Viking Çağında Çocukluk

Makale

Irina-Maria Manea
tarafından yazıldı, Güney Hasdemir tarafından çevrildi
tarihinde yayınlandı
Diğer dillerde mevcut: İngilizce, Fransızca, İspanyolca
Makaleyi Yazdır PDF

Viking Çağı'nda (yaklaşık M.S. 750-1100), çocukluk büyük ölçüde belgelenmemiştir; çünkü tarihi kayıtlar öncelikle yetişkinlere, özellikle de erkeklere odaklanmıştır. Benzer şekilde çocukların ölümden sonraki yaşamdaki varlıkları hakkında da çok az şey bilinmektedir; çünkü anılarına rünik taşlar dikilmemiştir. Oyuncak olarak da yorumlanan birkaç nesne keşfedilmiş olsa da, çocukların zamanlarını nasıl geçirdiklerine ya da eğlenmek için neler yaptıklarına dair kanıtlar azdır.

Viking Age Reenactors
Viking Çağı Canlandırmacıları
Hans Splinter (CC BY-ND)

Çocukların Toplumdaki Yeri

Eski İskandinav toplumunda, bir çocuğun adlandırılması topluluğa entegrasyonu temsil ederdi. Norveç Frostathing Yasası, her çocuğun bir babası olması gerektiğini vurgulardı. Bu anlayış, çocuğun adlandırılması ve kabulü sürecine de yansırdı. Doğumdan sonra bebek babaya götürülür ve adlandırma ritüeli, genellikle su serpme uygulaması içeren; kraliyet gelenekleriyle bağlantılı ve muhtemelen Hristiyanlıktan önceye dayanan önemli bir etkinlik olarak gerçekleştirilirdi. Bir baba çocuğu kabul etmezse, çocuk “taşınmamış” olarak sayılırdı; bu statü ciddi yasal sonuçlar doğururdu. Evli olmayan kadınların çocukları ise ayrıca zorluklarla karşılaşırdı; annenin çocuğun kabul edilmesi için babanın yanına gitmesi gerekirdi. Yasa ayrıca çocuğun 16 yaşına kadar bakımından babayı ya da onun akrabalarını sorumlu tutuyordu. Ancak sistemin kötüye kullanımını önlemek amacıyla, bir erkeğin gayri meşru ilk iki çocuğu akrabaları tarafından desteklenecek şekilde düzenlenmişti. Böylece en azından pagan döneminde, bir erkeğin ekonomik sorumluluğu ve babanın kimliğinin belirlenmesi en önemli konulardı.

Çocuk terk etme uygulaması pagan dünyasında yaygındı. İzlanda’da MS 1000 yılında Hristiyanlığın gönüllü kabulünü sade bir dille anlatan Ari Thorgilsson, herkesin Hristiyan olup vaftiz edilmesinin yasal hale getirildiğini, ancak çocuk terk etme ve at eti yeme konularında eski kanunun yürürlükte kalması gerektiğini belirtir. Muhtemelen 12. yüzyılda yazıya dökülen Gri Kaz Yasaları (Grágás) zamanına gelindiğinde bu uygulama, sakat çocuklar da dahil olmak üzere tamamen kaldırılmıştı.

Çocuklar mİNYATÜR YETİŞKİNLER OLARAK GÖRÜLÜYOR VE EVDE GELECEKTEKİ ROLLERİNE HAZIRLIK AMACIYLA GÖREVLER ALIRLARDI.

Norveç'te 11. yüzyılın başlarında oluşturulan Kral Olaf'ın Hristiyan Kanunu, bebek katli gibi pagan uygulamalarını sona erdirmeyi amaçlayan düzenlemeler de içeriyordu. Ancak kanun, bazı versiyonlarında istisnalar bulunduğundan evrensel olarak uygulanmadı. Gulathing Yasası, Olaf'ın Hristiyan Kanunu'nun bazı bölümlerini içerecek şekilde, ağır fiziksel deformitesi olan bebeklere ilişkin bir miktar esneklik tanıyordu. Yüzün ters çevrilmesi ya da uzuvların yer değiştirmesi gibi ciddi fiziksel anomalilere (situs retroversus olarak adlandırılır) doğan çocukların terk edilmesine açıkça izin veriyordu. Yasa, bu tür çocukların bir kiliseye götürülüp paganlıktan çıkarıldıktan sonra ölüme terk edilmeleri gerektiğini belirtiyordu. Yine de bu, uygulamanın yaygın olarak yapıldığı anlamına gelmiyor.

