Brest-Litovsk Antlaşması

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Nizamettin Karaben tarafından çevrildi
tarihinde yayınlandı
Diğer dillerde mevcut: İngilizce
Makaleyi Yazdır PDF
Russian Delegation at Brest-Litovsk (by Unknown Photographer, Public Domain)
Rusya Delagasyonu Brest-Litovsk’ta
Unknown Photographer (Public Domain)

Brest-Litovsk Antlaşması, 03 Mart 1918 tarihinde imzalanmış olup çökmekte olan Rusya İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşından (1914-1918) çekildiği zorlu koşulları özetleyen bir Antlaşmadır. 1917 yılı Rusya Devriminden sonra, Sovyet Rusya lideri Vladimir Lenin (1870-1924) ile Alman İmparatoru/Kaiser II. Wilhelm (iktidar dönemi1888-1918) ve Almanya’nın Merkezi Güçler müttefikleri arasında müzakere edilen bu Antlaşma ile Rusya Çarlarının önceki 200 yılda fethettikleri toprakların çoğu Rusya’nın elinden alınmıştır.

Brest-Litovsk Antlaşması şartlarını kabul dip etmeme kararı Rusya’daki Komünist hiyerarşi bünyesinde bölünme yaratmış ve öfkeli Müttefik Devletlerin Rusya İç Savaşında (1917-1922) monarşistleri desteklemesine yol açmıştı. Buna rağmen Lenin, antlaşma şartlarının sertliği ne olursa olsun, Bolşevik Devrimi’nin kazanımlarını korumak ve ileride Batı Avrupa’da da işçi önderliğinde devrimlerin gerçekleşmesi için zaman kazanmak üzere devrimin gerekli olduğu konusunda ısrarcı olmuştur; ancak Lenin’in bu devrim beklentisi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.

Rusya’nın Felaket Savaşı

Çar II. Nikolay (iktidar dönemi 1894-1917) Rusya İmparatorluğunu mutlak bir monarşi şeklinde yönetmişti. Rusya siyasi sistemi ve ekonomisinde reform yapma konusunda isteksiz olması nedeniyle zaten halk nezdinde popülerliği olmayan Çar Nikolay, 1905 Rus Devrimi olayları sırasında neredeyse kıl payı sağ kurtulabilmişti. Rusya, Birinci Dünya Savaşına girdiğinde, yetersiz eğitim ve donanımı olan ordu ve de donanmasından dolayı Rusya’nın işleri kısa bir sürede kötü seyretmeye başlamıştı. Birinci Dünya Savaşı, Müttefik Devletler (İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya ve Amerika) ile İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan) arasında yaşanmıştı. Rusya Müttefik Devletler cephesine katılmıştı.

LENİN, “ASKERLER ATTIKLARI BU ADIMLARIYLA BARIŞA DESTEK VERMİŞLERDİR” DİYE İFADE ETMİŞTİR.

Rusya İmparatorluk Orduları Almanya ile iki cephede, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile dört cephede karşı karşıya gelmişlerdi. Rusya’nın aldığı felaket niteliğinde yenilgileri arasında 1914 yılı, Ağustos ayında Tannenburg Muharebesi ve ertesi yıl Eylül ayında Birinci Masurian Gölleri Muharebesi yer almaktadır. Rusya ordusu savaşın ilk beş ayında 1.2 milyon insan kaybetmişti. Çar Nikolay savaşa girme konusunda isteksizdi, 1915 yılı, Eylül ayında başkomutanlık görevini üstlendiği zaman işlerin seyri çok daha kötü bir hal almıştı. 1916 yılı, Eylül ayında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ordularına karşı bazı kazanımlar elde etmiş (Brusilov Taarruzu), ancak kayıpları da bir milyondan fazla olmuştur. Orduda disiplin zayıflamış ve bazı askerler 1917 yılı, Mart ayında devlete saldırı düzenleyen Komünist devrimcilere destek vermişlerdi. Savaş, Rusya tarım sektöründe ve genel olarak ülke ekonomisinde ciddi bir tahribat yaratmıştı; gıda maddeleri kıtlığı özellikle önemli bir sorun haline gelmişti. Bolşevik Devrimi Petrograd (St.Petersburg) şehrinde ilk olarak ekmek isyanı nedeniyle başlamıştı. Orduda firarlar o kadar çoğalmıştı ki, ordu birçok alanda artık etkili bir savaş gücü değildi. Vladimir Lenin akılda kalan şöyle bir açıklama getirmişti; “askerler atıkları bu adımlarıyla barışa oy vermişlerdir” (Keegan, 342)

