Antik Roma Aile Hayatı

Makale

Donald L. Wasson
tarafından yazıldı, Görkem Can Evren tarafından çevrildi
26 Şubat 2016 tarihinde yayınlandı 26 Şubat 2016
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır

Her zaman Roma ve topraklarını yöneten bir kral, imparator ya da konsül vardı. Roma tarihinde her zaman daimi olan şey aileydi. Diğer eski uygarlıklardaki gibi aile, ölümsüz şehirde de toplumun ana ünitesidir. Ailenin başı babadır eğer baba yoksa yaşayan en yaşlı erkektir. Bu olayın Latin karşılığı paterfamilias'tır. Bir tarihçi Roma ailesinin, Roma'nın cumhuriyetçi değerlerini şekillendiren ilkelerini yansıttığını belirtmiştir.

Roman Funeral Memorial
Roma Cenaze Anıtı
Mark Cartwright (CC BY-NC-SA)

Nihahi Babadan Kalma Güç

Romalı bir erkeğe göre aile kadın ve çocuğundan daha fazlası demekti. Ailesi hem sosyal statüsünü hem de kişisel değerini, Evi ise ya da Latince "domus" varolan itibarını, şerefini (dignitas) belirtmekteydi. Roma hukuku altında, baba nihayi babadan kalma güce sahipti (patria potestas) bu güç sadece eşi ve çocuklarına değil çocuklarının çocukları ve hatta kölelerine doğrusu, kendi çatısı altında kalan herkeseydi. Babasının ölümünden sonra romalı şair ve devlet adamı olan Cicero, en büyük çocuk, kardeşi ve kardeşinin ailesinin sorumluluğunu taşımak zorunda kalmıştır. Hukuğa göre baba, yetişkin oğlunu bile dövebilir (tabii bu hiç olmamış da olabilir). Babanın soyu, ataları, sosyal hiyerarşide statüsünü belirleyen en önemli şeydir. Bir erkeğin bağları kan bağı olanlara, örneğin; çocukları, ebevenyleri, kardeşleri (cognati) evlilikten oluşan önemli olan bağlarına (eşin ailesi ya da adfinitas) kıyasla daha fazla önem vermektedir.

Evlilikler

Roma hukuku altında baba, kendı çatısı altında yaşayanlara nıhaı güce sahiptir (patria potestas).

Evliliksiz, aile olmayacağından haliyle, birçok evlilik aşk yerine sosyal, politik ve maddi sebeplerden dolayı düzenlenmiştir. Büyük Romalı komutan Pompey, politik bağlarını kesinleştirmek için Jül Sezar'ın kızıyla evlenmiştir. Octavian (geleceğin Augustus'u) kız kardeşi Octavia'yı Mark Antony ile ikinci üçlü yönetimi güçlendirmek için evlendirmiştir. Augustus varisi olan üvey oğlu geleceğin imparatoru Tiberius'u, eşi Vipsania'yı boşayıp imparatorun kızı Julia ile evlenip genç adamın tahta yükselişini koaylaştırmak için zorlamıştır. Ne yazık ki, kadının evlilik konusunda seçme gücüne sahip değildi. Sık sık evlilik daha sonra genç gelini dul bırakacak kadar kendisinden yaşça büyük birisiyle yapılırdı. Kızlar genellikle 12 ve 15 bazen ise 11 yaşındayken evlendirilir ya da nişanlandırılırdı tabii evliliğin ne zaman tamamlanacağına değinilmezdi.

Devlet evliliklerde çok az ya da hiç rol oynamazdı. Çoğunluğu basit ve özelken diğerleri ayrıntılı ve pahalı ilişkilerdi. Temelde, evli çift evli olduklarını iddia ederse evli, boşandıklarını iddia ederseler boşanmış olurlardı. Kutlama partisi ise yapılabilir ya da yapılmayabilirdi. Tabii gelinin babasının çeyizi karşılamak zorundaydı. Eğer evlilik biterse de koca, çeyizi iade etmek zorundaydı. Günümüzün aksine, o zamanlarda boşanmak için belirli bir sebebe gerek yoktu. Cicero, karısı Terentia ile yıllar boyu evli kaldıktan sonra basitçe MÖ 46'da sebepsiz bir şekilde bitirmiştir. Bu süreç affectio martalis olarak bilinmektedir. Kısa bir süre sonra ise tekrar bitirmek üzere kendisinden yaşça genç olan kandırlarla evlenmiştir. MÖ 58'de Cicero Roma'dan uzakta Selanikteyken kişisel kriz geçirirken, karısına çok etkileyici, şahsi mektup yazmıştır.

Terentia, bir çok insan bana senin ne kadar inanılmaz bir biçimde güçlü ve cesur olduğunu, problemlerinin aklını ya da vücudunu yormasına müsaade etmediğini söyledi. Bu cesaret, dürüstlük, sadıklık ve naziklik ile çektiğin ızdırapların sebebi olmak beni çok üzüyor.