Arkeolojik bulgular, çocukların bazen Hristiyanlık öncesi İskandinav ritüellerinde kurban edildiğini de göstermektedir. Trelleborg'daki kazılarda, çocuk kalıntılarıyla birlikte hayvan kemikleri ve ritüel nesnelerin bulunduğu kurban kuyuları ortaya çıkarılmıştır. Bu kurbanların muhtemelen tanrıları yatıştırmak ve refah sağlamak amacıyla yapıldığı düşünülmektedir. Tissø Gölü gibi diğer alanlarda da ritüel bağlamlarda bulunan çocuk kalıntıları ortaya çıkarılmıştır; bu da kurban uygulamalarının en azından bazı İskandinav dini geleneklerinin bir parçası olduğunu desteklemektedir. Viking Çağı'na ait çocuk mezarlarında genellikle küçük bronz çıngıraklar, çanlar ve bazen de takılar bulunmuştur. Ancak tanımlanabilir çocuk mezarı sayısının şaşırtıcı derecede az olması araştırmacıların, çocukların ya ayrı yerlerde ya da günümüzde tespit edilmesi zor şekillerde gömülmüş olabileceklerini ya da bu durumun bebek öldürme ile ilişkin olabileceğini öne sürmelerine yol açmıştır.

Minyatür Yetişkinler Olarak Çocuklar

Çocuklardan çok küçük yaşlardan itibaren evlerine katkıda bulunmaları beklenirdi. Onlar minyatür yetişkinler olarak görülür ve evde gelecekteki rollerine hazırlık amacıyla görevler verilirdi. Kırsal ve tarım toplumlarında çocuklar tarım işçiliğine, hayvancılığa ve ev işlerine yardımcı olurlardı. Erkek çocuklar avcılık, çiftçilik ve Viking savaşları için gerekli becerileri öğrenirken, kız çocukları ise tekstil işleri, yemek hazırlama ve ev idaresi konusunda eğitim alırlardı. Amaç sadece çocukları meşgul tutmak değil, aynı zamanda onları mümkün olan en kısa sürede toplumun işlevsel üyeleri olarak entegre etmekti. Sonuçta, yaşam beklentisi pek de yüksek değildi. Çocukluğa yönelik bu pratik yaklaşım, 14. yüzyıldan kalma Bolla þáttur (Bolli'nin hikayesi) adlı eserde görülmektedir; burada, genç bir çocuk olan Olaf Thordarson'un sadece yedi ya da sekiz yaşındayken minyatür bir çiftlik evi inşa ettiği anlatılmaktadır. Bu, çocukların oyunlarında yetişkin sorumluluklarını taklit ettiklerini ve bunu saf eğlence değil, bir tür eğitim olarak kullandıkları gözüküyor.

Viking Age Farm, Avaldsnes, Norway
Viking Çiftliği, Avaldsnes, Norveç
Mark Voigt (CC BY)

Çocuklardan yalnızca çalışmaları değil, aynı zamanda aile onurunu korumaları beklenirdi; bu, şiddetli çatışmaların içinde yer almayı da içerebiliyordu. İntikam, Viking toplumunun merkezinde yer alan bir kavram olduğundan, çocuklar şaşırtıcı derecede küçük yaşlarda kan davalarına dahil olabiliyorlardı. Gísla destanında, Helgi (12) ve Bergr (11) babalarının ölümünün intikamını alırlar; bu da silahlanma beklentisinin tam anlamıyla yetişkinliğe ulaşmadan çok önce başlayabildiğini gösteriyor. Hatta oyun bile şiddete dönüşebiliyordu. Egils destanında, erken gelişmiş yedi yaşındaki Egill Skallagrimsson, erkek çocuklarının yetişkinlerin oyunlarına benzer sahte dövüşlere katıldığı bir yerel toplantıya (leikir) katılır. Kendisinden daha büyük ve güçlü bir çocukla eşleşir ve yenilir. Yenilgiden öfkelenen Egill, önce rakibine bir sopa ile vurur; ardından daha da küçük düşürülünce, yaşça büyük bir arkadaşını bulur ve ondan bir balta alır. Hiç tereddüt etmeden Egill, çocuğu öldürür. Bu aşırı tepki, yetişkinler arasında tam ölçekli bir kavgaya yol açar ve yedi adamın ölümüyle sonuçlanır. Bu hikaye, çocuklar arasındaki tartışmaların nasıl ciddi çatışmalara dönüşebileceğini ve çocuklardan daha küçük yaşlardan itibaren kişisel hakaretlere kararlı ve şiddetli biçimde karşılık vermelerinin beklendiğini gösterir.