Tsar Nicholas II, 1909
Çar Nikolay II,1909
Boissonnas & Eggler (Public Domain)

Rus ordusunda huzursuzluk ve ordunun kötü durumda olması, Rusya üst düzey komutanlığının, Çar Nikaloy’ın yapacağı en iyi şeyin Tahttan çekilmesi olduğuna ikna etmesine yol açmıştı. Nikolay’ın Mart ayında Tahttan çekilmenin ardında Geçici bir Hükümet kurulmuş, ancak bu hükümet Ekim 1917 Bolşevik Devrimi ile devrilmiş ve yeni bir Cumhuriyet olan Rusya Sovyet’i kurulmuştu. Yeni lider Bolşevik Komünist Vladimir Lenin idi ve Rusya’nın Birinci Dünya Savaşından çekilmesi konusunda kararlıydı. Doğrusu, Bolşevikler, Rusya’nın savaşa dâhil olmasına her zaman karşı çıkmışlardı ve bu itirazları Çar Nikolay’ın yönetimine duyulan hoşnutsuzluğun başlıca kaynaklarından biri olmuştur. Ayrıca Lenin, Bolşeviklerin iktidar üzerindeki oldukça gevşek olan kontrolünü korumak için bir ateşkesin gerekli olduğunu düşünüyordu. Lenin, Rusya “burjuvazisinin boğulması gerektiği ve bunun için iki elimizin de serbest olması gerektiği” şeklinde acımasızca bir yorum da yapmıştı (Beevor,148). Ordunun kalan kısmının geri dönmesi, Bolşevik yönetimine karşı beklenen bir iç savaşta çok yararlı bir araç olmuştur. Lenin, 09 Ocak günü Komünist Merkez Komitesine motivasyonlarını şöyle özetlemişti:

Şüphesiz şu anda sonuçlandırmak istediğimiz barış, geleneksel kurallara aykırı (obscene) bir barıştır; ancak savaşın başlaması halinde hükümetimiz devrilecek ve barışı başka bir hükümet yapacak. Devrimci savaştan yana olanlar, tam bu adımın atılmasıyla birlikte Alman emperyalizmiyle bir iç savaşa gireceğimizi ve böylece Almanya’da da devrimi uyandıracağımızı belirtiyorlar. Ama bakın! Almanya daha devrime gebe ve bizde ise tamamen sağlıklı bir bebek doğmuştur: Sosyalist Cumhuriyet olan bu bebek, eğer bir savaş başlarsa onu kaybedebiliriz (Service,339).

Aralık 1918’de Merkezi Güçler ile müzakereler başlamıştı. Lenin, 15 Aralık 1917 tarihinde geçici bir ateşkes sağlanmıştı. Ve gündeme gelen soru, Rusya’nın savaştan tamamen çekilmek üzere hangi şartları kabul etmesi gerektiği sorusuydu. Lenin genel bir ateşkes istiyordu, ancak bu düşüncesi Müttefiklerce reddedilmişti. Bunun yerine, Lenin daha sonra tek başına Almanya ile müzakere etmeyi denemişti. Kaiser Wilhelm, Doğu Cephesinin kaldırmasından ve böylece Alman silahlı kuvvetlerini Batı Cephesindeki korkunç yıpratma savaşına yoğunlaştırabilmesinden mutluluk duyuyordu.

Signing the Armistice between Russia and Germany, 1917
Almanya ile Rusya Arasında Ateşkesin İmzalanması, 1917
Bundesarchiv, Bild 183-R92623 (CC BY-SA)

Brest-Litovsk’ta Toplantı

03 Mart günü bütün taraflar, günümüzde Belarus’ta, daha önce Doğu Polonya topraklarında ve Alman hatları gerisinde bulunan bir Kale (Brest Kalesi) olan Brest-Litovsk’ta düzenlenen bir dizi tartışma yapmak üzere bir araya gelmişlerdi. Rusya heyetine önce kıdemli bir Bolşevik entelektüel Adolph Joffe (1883-19127) ve ardından da 22 Aralık gününden itibaren Lenin’in etkili ikinci komutanı Leon Troçki (1879-1940) başkanlık etmişti. Merkez Üçler heyetine Almanya Dışişleri Bakanı Baron Richard von Kühlmann (1873-1948) ve Almanya Genelkurmay Başkanı General Max Hoffman (1869-1927) başkanlık etmişti. Milliyetçilerden oluşan bir Ukrayna heyeti de görüşmelerin bir kısmına katılmış ve 1918 yılı, Ocak ayında bağımsız bir barış antlaşması yapmasını da başarmıştı.

