Havari Pavlus

Tanım

Rebecca Denova
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
11 Aralık 2013 tarihinde yayınlandı 11 Aralık 2013
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Arapça, Fransızca, Lehçe, İspanyolca
Bu makaleyi sesli dinle
X
Makaleyi Yazdır
Paul the Apostle (by RomanZ, CC BY-NC-SA)
Havari Pavlus
RomanZ (CC BY-NC-SA)

Havari Pavlus, katılmış olduğu topluluk (Hıristiyan) üyelerine daha önce zulmeden biri olurken, Kudüs’e giderken Şam yolu üzerinde, İsa Mesih’in kendisine görünmesiyle, Hıristiyanlığa geçmiş olup İsa Mesih’in bir taraftarıdır. Ancak, daha sonra göreceğimiz üzere, Havari Pavlus’u, din değiştiren biri olarak değil de, dinin kurucularından biri olarak tanımlamak daha doğru olur. Akademisyenler, Yeni Ahit’in yedi kitabını Pavlus’a atfederler; etkili bir öğretmen kişiliğiyle, Küçük Asya ve Yunanistan coğrafyası büyük bir bölümünde misyonerlik faaliyetlerini yürütmüştür.

Hıristiyanlığın Kurucusu

Geçen yüzyıl bilim insanları Havari Pavlus’u, daha sonra Hıristiyanlığa dönüşecek dini hareketin gerçek kurucusu olarak takdir etmişlerdir. Pavlus, dirilen İsa Vahiysini deneyimleyen, Ferisiler topluluğu üyesi bir Diyaspora Yahudisidir. Bu deneyiminden sonra, İsa’nın yakında gökten yeryüzüne ineceği ve Tanrı Egemenliğini (“Krallık”) başlatacağı konusunda “iyi haberi” yayarak, Doğu Roma İmparatorluğu her bir bölgesini gezmiştir. Havari Pavlus aslında yeni bir din kurmuyordu; kendi neslinin, yaşadı çağın dönüşeceği kıyametten önceki son nesil olduğuna inanıyordu. Ancak, zaman geçtikçe ve İsa Mesih de geri dönmeyince, İkinci Yüzyılın Kilise Babaları da, Hıristiyan dogmasının yaratılması olacak şeyi doğrulamak üzere Pavlus yazılarına yönelmişlerdir. Dolayısıyla Havari Pavlus, Yahudilikten ayrı bir din olarak Hıristiyanlık kurucusu olarak görülebilir.

Hıristiyan geleneğine göre Havari Pavlus, Tarsuslu olarak bilinir, çünkü Aziz Luka onun doğduğu yer Tarsus diye ifade etmiştir (Elçilerin İşleri 9:11). Günümüz Türkiyesinde bulunan Tarsus, o zamanlar Kilikya Eyaleti sınırları dâhilindeydi. Ancak, Pavlus’un bizzat kendisi Suriye, Şam bölgesinden geldiğini belirtmiştir (Galatyalılara mektup). Yazar Aziz Luka, Pavlus hayatındaki standart unsurların çoğunu dile getirmiş, ancak, bu ögelerin çoğu Pavlus’un kendi mektuplarında açıklama getirdiği konularla tamamen çelişmektedir. Örneğin, üçüncü İncil yazarı Aziz Luka, Pavlus’un Kudüs’te büyüdüğünü, normatif Yahudiliğin ilk hahamları sayılabilecek pek çok kişinin dizi dibinde eğitim aldığını ve sonunda Konseyin veya Sanhedrin’in bir üyesi olduğunu iddia etmektedir. Oysa Havari Pavlus’un bizzat kendisdi, Kudüs şehrini yalnızca iki defa ziyaret ettiğini ve o zaman bile Kudüs’te kalmasının sadece birkaç gün sürdüğünü söylemiştir. Peki, bu tarzdaki çelişkiler karşısında ne yapabiliriz? sorusu gündemne gelmektedir.