Eğitim ve Beklentiler

Eğitim, İskandinav kültüründe yaygın ve yasal olarak düzenlenmiş bir uygulama olan evlatlık edinme gibi gayri resmi uygulamalarla gerçekleştiriliyordu. Bu, sadece çocuk yetiştirmenin bir yolu değil, aynı zamanda siyasi ve ekonomik bir stratejiydi. Bir çocuk evlatlık alındığında, iki aile arasındaki bağlar güçlenir ve genellikle ittifaklar pekiştirilir. Genellikle, sosyal statüsü daha düşük bir aile, daha saygın bir ailenin çocuğunu evlatlık alır ve bu ilişkiden faydalanırken, çocuğun liderlik, hukuk veya savaş becerileri konusunda uygun bir eğitim almasını sağlar. Örneğin, Gunnlaugs saga ormstungu'da Gunnlaug, hukuk eğitimi almak için Thorstein tarafından evlatlık alınmıştır. Bu örnek, evlatlık almanın genellikle bir eğitim biçimi olarak kullanıldığını göstermektedir.

Üvey ebeveynlerle kurulan ilişkiler bazen biyolojik ebeveynlerle kurulan ilişkiler kadar duygusal olarak güçlü olabiliyordu. Bazı durumlarda çocuklar üvey ebeveynlerini biyolojik ebeveynlerinden daha yakın görüyordu ve üvey kardeşler arasındaki bağlar çok derin olabiliyordu. Erkeklerin çocukların birincil yasal vasileri olduğu halde, kadınlar – özellikle üvey anneler – çocukların yetiştirilmesinde ve kişiliklerinin oluşmasında da önemli bir rol oynuyordu. Bazı durumlarda, üvey anneler üvey çocukları üzerinde büyük bir etkiye sahip olabiliyordu. Bu anne figürlerinin önemi, kadınların üvey oğullarına rehberlik ve öğüt verdiği, bazen de siyasi rekabet veya çatışmalarda onlara yardımcı olduğu destanlarda yansıtılmaktadır.

Ortaçağ manastırlarında resmi eğitimin ön planda olmasının aksine, Eski İskandinav eğitim sistemi ağırlıklı olarak pratik ve sözlüydü. Erkek ve kız çocuklar, gözlem ve uygulamalı deneyimler yoluyla rollerine uygun beceriler edinirlerdi. Şeflerin veya savaşçıların oğulları savaş, hukuk ve liderlik eğitimi alırken, önde gelen ailelerin kızları mal varlıklarını yönetmeyi ve büyük evleri idare etmeyi öğrenirlerdi. Ancak, okuryazarlık nadir olsa da, bazı eğitimlerde runik harflerin öğrenilmesi de yer alıyordu. Şiir ve hikaye anlatıcılığı, bilginin korunmasında çok önemli bir rol oynuyordu. Şiir yazma yeteneği olan çocuklar, şiir yazmanın önemi fazla olduğu için önemli bir prestij kazanabiliyordu. Örneğin, Egill Skallagrímsson üç yaşında şiir yazmaya başlamış ve dedesi onun çabalarını ödüllendirmek için ona yiyecek vermişti. Her ne kadar bu hikaye onu daha büyük göstermek için abartılmış olsa da, özellikle şiir ve retorik alanlarında entelektüel yeteneklerin erken yaşlardan itibaren takdir edildiğini ve teşvik edildiğini göstermektedir.

Norse-Viking Meal
İskandinav-Viking Yemeği
History Channel (Copyright)

Çocukların çalışması ve yetişkin sorumluluklarına hazırlanması beklenirken, aynı zamanda oyun da oynarlardı. Ancak oyunları bile toplumun beklentilerini yansıtıyordu. Fiziksel oyunlar genellikle güreş, sahte savaşlar ve güç ve dayanıklılık gerektiren sporlar gibi savaş eğitimi oyunlarına benziyordu. Bunlar sadece eğlence amaçlı değildi, aynı zamanda dövüş becerilerini geliştirmek için yapılan egzersizler olarak da görülüyordu. Çocukluk oyunlarından biri, yetişkinlerin evlerini taklit eden küçük çim evler inşa etmekti. Bu, çocukların ev işleri ve mimari becerilere alışmaları için bir yol olarak görülüyordu. Aynı zamanda sosyal yapıları güçlendiren bir rol yapma biçimi olarak da işlevi vardı. Destanlar aslında sapkın davranışları kınama eğilimindedir ve bazı çocuklar çok yaramaz veya rahatsız edici oldukları için eleştirilir. Yine Egils destanında, Egill'in babası, oğlunun resmi ortamlarda düzgün davranmayacağını düşündüğü için onu ziyarete götürmeyi reddetti. Çocuklar için bile, özellikle kamuya açık ve sosyal toplantılarda, görgü kurallarına uymaları bekleniyordu.