ALMAN KUVVETLERİ PETROGRAD’I TEHDİT ETMEYE BAŞLADIKLARINDA LENİN HÜKÜMET MERKEZİNİ DAHA DOĞUYA, MOSKOVA’YA TAŞIMIŞTI.

Bolşevikler, hem Almanya’da ve hem de Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda grevlerin farkındaydılar ve Rusya’da olduğu gibi oralarda da benzer bir devrimin gelişebileceğini düşünüyorlardı. Sonuç itibariyle Troçki, “ne savaş ne de barış” tavrını takınarak müzakereleri geciktirmek üzere elinden gelen oyalamayı yapmıştı. Uzun ve anlamsız konuşmalar, delegelerin barış antlaşmasının ince ayrıntılarına inmesini engellemişti. Tarihçi A.Beevor, şöyle bir açıklama getirmişti; “Troçki, herhangi bir konuyu Almanca ve diğer birçok dilde içten dışa ve arka arkaya tartışabilen parlak bir konuşmacıydı” (147). Lenin, antlaşmanın şartlarını basitçe kabul etmeyi tercih ederdi, ancak Komünistler bu konuda derin bir bölünme yaşıyorlardı.

Ruslar açısında sorun; Almanya’nın hala savaşıyor ve iyi bir durumda olmasıydı. Müzakereler döneminde tartışmalı bölgelerin birçoğunu zaten işgal etmiş ve Alman birlikleri daha fazlasını istiyorlardı. Kaiser Wilhelm II, çıkmak durumundan kaldığı her yerde kukla rejimler kurmayı amaçlıyordu. Özellikle Ukrayna’ya girme olasılığı, Almanya ve Avusturya–Macaristan İmparatorluğu nüfuslarının ciddi kıtlık yaşamalarından dolayı çokça ihtiyaç duydukları gıda maddelerine ulaşabilme desteğini sağlamıştı.

Kaiser Wilhelm II
Kaiser Wilhelm II
T H Voigt (CC BY-NC-SA)

Kaiser Wilhelm II, en sonunda Rusya’nın oyalama ve geciktirme taktiklerinden bıkmış, 1918 yılı Şubat ayında 70.000 kişilik bir Alman ordusuyla doğuda neredeyse hiçbir direnç olmadan ilerlemiş, hatta Petrograd’ı tehdit bile etmişti. Troçki, bu aşamada, Almanya’nın dikte ettiği şartları kabul etmek zorunda kalmıştı. Almanya, 23 Şubat gününe kadar, daha da sert anlaşma şartlarında ısrar etmişti. Lenin, 06 Mart günü Bolşevik Parti kongresinde yaptığı bir konuşmasında, Sovyet Rusya’nın, Kaiser Wilhelm II’nin sunduğu ilk şartlar serisine uyması gerektiğini kabul etmişti:

Emperyalizmin dişlerine kadar silahlanmış bir şekilde, ordusunu seferber edemeyen veya seferber edememek zorunda kalan bir ülkeye verdiği ağır yenilgilerin dönemi başlamıştır. Önce söylediklerim gerçekleşmiştir; [orijinal] Brest-Litovsk Barışı yerine çok daha aşağılayıcı bir barış şartları bize dayatılmıştır ve bunun vebali eski barış şartlarını kabul etmeyi reddedenlerin boynundadır (Wood, 85).

Şartları ve Sonuçları

Sovyet Rusya, Brest-Litowsk Antlaşması şartları uyarınca Ukrayna, Doğu Polonya, Finlandiya, Baltık Devletleri (Letonya, Litvanya ve Estonya), Belarus (Beyaz Rusya) ve diğer toprakları Almanya’ya bırakmak zorunda kalırken, Kafkaslar Türkiye’ye bırakılmıştır. Bolşevikler, çökmekte olan Rusya İmparatorluğu kontrolünü çoktan kaybetmişlerdi ancak şartlar ne olursa olsun, ellerinde tutmak amacıyla mücadele veriyorlardı. Kısacası, Romanov çarlarının iki yüz yıllık emperyalizmi boyunca elde ettikleri topraklar, yaklaşık olarak 290.000 mil kare (750.000 Km2) kaybedilmişti. Tarihçi F.McDonough’un belirtiği üzere Rusya İmparatorluğu “pik demir üretiminin % 64’ünü, kömür üretiminin % 40’ını ve çelik üretiminin % 24’ünü kaybetmişti (45). Rusya İmparatorluğu nüfusunun % 34’ünü ve tarım arazisinin % 32’sini de kaybetmişti (Wood,51). Alman kuvvetleri Petrograd’ı tehdit ederlerken, Lenin 10 Mart 1918 tarihinde hükümet merkezini daha doğuya, Moskova’ya kaydırmıştı. Brest-Litovsk Antlaşması şartları gerçekten de sert idi, Alman hükümetinin Birinci Dünya Savaşı sonunda (çok uzun süren şikâyetlerin görüşmesi sırasında) kabul etmek zorunda kaldığı 1918 Versay Antlaşması şartlarından çok daha sert bir dayatmaydı.