PAVLUS, KENDİSİNİ YAHUDİ OLMAYANLARIN HAVARİSİ OLARAK GÖREVLENDİREN, DİRİLEN İSA MESİH’İN BİR GÖRÜNÜMÜNÜ ALDIĞINI İFADE ETMİŞTİR.

Aziz Luka’nın, bir yandan, Havari Pavlus’u Kudüs’ten gelen emirlere gönüllü olarak itaat eden biri ve “görevini” nasıl yerine getirmesi gerektiği konusunda sürekli danışan bir figür olarak sunmasında çok açık bir amaç vardır. Diğer yandan da, Pavlus’un da bir gündemi olduğunu; hiç kimsenin ona ne yapması gerektiğini söylemediğini, ancak, ona oyun planını verenin dirilen İsa olduğunu iddia etmekte (Galatyalılara mektup) ve bu nedenle, yerine getirdiği genel faaliyetlerinde, Kudüs’ten gelen her türlü etkiyi sürekli olarak reddettiğini söylemektedir. Son tahlilde; hem Havri Pavlus’un motivasyonu ve hem de gerçek anlamda çalışması söz konusu olduğunda, tarihsellik açısında İncil yazarı Aziz Luka versiyonu yerine, Havari Pavlus mektuplarına başvurmak genellikle en doğru yol olur.

Havari Pavlus’un Çalışmaları

Yeni Ahit’te göre geleneksel olarak Havari Pavlus’a atfedilen 14 mektup vardır. Ancak bilimsel görüş birliğine göre ise 14 mektuptan sadece yedisinin aslında Pavlus tarafından yazılan otantik metinler olduğu kabul edilir:

  • 1 Selanikliler
  • Galatyalılar
  • Filemonlar
  • Filipililer
  • 1 & 2 Korintliler
  • Romalılar

Diğer mektupları; büyük bir olasılıkla Pavlus’un bir öğrencisi tarafından derlenip Pavlus adına yazılmışlardır. Bu mektupların ikinci derecede belge olduklarını, yani bu mektupların, hiçbir zaman sistematik Teoloji veya Hıristiyanlık üzerine orijinal incelemeler olarak tasarlanmadıklarını anlıyoruz. Başka bir deyişle, bu mektuplar, çeşitli topluklarda başgösteren belirli sorun ve sosyal koşullara cevap veren belgelerdir. Bu mektuplar; Hıristiyan ideolojisine hizmet etmek üzere evrensel emirler niteliğinde yazılmamış, ancak zamanla bu yönde anlam ve önem kazanmışlardır.

Pavlus’un Din Değiştirmesi (İhtida)

Havari Pavlus bir Ferisiydi ve söz konu “Kanun” (Şeriat) olduğu zaman, kendisinin daha gayretli olduğunu ve Kanun hakkında herkesten daha fazla bilgi sahibi olduğunu iddia ediyordu. Mektupların çoğunda sözü edilen Kanun; aslında Musa Kanunudur. Pavlus, Yahudi Benyamin kabilesinde (ve bu nedenle Aziz Luka, oldukça ünlü bir Benyamin adı olan Sual ön adını kullanabilirdi; İsim değişiklikleri genellikle yeni bir kişi açısından bakış açısının değişmesiyle gerkçekleşir; Örneğin; Avram’dan İbrahim’e; Yakup’tan İsrail’le; Simon’dan Petrus’a vs) Aynı zamanda, tarihte din değiştiren en ünlü kişi Havari Pavlus olmuştur. Kudüs’e yolcuğu sırasında, Şam yolu üzerinde İsa Mesihin kendisine görünmesiyle körlük yaşama imgesi ve sonra gözlerinin açılması; ani bir aydınlanma ve İhtida için bir mecaz olmuştur.