Daha detaylı ve masraflı merasim düzenlenen evlilikler, papaz ve evlilik sözleşmesi ile tamamlanmaktadır. İlk olarak, tanrının onaylayıp onaylamadığını görebilmek için bir hayvan kurban edilirdi. Evlilik, için haziran her zaman rağbette olan aydı, gelinin evinin avlusunda gerçekleşti. Tipik olarak sarı olan tunik tarzı elbise (tunica recta) giydi. Yüzük, sol elinin yüzük parmağına takıldıktan sonra nedime ellerini tuttu, sözleşme imzalandı. Devamında, tören alay, şenliklerin birkaç gün süreceği damadın evine götürüldü. Gelin kapı eşiğinden bile taşınarak geçirildi. Tabii, resepsiyonu yani yemek, dans ve şarkıları damat ödedi.

Mummy Portrait of a Woman Wearing a Medusa Necklace
Medusa Kolye Tayan Bir Kadının Mumya Portresi
Carole Raddato (CC BY-SA)

Kadının Statüsü

Roma'da kadınların genellikle üstün tutulmadığı aşikardır. Sevdiği ya da sevmediği umursamaksızın genç yaşta evlendirilirler. Evlendirilmemiş çok az sayıda kadın vardır. Babalarının varlığından miras alabilmelerine rağmen, kimlik adına nerdeyse hiçbir şeyleri yoktu, yani çoğu isimsizdi. Hukuksal olarak vatandaş olarak sayılmalarına rağmen devlet memurluğu yapamaz ve oy veremezlerdi. Kontrolleri tam anlamıyla oluşumları, babalarından kocasına verilmekteydi. Örneği bulunmamasına rağmen hukuksal olarak, aldatma durumunda koca, eşini idam bile edebilmekteydi.

Yine de, Yunan ve yakın doğu toplumlarının aksine Roma kadınları kocasının yanında halka açık alanlara gelebiliyordu fakat halka açık alanlarda sevgi gösterileri yasaktı. Kadınlar tiyatroya (arka sıralarda oturmak şartıyla) katılabiliyor ve umumi hamamları ( erkeklerden ayrı olarak) kullanabiliyordu. Kadının görevi, çocuk doğurmak dışında evin anahtarlarına sahipti yani rolü evi yönetmekti. Görevleri yemek yapmak, kıyafet üretmek yani iplikçilik ve örme gibi seyrederdi aynı denetlenen hizmetçiler gibi. Evin ekonomik işlerini de kontrol eder gerekirse kocasına alışverişte yardım ederdi. Karı, kocasıyla birlikte aynı masada bile akşam yemeği yiyebiliyordu. Kadının rolü zamanla değişti. Artık eczacı, fırıncı hatta doktor bile olabiliyorlardı.

Gariptir ki, Romalı kadınlar erkekler gibi isme (praenomen) sahip değildi. İsimleri babalarının göbek adından (nomen gentilicium) gelmektedir. Örneğin, Cicero'nun kızının adı Tullia göbek adı Tullius'tan gelmektedir. Sezar'ın kızı Julia, Julius adından çıkarılmıştır ve aslında doğum adı Gaius Julius Sezardır. Aynı isimlerdeki yaşlı kadınlar ve kızları ayırt edilebilmek için büyük ve küçük ( prima ve secunda) kullanmıştır

Roman Genius
Roma dehası
Mark Cartwright (CC BY-NC-SA)

Çocukların Statüsü

Evliliğin gerçek amacı politik sebebin yanısıra çocuk ve varis yapmaktı. Ne yazık ki, genç kadınların en büyük ölüm sebebi doğumdu. Bazı kaynaklara göre, Romalı yenidoğanların üçte birinden fazlası ilk yaşını doldurmadan ölüyordu. Eğer bir kadın çocuk doğuramıyorsa kendi hatası kabul edilirdi. Zamanımızdaki ebeveynliğe kıyasla garip olsa da Romalı annelere bebeklerinin ölümüne yas tutmak yerine sakince karşılaması öğretilmiştir. Nerdeyse çocukların yarısı 5 yaşına kadar yaşayamıyordu. Eğer çocuklardan birisi 10 yaşına basabilirse en az 40 ila 50 yıl daha yaşaması bekleniliyordu. Çocukların erken yaşta ölmelerinin sebeplerinin bazıları dizanteri, ishal, kolera, tifo ateşi, sıtma, zatürre ve veremdi. Bunlara ilave olarak riskler yetersiz beslenme, hijyen ve şehrin dar meskenleriydi.