Europe at the End of World War One, November 1918
Birinci Dünya Savaşı Sonunda Avrupa, Kasım 1918
Simeon Netchev (CC BY-NC-ND)

Çar Nikolay II, Brest-Litovsk Antlaşmasını bir tür ulusal intihar olarak görüyordu, ancak artık bu eski Çar savaş ile meydana gelen felaketten, kısmen de olsa, sorumlu olduğunu hiçbir şekilde idrak edemiyordu. Eski Çar, devrimcilerin bu konuda onun görüşünün ne olduğunu hiç umursamadıklarını da anlayamamıştı. Birçok Rus milliyetçisi ve hatta bazı komünistler de - özellikle Nikolay Buharin (1888-1938) liderliğinde Sol Komünistler (Sosyalist Devrimciler) – barış antlaşmasını Rusya’nın ulusal çıkarlarına bir ihanet olarak görüyorlardı. Hatta bazıları, Rusya ordusunun içinde bulunduğu kötü durum göz önüne alındığında tamamen uygulanamaz bir fikir olan savaşın yeniden başlamasını bile istemişlerdi. Lenin’in istifa etme tehdidi ve Troçki’nin savunma çiti üzerinde durarak barış yanlıları tarafına geçmesi, Sol Komünistlerin tartışmada yenilmelerini hüküm altına almıştı. Sol Komünistler sonuç olarak iktidardaki Sovyet Konseyinden ayrılmışlardı ve ayrılmaları aslında Rusya’nın tek parti hükümeti marifetiyle yönetildiği anlamına geliyordu. Bolşevikler bundan sonra kendilerini sadece Komünist Parti diye tanımlamışlardır.

Birinci Dünya Savaşı Müttefikleri Rusya’nın geri çekilmesine öfkeli ve Rusya’nın savaşa yeniden katılmasını sağlamaya kararlıydılar, bu da Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğunu doğu ve batı olmak üzere iki cephede meşgul tutmak için hayati önem taşıyordu. Müttefikler, Rusya’nın kontrolü için kanlı bir iç savaşta Beyazları - monarşi yanlılarını – desteklemişlerdi. Rus İç Savaşı 1922 yılına kadar sürmüş ve Bolşeviklerin zaferiyle sona ermişti.

Almanya 1918 yılı, Kasım ayında Birinci Dünya Savaşını fiilen sona erdiren ateşkesi imzaladığı zaman, Müttefik Devletler Brest-Litovsk Antlaşmasını geçersiz ve hükümsüz olarak görmüşlerdi. Ancak, galip Müttefikler, Ukrayna toprakları hariç, antlaşma maddeleriyle kabul edilen yeni sınırların çoğuna riayet etmişlerdir. Orta ve Doğu Avrupa’nın son derece istikrarsız hale gelmesiyle birlikte, Rusya İmparatorluğu eski topraklarından birçok bölge devrimci veya milliyetçi ayaklanmalara sahne olmuş ve bu durum, İkinci Dünya Savaşı Nedenleri (1939-1945) uzun listesine bir yenisinin daha eklenmesine yol açmıştır.

Çevirmen Hakkında

Nizamettin Karaben
Tarih; Dinler Tarihi/Teopolitik; Siyasi Tarih; Sosyal Antropoloji; Mitoloji; Dilbilimi; Ekonomi Politik; Edebiyat konuları ilgi alanlarım.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı bir yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve bütün medeniyetlerin paylaştıkları düşünceleri keşfetmek yer alır. Siyaset Felsefesi alanında Yüksek Lisanas derecesini almış ve WHE Yayıncılık Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2025, Haziran 16). Brest-Litovsk Antlaşması [Treaty of Brest-Litovsk]. (N. Karaben, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-24651/brest-litovsk-antlasmasi/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Brest-Litovsk Antlaşması." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. Son güncelleme Haziran 16, 2025. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-24651/brest-litovsk-antlasmasi/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Brest-Litovsk Antlaşması." tarafından çevrildi Nizamettin Karaben. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 16 Haz 2025, https://www.worldhistory.org/Treaty_of_Brest-Litovsk/. İnternet. 09 Tem 2025.