Ancak, bir yandan da, İhtida (din değiştirme) Pavlus için kullanılabilinecek doğru bir kavram değildir. Çünkü din değiştirme kavramı, bir inanç sisteminden başka bir inanca geçmeyi varsayar. Ve bu kavramın Pavlus için kullanılmasında iki sorun vardır:

  • Pavlus zamanında, işin doğrusu, dinini değiştirip geçebileceği bir Hıristiyanlık yoktu,
  • Söz konusu kendisinin ne olduğunu anlamak olduğunda, Pavlus’un bizzat kendisi de belirsizdir.

“Yahudi olmayanlar (Gentiles) arasında, Yahudi olmayan biri gibi davrandım. Yahudiler arasındayken, Yahudi gibi davrandım. Ben herkesin, her şeyiydim” diye açıklama yapması, gündeme gelen soruyu açıklığa kavuşturmuyor. Havari Pavlus’un yaşadıkları hakkında konuşurken, eski İsrail döneminde peygamber bekleme geleneğine uygun olarak, onun Tanrı tarafından çağırıldığı şeklinde ifade etmek muhtemelen daha doğru olur.

Galatyalılara Metubunda, Pavlus, kendisini Yahudi olmayanlara Havari olarak gönderildiğini, dirilen İsa’nın bir görünümünü aldığını söylemektedir. Bu durum, Pavlus için, yetkisi açısından çok önem arz etmektedir. Herkes onun hiçbir zaman yakın çevresinden birisi olmadığını zaten biliyordu. Bu nedenle, Pavlus’un daha önceki Havariler kadar yetkiye sahip olduğunu iddia etmesinin yolu, doğrudan İsa’dan aldığı bir direktif olmuştur. Bu durum, aynı zamanda, Havari Pavlus’un Musa Kanununa ilişkin görüşlerinin anlaşılması açısından son derece önemli olup ve görüşlerini analiz etmede, her zaman, akılda tutulması gereken bir husus olmaktadır.

Pavlus’un Yahudi olmayanlara (Gentiles) Havari olduğu çağrısı şok edici olmuştur; çünkü ittiraf ettiği gibi, Pavlus daha önce Tanrı Kilisesi cemaatine zulmeden kişidir. Ne kadar yüklü bir cümle! Çoğu bilim insanı bu cümlenin ne anlama geldiği konusunda hemfikir değiller. İlk sorun; “zulum etme” ibaresiyle ilgilidir. Yunanca’da bu ibarenin anlamı; bir şeyi sıkıştırmaktan, yumurta fırlatmaya ve fiziksel taciz görmeye kadar varan her bir eylem yelpazesi anlamına gelmektedir. Bu kavram, aslında soruna gerçek bir açıklama getirmiyor ve neden yaptığına dair de herhangi bir konuyu da ifade etmiyor. Aziz Luka, Pavlus’un Sanhedrin’de (Yahudi Konseyi) Hıristiyanlara ölüm cezası verilmesi yönünde oy kullandığını ve daha sonra Şam’da (Vahiy aldığı yerde) Hıristiyanların tutuklanması için Başrahipten (high priest) emir aldığını söylemektedir. Bu açıklama, yazar Luka’nın abartması bir ifadedir; çünkü o dönemde Başrahibin, özellikle de başka bir eyalette, böyle bir yetkisi bulunmuyordu.

Saints Peter and Paul, from a Catacomb Etching
Yeraltı Mezar Gravüründe Aziz Petrus ve Pavlus
Anonymous (CC BY-SA)

Bir Zalim Olarak Pavlus

Havari Pavlus, muhtemelen aldığı cezayı ödemiştir; 39 kırbaç, bir çeşit Sinagog disiplini. Ancak, bu durum daha fazla soruyu gündeme getirmektedir. Çünkü Sinagog Konseyleri ancak topluluk bireylerinin onayıyla yetki sahibi olabiliyorlardı. Başka bir deyişle, Pavlus bundan uzaklaşabilirdi, ama yapmamıştır; acaba bu onun kendisini hala bir Yahudi olarak gördüğünü mü gösteriyor? Ve yine başka bir soru daha; kırbaç cezasını niçin almıştır? gibi sorular cevapsız kalmaktadır. Hıristiyanlar disiplin cezasını almaya yol açacak ne söylemişlerdir/yapmışlardır? Bu konuda, yüzyıllar boyunca, birçok teori öne sürülmüştür?

