
Kappa, Japon mitolojisine ait bir su ruhudur ve kelime anlamı olarak “nehir çocuğu” demektir. Japonya’da en çok bilinen yōkai’lerden (Japon mitolojik yaratıkları) biri olan kappa’lar, genellikle yeşil ya da sarı renkte, sırtlarında kaplumbağayı andıran bir kabuğa sahip, tepesi kazınmış bir kafayla ve balık gibi kokan varlıklar olarak tasvir edilir. Davranışları yardımseverlikten muzurluğa, oradan kötücülüğe kadar değişiklik gösterir; çünkü su kenarlarında dolaşıp talihsiz insanları derinlere çekmeleriyle tanınırlar.
Kökenleri
Kappa, bazen “nehir çocuğu” anlamına gelen kawatarō ya da “nehir kaplanı” anlamına gelen kawatora olarak da adlandırılır. Bir diğer ismi de “su kaplanı” anlamına gelen suikodur; bu isim, kappa’ya oldukça benzeyen Çinli mitolojik bir yaratık olan shuihu’nun uyarlanmış halidir ve zaman zaman birbirinin yerine kullanılır.
Kappa’ya dair en eski anlatının, Japonya’nın en eski ikinci tarihî metni olan Nihon Shoki'de geçtiği kabul edilir. 8. ciltte, İmparator Keiko’nun, bir nehirdeki kötücül varlıkların temizlenmesini emrettiği, bu varlıklardan birinin de “su ruhu” olarak adlandırıldığı yazılıdır. Kappa’nın kökeni kimi kaynaklara göre Çin ya da Ainu halk anlatılarına dayanır. Özellikle Ainu folklorundaki mintuci adlı su ruhu, kappa’ya benzer biçimde tarif edilmiştir. Ancak bazı mintuci hikâyelerinin, zamanla kappa efsanelerinden etkilenmiş olabileceği de düşünülür.
Ancak kappa’nın daha geniş kitlelerce tanınması Edo Dönemi’nde (1603–1867) gerçekleşmiştir. Bu dönemde kappa’lar, kabuki tiyatrosu oyunlarında, ukiyo-e tarzı tahta baskı eserlerinde ve çeşitli resimlerde yer almaya başlamıştır.1900’lü yılların başında, Kunio Yanagita (1875–1962), Japonya’nın yerel halk anlatıları üzerine en etkili ve tanınmış eserlerinden biri olan Tono Monogatari’yi (1910) yayımlamıştır. Bu kitapta da kappa figürü yer almaktadır.
Görünüm ve Davranış
Kappa’lar, yeşil ya da sarı renkte, sırtlarında kaplumbağa benzeri kabuklar bulunan, ağızları gagaya benzeyen (kuş benzeri görünüme sahip bir yōkai olan tengu'ya benzer şekilde) varlıklar olarak tarif edilir. Kafalarının tepe kısmı kazınmış ve genellikle bir sara (tabak) şeklinde çukur olup içinde su bulunur. Bu bölge vücutlarının hassas bir noktasıdır; bu yüzden bazen başlarında bu çukuru örtecek bir şapka ile tasvir edilirler. Derileri pullu ya da kaygandır ve balık gibi koktukları söylenir.
Suda çok çevik olmalarına rağmen, karada sakar olurlar. Ancak bu durum onların sudan uzaklaşmalarına engel değildir. İnsanlara karşı muzip ve oyunbaz davranışlarıyla tanınırlar: eşyaları saklamak, balıkları korkutup kaçırmak veya günlük işleri sekteye uğratmak gibi davranışlarda bulunurlar. Fakat bazı anlatılarda daha karanlık yönlerine de yer verilir. Yardım çığlıkları ya da kahkahalarla insanları suya çekerek onları boğdukları anlatılır. Ardından kurbanın kanını içtikleri ve karaciğerini ya da shirikodama denilen, insanın ruhunu taşıdığına inanılan efsanevi bir organı yedikleri söylenir. Ayrıca, atları ya da diğer evcil hayvanları boğdukları ve hayvanın kanını anüsünden emdikleri yönünde hikâyeler de mevcuttur.