Viking Çağında Oyuncaklar

Oyuncak olduğu düşünülen eserler, Birka (İsveç) ve Lindholm Høje (Danimarka) gibi yerleşim yerlerinde ve çocuk mezarlarında, ayrıca Shetland Adaları ve Dublin gibi yerlerde bulunmuştur. Bu bulgular, Viking çocuklarının da günümüz çocukları gibi oyuncaklarla oynadığını göstermektedir. Kazılarda minyatür gemiler, kılıçlar, bebekler ve hayvan figürleri gibi ahşap nesneler bulunmuştur. Bazı nesneler hem eğlence hem de eğitim amaçlı kullanılmış olabilir; örneğin, topaç bir çocuğun tekstil üretimi için gerekli el hareketlerini geliştirmesine yardımcı olabilirken, minyatür silahlar yetişkinlikte gerçek demir silahlara geçmeden önce eğitim amaçlı kullanılmış olabilir.

GenellİKLE, 16 YAŞIN GELDİĞİNDE ERKEKLER YETİŞKİN OLARAK KABUL EDİLİR VE TOPLUMA TAM OLARAK KATILMALARI BEKLENİRDİ.

Viking Çağı'na ait oyuncaklar, hem mezar hem de yerleşim alanlarında bulunmuştur ve ahşap, ağaç kabuğu, kemik ve bazen metal gibi malzemelerden yapılmıştır. Eski İskandinav edebiyatında çocuk oyuncaklarına yapılan atıflar nadirdir. Bir istisna Viga-Glúms destanında görülür; burada bir çocuk, başka bir çocuğa oyuncak olarak küçük bir bronz at (messingahestr) verir. Benzer bir bronz atın İzlanda'daki Þingvellir (meclis yeri) bölgesinde bulunduğu bildirilmiş, ancak bu at daha sonra kaybolmuştur. Viking Çağı'na ait yerleşim yerlerinde bazen bulunan minyatür hayvan figürleri, ritüel amaçlı olabilir veya ağırlık olarak kullanılmış olabilir, ancak bazılarının oyuncak olarak kullanılmış olması da mümkündür.

Ahşap atlar, Viking Çağı'nın en yaygın oyuncakları gibi görünse de, çocukların başlangıçta başka amaçlarla kullanılan hayvan veya insan şekilli nesneleri oyuncak olarak kullandıkları da düşünülebilir. Dublin, Trondheim, Staraya Ladoga ve Faroe Adaları'nda tahta at örnekleri bulunmuştur. Batı Slav Demir Çağı sonlarına ait buluntularda, hem tahta hem de bronzdan yapılmış benzer küçük atlar bulunmuştur. Bu atlar muhtemelen çeşitli işlevlere hizmet ediyorlardı. İlginç bir şekilde, İzlanda'daki arkeologlar yakın zamanda nadir bir Viking Çağı eseri keşfettiler: bir zamanlar çocuk oyuncağı olarak kullanılmış olabilecek küçük bir taş heykelcik. Ancak, uzmanlar bunun bir ayı, domuz, köpek veya tamamen başka bir yaratığı temsil edip etmediğinde fikir birliğine varamadıkları için, heykelcikin kimliği hala bir sır olarak kalıyor. Dikkatli bir inceleme sonucunda, en olası aday yaban domuzu gibi görünüyor.

Masa oyunları da boş zamanların önemli bir parçasıydı ve Viking mezarlarında sık sık oyun parçaları bulunmuştur. Bazı oyun tahtaları Fox and Geese gibi modern oyunlara benzemektedir ve runik taşlarda benzer oyunlar oynayan erkekler tasvir edilmiştir, bu da bu oyunların popülerliğini göstermektedir.

Viking Game Pieces
Viking Oyun Parçaları
James Blake Wiener (CC BY-NC-SA)

Oyuncak olarak yorumlanan küçük tahta tekneler de Dublin ve Trondheim gibi yerlerden çıkarılmıştır. Dublin örneğindeki tekne, çapraz kesiklerle süslenip muhtemelen yılanları tasvir ederken, MS 1100-1125 yıllarına tarihlenen Trondheim teknesi ise knörr olarak bilinen Viking Çağı ticaret gemilerine benzemektedir. Bu tekneler muhtemelen oyuncaklardı, ancak bazıları gemi yapımında ölçekli model olarak kullanılmış olabilir. Arkeolojik kanıtlar aynı zamanda minyatür, tahta silah ve aletler de içermektedir. Dublin, Novgorod ve Staraya Ladoga'da yapılan kazılarda çok sayıda örnek bulunmuştur. Genellikle oyuncak olarak yorumlanan bu nesneler, eğitim araçları olarak veya hatta ev eşyası olarak da kullanılmış olabilir.