  1. Hıristiyanlar Musa Kanun’una aykırı öğretimde bulunmuşlardır. Yahudi olmayanlar söz konusu olduğunda bu iddia doğrudur. Ancak, Yahudi olmayanlardan zaten hiçbir zaman bu Kanuna uymaları beklenmiyordu.
  2. Hıristiyanlar, insan tutumlarını, Mesih coşkusuyla karıştırıyorladı. Bu eylemler Yahudi isyanına giden onyıllarda meydana gelmişlerdir. Sinagog yetkilileri bu türden vaazları Roma yönetimi karşısında kendi topluluklarının barışına yönelik bir tehdit olarak mı görmüşlerdir?
  3. Hıristiyanlar ve Yahudiler, Sinagoglara gelen Yahudi olmayanların ruhları için zorunlu bir rekabet içine girmiş ve Yahudiler, Hıristiyanları kendi asker toplama bölegelerine yönelik bir tehdit olarak görüyorlardı. Ancak, bu tutumları konusundaki açıklama açıkça yanlıştır; çünkü Yahudilik misyoner bir din değildir.
  4. Pavlus, Aziz Yuhanna gibi yüksek düzeyde Kristoloji (Mesihbilim) bilgisine sahipti. Pavlus’un, İsa Mesihi gökte görme deneyimi onun için İsa Mesih’in bir anlamda zaten Tanrılaştırması anlamına gelir. Ve muhtemelen Yahudiler ile Hıristiyanlar arasında dönüm noktası olan İsa’ya tapınmayı savunmuşlardı. Filipilere yazdığı mektubunda kendisine miras kalan bir ilahiyi tekrarlıyordu:

5 Sosyal ilişkilerinizde Mesih İsa ile aynı düşünce yapısına sahip olun:

6 Doğası gereği Tanrı olan kişi,

Tanrı ile eşitliği yararına kullanabilecek bir şey olarak görmedi,

7 Daha doğrusu, kendini hiçbir şey yapmadı,

bir hizmetçinin doğasın alarak,

insan sıfatında yaratılmış

8 Ve bir adam sıfatıda zuhur etmesi

kibirinden kurtuldu

ölüme itaat ederek

çarmıhta can verirken bile

9 Allah onu en yüksek makam çıkardı

ve ona her ismin üstünde bir isim verdi

10 İsa’nın adı anıldığında her kes diz çökmeli

gökte, yerde ve de yerin altında

11 Ve herkes İsa Mesih’in Rab olduğunu kabul ediyor,

Baba Tanrı’nın yüceliğinde

“Herkesin diz çökmesi gerektiği” ibaresi ibadet etme işaretidir. Helenistik Yahudilik çok sayıda göksel varlığı ve onlara eşlik eden hiyerarşik düzeni (Başmelekler, melekler, yüksek melekler vb) bünyesine katmıştır. Ancak, hiç kimse bu varlıklardan herhangi birine tapınmayı savunmamıştır. Tapınma; yalnızca Tanrıya özgüydü. Bu husus, Hıristiyanların esas dinden ayrılma sürecini başlatan nokta olmuştur.

