca yazmıştır. Son olarak, T. Lucretius Carus (MÖ 99 – 55) Evrenin Doğası Üzerine, dünyanın mekanik olduğunu, ilahi müdahale olmadan işlediğini ve gerçek mutluluğun kamusal yaşamdan tamamen çekilmekten var olduğunu söyleyen bir Epikürcü doktrin yazdı.

Miras

Roma edebiyatı başlangıcından itibaren büyük ölçüde Yunanlılardan alıntı yapmıştır. Ancak, prangalarından kurtulup kendilerine ait canlı bir edebiyat yaratmayı başarmıştır; şiir, nesir ve tarih. Romalı yazarlar, Dante, Shakespeare, Milton ve daha birçoklarını, takip eden on yıllar ve yüzyıllar boyunca etkilemiştir. Kitap raflarında Roma şiiri ve nesir görmeden ne bir kütüphaneye ne de bir kitapçıya girilemez; Cicero, Tacitus, Suetonius'un yanı sıra Vergilius ve Horatius. Batı edebiyatı, dünyaya kazandırdıkları için Romalılara şükran borçludur.

Çevirmen Hakkında

Hacer Mete
Literature is my special area of interest, I am a publication editor and proofreader. I am a graduate of Istanbul University Latin Language Literature and Anadolu University Sociology. I publish my own stories, articles and poems, as well as translations from Latin and English. I have an unending enthusiasm for research, reading and learning.

Yazar Hakkında

Donald L. Wasson
Donald, Lincoln College'da (Normal, Illinois) Antik, Ortaçağ ve ABD Tarihi üzerine dersler vermiştir ve Büyük İskender'i öğrendiğinden beri her zaman kendini bir tarih öğrencisi olarak nitelemiştir ve öyle nitelemeye de devam etmektedir. Edindiği bilgileri öğrencilerine aktarmaya hevesli biridir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Wasson, D. L. (2017, Eylül 27). Antik Roma Edebiyatı [Roman Literature]. (H. Mete, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-12527/antik-roma-edebiyat/

Chicago Formatı

Wasson, Donald L.. "Antik Roma Edebiyatı." tarafından çevrildi Hacer Mete. World History Encyclopedia. Son güncelleme Eylül 27, 2017. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-12527/antik-roma-edebiyat/.

MLA Formatı

Wasson, Donald L.. "Antik Roma Edebiyatı." tarafından çevrildi Hacer Mete. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 27 Eyl 2017. İnternet. 24 Nis 2024.