Özel olarak üretilmiş oyuncakların yanı sıra, çocuklar muhtemelen çakıl taşları, boncuklar ve tahta parçaları gibi basit nesnelerle oynuyorlardı ve kil ile nesneler de şekillendiriyorlardı. Ayrıca, hayvan kemikleri de oyuncak olarak yeniden kullanılabilirdi. Arkeolojik kanıtlar, Viking evlerinde kullanılan gündelik nesneleri yansıtan, çocuklar için yapılmış minyatür ev eşyaları da ortaya çıkarmıştır. Shetland Adaları'nın Fetlar bölgesinde bulunan, ince işçilikle yapılmış küçük bir taş lamba, tam boy Viking ev lambalarını yansıtıyor ve aynı şekilde işlev görebilir. Benzer şekilde, Shetland ve Trondheim'da bulunan 15 minyatür değirmen taşı ve öğütme taşı, çocuklara tarım becerilerini öğretmek için kullanılmış olabilir. Oyun, hem eğlence hem de yetişkin sorumlulukları için değerli bir eğitim aracı olarak kullanılmış olabilir.

Yetişkinliğe Adım Atma

Eski İskandinav kültüründe, açıkça tanımlanmış bir yetişkinliğe geçiş töreni yoktu, ancak çocukluktan yetişkinliğe geçiş çeşitli dönüm noktalarıyla işaretlenirdi. Genellikle, 16 yaşına geldiğinde erkekler yetişkin olarak kabul edilir ve topluma tam olarak katılmaları beklenirdi. Bu, toprak yönetimi, ticaret veya Viking seferlerine katılmak gibi faaliyetleri içerebilirdi. Öte yandan, kızlar ergenlik çağının başlarında evlenme çağına gelmiş olarak kabul edilir ve ev işlerini yönetmek gibi yetişkin sorumluluklarını üstlenmeleri beklenirdi.

Erkekler için yetişkinliğin en önemli göstergelerinden biri ilk silahlarını almaktı. Varlıklı anneler bu geçiş sürecinde sıklıkla rol oynardı ve oğullarına zırh, kılıç ve hatta yüksek statüye sahiplerse Viking gemileri bile alırlardı. Bu durum Egill'in annesinin ona reşit olunca bir gemi alacağına söz verdiği Egils destanında görülmektedir. Kızlar için evlilik genellikle geçişin belirleyici anıydı. Evlendiklerinde, Viking Çağı'ndaki kadınlardan kendi evlerini çekip çevirmeleri, mali işleri yönetmeleri ve çocuk doğurmaları beklenirdi. Bu geçişin psikolojik etkisi çok yoğun olabilirdi, çünkü kızlar genellikle daha önce hiç tanımadıkları ailelerin, bazen eski düşmanlarının yanına gönderilirdi.

Bibliografya

Dünya Tarihi Ansiklopedisi bir Amazon İştirakidir ve uygun kitap satın alımlarından komisyon kazanır.

Çevirmen Hakkında

Güney Hasdemir
Hey I’m Güney Hasdemir. I'm from Türkiye. I was born in Kadıköy, Istanbul, and now live in Çanakkale. I’m studying in Balıkesir, and in my free time I dive into the sagas and voyages of Viking history,

Yazar Hakkında

Irina-Maria Manea
Geçmişten etkilenen meraklı ve açık bir zihin. İskandinav efsanesine ve Viking Çağına yoğun ilgi gösteren tarihçi, tarih öğretmeni ve dil eğitmeni. Aslen Bükreş, Romanya'dan, şimdi Saksonya, Almanya'da ikamet ediyor.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Manea, I. (2025, Mart 04). Viking Çağında Çocukluk [Childhood in the Viking Age]. (G. Hasdemir, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2653/viking-caginda-cocukluk/

Chicago Formatı

Manea, Irina-Maria. "Viking Çağında Çocukluk." tarafından çevrildi Güney Hasdemir. World History Encyclopedia. Son güncelleme Mart 04, 2025. https://www.worldhistory.org/trans/tr/2-2653/viking-caginda-cocukluk/.

MLA Formatı

Manea, Irina-Maria. "Viking Çağında Çocukluk." tarafından çevrildi Güney Hasdemir. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 04 Mar 2025, https://www.worldhistory.org/article/2653/childhood-in-the-viking-age/. İnternet. 09 Tem 2025.