Pavlus ve Kanun

Havari Pavlus’un görevi, ona göre, Yahudi olmayanlara (Gentiles) “iyi haberi” vermekti. Kanun/Şeriat hakkında yazdığı her şey bu konuyla ilgilidir. İsrail geleneğine göre Musa Kanunları, hiç bir zaman, Yahudi olmayanlara uygulanacağı şeklinde anlaşılmamıştır. Dolayısıyla Yahudi olmayanların (Gentiles) sünette riayet etmelerine, Yahudi beslenme kanunlarına ve Şabat düzenlemelerine tabii olmaları zaten gerekli değildir. Bu üç konu; esas odak noktasını teşkil etmektedir, çünkü bu konular toplulukları ayrı tutan fiziksel ritüellerdir ve Pavlus da topluluklar arasındaki mevcut engelleri yıkmaya çalışmıştır. Pavlus bu konuda kararlıydı. Gerekçelerinden biri, muhtemelen onun Şam yolunda edindiği deneyim olmuştur; büyük bir olasılıkla, Yahudi olmayanlar vaftiz edildikleri zaman, ruhun bazı tezahürlerinin gerçekleştiğini gözlemlemiş (kendi dillerinde konuşmak, odanın salanması, kehanet vs) ve böylece ikna olmuştur. Şayet Tanrı, Yahudi olmayanları bu şekilde olmalarını onaylamış ise, nasıl olur da Tanrı Krallığına dâhil edilmezler?

Ancak, Pavlus’un önemli bir sorunu vardı: O bir Ferisiydi. Ve Kanun/Şeriat onun için büyük anlam taşıyordu. Tanrı, Kanun’u nasıl yaratmış ve sonra neden evrensel olarak uygulamamıştır? sorusunu sormuştur. Tam da bu noktadan itibaren iş biraz yapışkan hal almıştır; Kanunun iyi olmadığını asla söyleyemez ve bu yüzden de zaten savunmuştur, ancak, aynı zamanda Yahudi olmayanlar (Gentiles) için geçerli değildir. Bunu yaparken de bazen kendisini köşeye sıkıştırmış ve bu konuda yüzyıllardan beri yazılmış bilimsel kitap ve yorumlar sunmuştur.

Folio of Early Pauline Espitles
Pauline, Erken dönem Mektupları Folyosu
Heycos (Public Domain)

Galatyalılara mektubunda Kanun’un/Şeriat’ın bu yanıyla ilgilidir. Havari Pavlus’un izlediği planı; Doğu Roma İmparatorluğunda topluluklar kurmak ve daha sonra mektup aracılığıyla iletişimde bulunmak veya nasıl olduklarını görmek üzere onları tekrar ziyaret etmek üzerine kurulmuştur. Galatya, modern Türkiye’de (Ankara), Orta Anadoluda bir eyalet idi. Görünüşe göre Havari Pavlus gittikten sonra başkaları gelip farklı bir Müjdeyi (Gospel) verip öğretmişlerdir. Ve Pavlus da buna öfkelenmiştir. Dediği gibi”, Melekler tarafından tebliğ edilse bile, onun dışında sunulan başka bir Müjde yoktur” Bu farklı Müjde, Pavlus’un karşı çıktığı Sünnet, Yahudi beslenme kuralları ve Şabat görevleri olmuştur. Böylece, bu konudaki öğretisini kendisini dinleyen topluluklara tekrarlıyordu.

Kutsal Metinlere/Yazılara dönecek olursak, kendi gerekçesini Yaratılış 12’deki İbrahim’in çağrı öyküsüne dayandırmıştır. Havari Pavlus, hem adıyla (ulusların babası) ve hem de vaadiyle Yahudi olmayanların bu antlaşmaya dâhil olduklarını iddia etmiştir (Yunanca’da ethnos “uluslar” ifadesinin, “Yahudi olmayanlar” şeklinde çevirisi yapılmıştır. Peki, o zaman Tanrı, katılımı sınırlayan Musa Kanun’u neden vermiştir? Pavlus, Kanunun, adeta bir pedagog görevini yerine getirdiğini savunmuştur. O dönemde Pedagog; genç erkek çocuklarına okula gitmede eşlik eden ve aynı zamanda evde ders veren, çoğunlukla köle olan bir öğretmendir. Başka bir deyişle Kanun/Şeriat, nasıl seçim yapabiliriz? yolunu göstermektedir. Ama şimdi, Mesih; “Kanun Telos’u olmaktadır (nihai hedef). Bazı Mukkades Kitap nüshalarında bu kavramın “Kanun’un sonu” olarak çevirisi yapılmış ancak doğru bir ifadeyle bu kavram; “Kanun’un Amacı” anlamına gelir.