Bazı anlatılarda kappa’ların insanlara shogi (bir tür Japon satrancı) veya sumo güreşi teklif ettiği belirtilir. Sumo güreşi durumunda, kappa’ların olağanüstü gücü nedeniyle, bir insanın yapması gereken şey, kappa’nın başına vurarak sara'sındaki suyu boşaltmak ve onu etkisiz hale getirmektir. Bir diğer öneri, güreş sırasında baş sallamaktır; çünkü kappa bunu taklit edecek ve böylece kendi sara'sındaki suyu döküp zayıf düşecektir. Benzer şekilde, bir kappa ile karşılaşıldığında eğilerek selam vermek de işe yarar; çünkü kibarlığa takıntılı olan kappa da karşılık olarak eğilecek, bu sırada sara’sındaki suyu dökecektir.
Su boşaldıktan sonra kappa, tekrar dolana kadar hareket edemez. Eğer bir insan sara'yı suyla doldurursa, kappa'nın sonsuza kadar ona hizmet edeceğine inanılır. Bir başka zayıflıkları ise kollarıdır. Eğer bir insan kappa’nın kolunu vücudundan çıkarırsa, kappa onu geri almak için insana hizmet etmeyi kabul eder. Zekâları ve bilgi seviyeleri yüksek olan bu yaratıkların insanlara büyü tarifleri ya da özel reçeteler öğrettiği de söylenir. Örneğin, Himeji’de bir ailenin “kappa’nın ilacı” adı verilen ve kırık kemikleri iyileştirdiği iddia edilen bir şifayı, atalarının bir kappa’dan öğrendiği anlatılır.
Kappa’lar salatalığa karşı büyük bir sevgi duyarlar. Bazı insanlar, yüzmeden önce salatalık yemenin kappa’yı uzak tutacağına inanırken, bazıları bunun saldırıyı garantilediğini düşünür. Kimileri ise yalnızca suya bir salatalık atmanın onları memnun etmeye yeteceğine inanır. Öte yandan, kabak, kavun, havai fişek ve özellikle demir kappa’ları korkutur; demir, pek çok yōkai’nin korktuğu bir madde olarak öne çıkar.
Ryūnosuke Akutagawa’nın “Kappa”sı
Ünlü kısa hikâye yazarı Ryūnosuke Akutagawa (1892–1927), 1927 yılında yayımladığı Kappa adlı distopik romanında, 20. yüzyıl başı Japon toplumunun sosyal ve siyasal değerlerine dair eleştirel bir analiz sunmuştur. İlginçtir ki kitap, yazarın intihar ettiği yıl yayımlanmıştır. Eserde, yalnızca “23 No’lu Hasta” olarak anılan bir insan tesadüfen kappa’ların dünyasına düşer ve okuyucu bu bilinmeyen diyarı onun gözünden tanır.
Akutagawa’nın tasvir ettiği kappa’lar, geleneksel halk hikâyelerindeki kappa’lara kıyasla daha medenileşmiş şekilde sunulmuştur. Bazı ilginç özellikler de ortaya konur: Örneğin, doğmak isteyip istemediklerine karar verme hakları vardır. 23 No’lu Hasta, doğmamaya karar veren bir kappa’nın şu sözlerine kulak verir:
"Doğmak istemiyorum. Öncelikle babamın genetik mirası berbat, akıl hastalığı var. Ayrıca, kappa varoluşunun kötü bir şey olduğuna inanıyorum."(Akutagawa, s. 17’den alıntı)
Her ne kadar bu ve benzeri davranış biçimleri “resmî” folklorun bir parçası olmasa da, kappa figürünün modern edebiyattaki varlığını sürdürmesi ve halk anlatılarının çağdaş meseleleri irdeleme konusundaki esnekliği açısından dikkat çekicidir. Nitekim, Akutagawa’nın kappa’ları, 1917 yılında Rus Çarı’nın devrilmesinden sonra yükselen bir konu olan kapitalist ve komünist düşünce arasında siyasal olarak bölünmüş durumdadır.
Kültürel Önemi
Kappa’lar, Edo Dönemi’nden günümüze kadar Japon kültüründe silinmez bir iz bırakmıştır. Günümüzde, halk hikâyelerinden çizgi film maskotlarına kadar pek çok alanda karşımıza çıkarlar ve bu maskotlar genellikle ticari ürünlerin satışında kullanılır. Dikkat çekici bir örnek de, 1549 yılında Portekizli Cizvit rahiplerinin Japonya’ya Hristiyanlığı tanıttığı döneme aittir. Rahiplerin tepesi kazınmış başları, kappa’ların kafalarına benzetilmiş ve bu da yabancılara yönelik genel bir güvensizliği yansıtmıştır.