Yetişkin olan çocukların evden ayrıldığı günümüzün aksine, Roma'da birçok jenerasyon aynı evde yaşayabilirdi ve o zaman yetişkin evli erkek ve ailesi bile babasının sorumluluğu altındaydı. Babanın koşulsuz otoritesi sadece evlilikleri ayarlamak değil bebeklerin ( özellikle dişi) kabul edileceği ya da ölüme bırakılacağına bile karar vermesini sağlıyordu. Antik Sparta'daki gibi güçsüz, istenmeyen ya da engelli çocukların ölüme terk edilmesi olağandışı değildi. Özellikle evliliklerinde çeyiz sağlanması gerektiği için fakir ailedeki kızlar istenmezdi. Varlıklı ailelerdeki kız ve erkek çocuklar genellikle evde temel eğitim alıyordu (annenin sorumluluğunda), sıklıkla da özel öğretmen (genellikle Yunan) tarafından öğretiliyordu. Bazı erkek çocuklar şehir merkezindeki grammaticus ya da ikinci okullara katılıp Atina gibi yerlere sözbilim ve felsefe gibi ileri seviye eğitimler almak için gidiyorlardı.

Roman Ivory Doll
Roma Fildişi Bebek
Mark Cartwright (CC BY-NC-SA)

Çocuğun vatandaşlığı, özellikle erkeklerin, doğuştan gelen hak değildi. Bir baba yeni doğmuş çocuğunu kolaylıkla reddedebilirdi. Geleneklere göre baba kabul edilmesi için yenidoğanı kucağına alması gerekiyordu. Eğer yapmazsa ve reddederse, bir köle bebeği alıp yol kenarına bırakıyordu. Romalılar batıl inancı olan insanlardı ve bir babanın erkek çocuğuna isim vermesi için en az 9 gün beklemesi adetti. Bu dokuz gün içerisinde tüm kötü ruhların gideceğine inanılıyordu. Çocuğun geleceği basitçe geçen kuşların hareket tarzından okunabiliyordu. Erkek çocuğun boynuna iyi şans getirmesi için bir bulla ya da tılsım, toga giyerek şehir merkezine götürülüp vatandaş olarak kayıt ettirileceği yaşa (genellikle on dört) kadar takılırdı.

Sonuç

O zamanlarda Roma halkı, aile merkezciliğine ve babanın rolüne ağırlık verdi. Uzun süre sonra babanın nihai gücü geleneksel ve toplumsal normların yıkılmasıyla birlikte zayıfladı. Diğer toplumların aksine Romalı kadınlar ve çocukları bir nebze özgürlük kazandı yani istedikleriyle evlenebilme özgürlüğü, en azından zengin olanları. Cumhuriyetin son günlerinde halk figürleri - en önemilerinden biri olan Cicero - Roma'nın çökmesinin sebebini, Roma ahlakının ve eskiden varolmuş değerlerin azalması olduğunu iddia etmiştir.

MÖ 18'de İmparator Augustus, Roma ahlakının azalmasına karşı çıkmış ve evlilik, evliliğe sadıklık ve doğum gibi şeyleri desteklemek için birçok yasa çıkarmıştır. Fakat, imparatorun pater potesta fikri yayılmasıyla ülkesinin pater patriae'sı ya da babası olmuştur. Bu, bu terimin ilk kullanımı değildir. Cicero, Catiline'yi kovuşturmasından ve Sezar, Munda'daki zaferinden sonra bu ünvanı almıştır. Birçok gelecekteki imparator, ülkesinin babası olması fikrini yani bu konsepti benimsemiştir. Erkek egemenliği fikri tabii Roma'nın çöküşüyle bitmemiştir. Birçok bölgede ve kültürlerin hatta modern çağın içinde varlığını sürdürmüştür.

Çevirmen Hakkında

Görkem Can Evren
Born in Bilecik and living in Kutahya. Former Semi-Professional Player. Studying in Dumlupinar University, Kutahya as an interpreter and translator.

Yazar Hakkında

Donald L. Wasson
Donald, Lincoln College'da (Normal, Illinois) Antik, Ortaçağ ve ABD Tarihi üzerine dersler vermiştir ve Büyük İskender'i öğrendiğinden beri her zaman kendini bir tarih öğrencisi olarak nitelemiştir ve öyle nitelemeye de devam etmektedir. Edindiği bilgileri öğrencilerine aktarmaya hevesli biridir.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Wasson, D. L. (2016, Şubat 26). Antik Roma Aile Hayatı [Ancient Roman Family Life]. (G. C. Evren, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-870/antik-roma-aile-hayati/

Chicago Formatı

Wasson, Donald L.. "Antik Roma Aile Hayatı." tarafından çevrildi Görkem Can Evren. World History Encyclopedia. Son güncelleme Şubat 26, 2016. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-870/antik-roma-aile-hayati/.

MLA Formatı

Wasson, Donald L.. "Antik Roma Aile Hayatı." tarafından çevrildi Görkem Can Evren. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 26 Şub 2016. İnternet. 02 Ara 2024.