Bu durum, Mesih’in Yahudi takipçilerinin artık Kanuna uymak zorunda olmadıkları anlamına mı gelir? Tabii ki; Hayır; şayet Kanun hükümlerine bağlı olarak dünyaya gelmişseniz, Kanuna uymanız gerekmektedir.

PAVLUS, YAHUDİ OLMAYANLARIN, KANUN HÜKÜMLERİNİ YERİNE GETİRMEKLE DEĞİL, YALNIZCA İMAN GÜCÜYLE KURTULUŞA ERECEKLERİNİ İDDİA EDİYOR.

Havari Pavlus Öğretisi, yüzyıllar boyunca, “Yahudi olmayanlara Kanundan bağımsız misyon” ifadesiyle özetlenmiştir, ancak, bu ifade aslında yanlış bir tanımlamadır ve Havari Pavlus’un düşüncesi hakkında birçok yanlış sonuca yol açmıştır: Yahudi olmayanların (Gentiles) Sünnet ritüelinden, Yahudi beslenme kanunlarından ve Şabat düzenlemelerinde özgür olmaları gerekiyordu. Ancak, Kanun hükümlerinden tamamen bağımsız değillerdi. Havari Pavlus’un, Yahudi olmayanların putperesliği veya diğer pagan geleneklerini sürdürmelerine izin verdiğini, Yahudi Ahlakı ve hayırseverliği kendi topluluklarına önerdiğini bir an bile hayal etmeyin. Yazar E.P. Sanders Paul (Pavlus) adlı kitabında, Pavlus’un Hukuka ilişkin görüşlerinin incelenmesine modern bilimsel yöntemleri uygular ve onun din modelini takip ettiği veya kişinin nasıl dâhil olduğu ve de nasıl orada kaldığı sonucuna varır. Havari Pavlus’a göre Yahudi olmayanlar, Kanun hükümlerine uyarak topluluğa dâhil olmazlar, bir kez dâhil olduktan sonra Kanun (veya Pavlus versiyonu) hükümlerine uymak zorundalar.

Havari Pavlus’un başka bir sözü; yüzyıllarca süren yorumların temeli haline gelmiş ve Martin Luther’in de Roma Kilisesinden ayrılmasına yol açmıştır. Pavlus, Yahudi olmayanların (Gentiles) Kanun hükümlerini yerine getirmekle değil, yalnızca imanla kurtuluşa ereceklerini iddia etmiştir. Kanun hükümleriyle kastetmek istediği husus, topluluklar arasındaki ritüel uygulam engelleriydi: Sünnet, beslenme kanunları vb. Ancak, yüzyıllar boyunca bu konu Yahudilik ile Hıristiyanlık arasındaki büyük ayırım olarak anlaşılmıştır. Mektuplarının dikkatli okunması halinde; Havari Pavlus, Yahudiliğe karşı değil, Yahudi olmayanların topluluğa girmeden önce Yahudi olmaları gerektiğine inanan diğer Hıristiyanları hedef aldığını gösteriyor. Peki, bu diğer Hıristiyanlar kimlerdir? Onların muhtemelen Yahudilikten gelmeyen Hıristiyanlar olduğunu düşünüyoruz, Yahudiler değil. Peki, Yahudi olmayan diğer Hıristiyanlar neden Sünneti savunuyorlar? sorusu cevapsız kalıyor.