Halk hikâyeleri çoğunlukla ahlaki dersler vermeyi amaçlar ve kappa anlatıları da bu geleneği sürdürür: Örneğin, kappa’nın baş eğme karşısında aciz kalması, iyi davranışların önemini vurgular. Su yōkai’si olması ise yüzmenin potansiyel tehlikelerine dair bir uyarı işlevi görür.
Gıdayla ilgili olarak kappamaki, salatalık içeren bir tür suşi rulosudur. Genellikle “kappa” adının, bu yaratığın salatalığa olan sevgisinden geldiği kabul edilir. Modern Japonya’da kappa figürü, çocukları tehlikeli yerlerde yüzmekten uzak tutmak için kullanılan uyarı levhalarında da yer alır.
Medya dünyasında ise kappa, anime, manga, kitap, televizyon dizileri ve filmlerde sıklıkla görülür. Bu yaratığa adanmış çeşitli filmler de mevcuttur. Örneğin Death Kappa, Godzilla benzeri yıkıcı bir kappa’yı konu alır. Teenage Mutant Ninja Turtles (Ninja Kaplumbağalar) filminde ise kaplumbağa kardeşler zamanda yolculuk yaparak antik Japonya’ya gider ve kappa sanılırlar.
Kōchi şehrinin maskotu “Kappa no Kō-chan” adını taşır. Bu figür, sevimli, kucaklanası ve arkadaş canlısı bir kappa olarak tasarlanmış ve çeşitli etkinliklerde bölge tanıtımı için kullanılmıştır. Japonya’da her yıl düzenlenen birçok Kappa Matsuri (Kappa Festivali) vardır. Bu festivallerde insanlar kappa gibi giyinir, su sporları yapar, sumo güreşi müsabakalarına katılır ve genel olarak kappa davranışlarını taklit eder.
Japonya'nın en büyük tatlı su gölü olan Biwa Gölü , birçok kappa 'nın yaşadığı yer olarak bilinir. Bu mitolojik yaratıkların adını taşıyan KAPPA adlı yüzen bir pavyon , yılın belirli zamanlarında gölde yer alır. Çok amaçlı olarak tasarlanan bu yapı, tiyatro, restoran, sinema veya sadece göl üzerinde gölgeli bir yüzme alanı olarak kullanılabilir.
Tono Şehri ve Kappa
Iwate Eyaleti’ndeki Tono Şehri, Japonya’da en çok kappa görüldüğü iddia edilen yerlerden biridir ve genel olarak yōkai'lerle en çok ilişkilendirilen bölgelerden biridir. Bunun temel nedenlerinden biri, ünlü Tono Monogatari eserinin, bu bölgedeki mitolojik varlıkları konu almasıdır. Bu bölgede çok sayıda kappa’nın yaşadığına inanılan yerlerden biri Kappabuchi adlı bir koruluktur. Burası, Tono Şehri’nde Jokenji Tapınağı’nın arkasında bulunan ve içinden bir dere geçen bir alandır. İnsanlar buraya kappa görme ümidiyle gelirler. Hatta “usta kappa balıkçısı” olarak tanınan biri, bu yaratığı yakalamak amacıyla salatalıkla yemlenmiş bir olta kullanarak sık sık buraya uğrar.
Kappabuchi dışında da Tono Şehri ve çevresindeki birçok göl ve nehirde kappa’ların yüzdüğü söylenir. Bunlardan biri de Taro Havuzudur. Bu havuza, burada yaşadığına inanılan ve kıyıya çamaşır yıkamaya gelen kadınlara muziplik yapan “Taro” adlı bir kappa’dan ötürü bu isim verilmiştir. Taro’nun yaşadığı yerin yakınındaki küçük bir göletin ise, onun eşi olan Onna-ga-fuchi adlı dişi kappa’ya ait olduğu söylenir.
2022 yılında, Tono Şehri’nin turizmini teşvik eden bir organizasyon olan Tono Furusato Shosha, kappa görme iddialarıyla ilgili bilgi verebilecek kişileri teşvik etmek amacıyla, turist bölgelerine binlerce “aranıyor” afişi benzeri ilanlar astı. Benzer şekilde, yerel yayın kanalı Tono TV, bir kappa’nın yakalanması durumunda 10 milyon yenlik bir ödül koydu. Ancak bu yakalamanın “yasal” sayılabilmesi için, şanslı kişinin önce Kappa Şelalesi yakınlarındaki hediyelik eşya dükkânından bir “kappa yakalama izni” alması gerekiyordu.