Havari Pavlus, misyon faaliyet alanında birkaç yıl kaldıktan sonra Yahudi olmayanlarla (Gentiles) bir toplantı yapmak üzere Kudüs’e gittiğini söylemiştir (bu toplantı, İncil yazarı Aziz Luka’nın Elçilerin İşleri 15’te anlattığı toplantı olabilir veya olmayabilir de). Zamanlama tuhaf olmuştur (Bilim insanları toplantıyı 49/50 yılı dolayına tarihlendirirler). Ve Aziz Luka’ya göre, Aziz Petrus’un, Aziz Cornelius’la görüşmesinden sonra Yahudi olmayanların (Gentiles) onayı alınmıştır. Öyleyse, yıllar sonra meseleyi çözmek üzere neden bir toplantı düzenlenmesi gerekmiştir? Bir teoriye göre; zaman geçiyordu ve İsa Mesih geri dönmemiştir. Belki Yahudilikten gelmeyen bazı Hıristiyanlar, önce Yahudi olmamakla hatta yaptıklarını ve bu hattanın son/kıyamet için zamanı hızlandırmaya yardımcı olacağını düşünmüşlerdir.

Oysa Havari Pavlus, zamanın geçmesi konusunda aynı şekilde endişe etmiyordu. Kendi tecrübesiyle, Yahudi olmayanların (Gentiles) İsrail Tanrısına yönelmeleri son günlerin bir işareti olduğuna karar vermiştir (Tanrı’nın son müdahalesine ilişkin peygamberlik geleneğinin bir unsuru). “Yahudi olmayanların Havarisi” olarak onun bu insan grubu içindeki rolü, bu son unsurların başlatılmasında çok önem arz ediyordu. Başka bir deyişle, Tanrı Krallığı, Havari Pavlus’un mümkün olduğu kadar çok Yahudi olmayan insana ulaşmasını bekliyor. Bu konu başarıya ulaştığında, Yahudiler ışığı görecek ve birleşecekler (Romalılar 9-11).

Ölümü

Havari Pavlus’un nerede ve nasıl öldüğü konusunu net olarak kanıtlayamıyoruz. Pavlus’un Romalılara yazdığı mektubu, büyük bir olasılıkla elde kalan son çalışmalarından biridir. Bu mektubunda dinleyici kitlesine bir ziyaret yapmak üzere Kudüs’e gideceğini ve daha sonra onları görmek üzere tekrar Roma’ya döneceğini söylemektedir (İspanya’ya devam etme planı ile birlikte). Aziz Luka, Pavlus’un (bir Roma vatandaşı olarak) Roma İmparatoruna başvurma hakkına sahip olduğunu ve Kudüs’te tutuklanmasın öyküsünü anlatmıştır. Elçilerin İşleri Kitabı, Havari Pavlus’un Roma’da ev hapsinde tutularak vaaz etmeye devam etmesiyle sona ermektedir. Havari Pavlus’un Roma’daki duruşmasına ilişkin efsanevi materyali, daha sonraki dönem, MS 2.yüzyıldaki anlatılarda bulunabilir (Pavlus ile Stoacı filozof Seneca arasında olduğu iddia edilen mektuplar). Mahkûmiyet kararının ardında kafası kesilmiş ve mezarı türbe haline gelmesin diye şehir surlarının dışında, Ostia yolu üzerinde bir yere gömülmüştür. Yıllar sonra mezar yeri, Roma’daki Saint Paul Bazilkası, Duvarlar Dışındaki Bazilika haline gelmiş ve Vatikan da, Pavlus cesedinin Kilise içinde bir lahitte bulunduğunu her zaman iddia etmiştir.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Rebecca Denova
Rebecca I. Denova, Ph.D. Pittsburgh Üniversitesi Dini Araştırmalar Bölümü'nde Erken Hıristiyanlık alanında fahri profesörüdür. Yakın zamanda "Hıristiyanlığın Kökenleri ve Yeni Ahit" (Wiley-Blackwell) isimli bir ders kitabını tamamlamıştır.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Denova, R. (2013, Aralık 11). Havari Pavlus [Paul the Apostle]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-12376/havari-pavlus/

Chicago Formatı

Denova, Rebecca. "Havari Pavlus." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Aralık 11, 2013. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-12376/havari-pavlus/.

MLA Formatı

Denova, Rebecca. "Havari Pavlus." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 11 Ara 2013. İnternet. 12 Eki 2024.