
Romanov imparatorlarının sonuncusu Çar II. Nikolay (h. 1894-1917), 1917'deki Rus Devrimi'nin kargaşası esnasında ailesiyle birlikte katledildi. Ataları tarafından başlatılan otoriter yönetimi mümkün olduğunca sürdürmekte ısrar eden Nikolay, tebaasının şikayetlerine çözüm bulmakta başarısız oldu ve kendisiyle beraber Rus İmparatorluğu da yitip gitmiş oldu.
1905 yılındaki Rus Devrimi'ni henüz daha yeni atlatan Nikolay, memnuniyetsiz köylüleri, göz ardı edilen işçileri, hayal kırıklığına uğramış orta sınıfı ve reform arayışındaki liberallerin içinde olduğu ülke çapındaki bir ayaklanmanın ortaya çıkardığı işaretlere kulak vermeyi reddetti. Çar'ın yönetme meşrutiyeti, kendini mukaddes bir şahsiyet olarak ilan eden Grigori Rasputin'in (1869-1916) nahoş ve ısrarcı dedikoduların yayılması ile birlikte gittikçe daha fazla sorgulanır hale geldi. Çar'ın mantıklı olmayan bir kararla, felaketle sonuçlanan I. Dünya Savaşı'nda komutayı bizzat kendisinin üstlenmesi de bu durumu gittikçe kötüleştirdi. Tahtından feragat etmek zorunda kalarak çar ve ailesi, Rus İç Savaşı'nda (1917-22) imparatorluk taraftarlarının dayanak noktası haline gelme riskini önlemek adına, Bolşevik devrimci ve Sovyet Rusya'nın lideri Vladimir Lenin'in emirleri doğrultusunda kurşuna dizildi.
Erken Yaşam & Aile
Nikolay Aleksandroviç Romanov 18 Mayıs 1868'de Saint Petersburg şehrinde dünyaya geldi. Rusya'yı 1613'ten beri yöneten Romanov Hanedanı'nın bir mensubu olarak doğdu. Nikolay, Çar III. Aleksandr'ın (hakimiyeti 1881-1894) en büyük oğluydu ve böylece çareviç ya da tahtın varisi oldu. Şefkatli annesi, Danimarka Kralı IX. Christan'ın (h. 1863-1906) kızıydı. Nikolay'ın kendisinden yaşça daha küçük iki erkek ve iki de kız kardeşi vardı. Çareviç Nikolay, 1885-1890 yılları arasında St. Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde çeşitli konularda tahsilat gördü. Kendisini hükümdarlığa hazırlamak adına Nikolay ayrıca orduda birkaç yıl geçirdi, dini mevzularda eğitim aldı, babasının bakanlar kurulunda hizmet etti ve Yakın Doğu ve Asya'ya 1890 & 1891 yıllarında birkaç kez seyahat etti. Nikolay tıpkı babası gibi "aşırı derecede kendini beğenmişlik ve muhafazakarlıkla yaşadı" (Service,9).
1 Kasım'da babasının vefatının ardından II. Nikolay, 1894 yılında çar olarak taç giydi. Taç giyme töreni 26 Mayıs 1896 tarihinde gerçekleşti. Çar olmanın rolü mutlak monark olmaktı ve Aleksandr bu rolü oldukça iyi bir şekilde oynadı. Kimileri Nikolay'ın daha az otoriter olacağını ümit ediyordu, ancak nafileydi. Yeni çar, anayasa değişikliği çağrılarını "mantıksız rüyalar" addederek reddetti (Brown, 93). Nikolay, kelimenin tam manasıyla tebaasının yaşamının her yönünü kontrol ediyordu ve karşılığında göreve, hanedanlığa bağlılık ve dindarlık veriliyordu. Monark ve tebaası arasındaki bağ, Paskalya kutlamaları ve ihtişamlı ve görkemli diğer kamusal ritüeller gibi kamusal etkinliklerle sürekli olarak kuvvetlendirilmekteydi. Ayrıca Rus tebaasına haiz, imparatorluk hudutları dahilinde milyonlarca sayıdaki Rus olmayan tebaaya karşı ezici bir üstünlük vurgusu da mevcuttu. Bu durum Nikolay'ın iktidarındaki derin bir kusurdu. Lakin onun sonunu getirecek kusur kadar fena bir kusur değildi. Nikolay'ın dünyasında çar devletin ta kendisiydi ancak halk (aristokrat kesimden en düşük çiftçilere kadar) sebebi her ne olursa olsun çara olan inancını yitirirse, o zaman devlete olan inancını da yitirmiş olacak; bu da rejim değişikliğiyle sonuçlanabilecek (ki öyle de oldu) bir sonu getirebilirdi.
Nikolay, evlenmeden evvel Hesse-Darmstadtlı Prenses Alix adını taşıyan Alman prensesi Aleksandra Feodorovna (1872-1918) ile 26 Kasım 1884'te evlendi. Aleksandra, Kraliçe Victoria'nın (h.1837-1901) torunu idi. Çift, Aleksandra henüz 12 yaşındayken (Nikolay bu esnada 16 idi) kız kardeşinin Nikolay'ın amcasıyla evlendirilmesi için Rusya'ya seyahat ettiklerinde tanışmışlardı. Her ikisi de birbirinden hoşlanmıştı ve genç prens, Aleksandra'ya bir hatıra broşu takdim etti. 5 yıl sonraki buluşmalarında Nikolay ve Aleksandra birlikte dans ettiler, yemek yediler ve beraber kayak yaptılar ve ilişkileri gelitşi. Çiftin 4 tane kız ve 1 tane de erkek çocuğu oldu; Olga (1895'te doğdu), Tatiana (1897), Maria (1899), Anastasia (1901) ve Aleksey (1904).
Şahsiyeti
Nikolay ince ve uzun bir adam ve de beyaz tenliydi; önce çıkan özelliklerinden biri göz alıcı mavi gözleriydi. Belli bir ağırbaşlılığı vardı. "Kışın avlanmak ve sonbaharda sülün avına çıkmak haricinde çok az eğlenceye dahil oldu...dışarıda günlük 2 saat egzersiz yapardı -imkanı varsa bu kimi zaman 4 de olurdu...Çar yumuşak huylu lakin bir o kadar da eski botlar kadar sertti. Lüks eşyalara karşı kayıtsızdı" (Service, 6). Nikolay'ın şahsiyetinde "münzevi bir tarafı vardı ve kış aylarında geceleri dahi pencereleri açık uyudu" (a.g.e.). Adanmış bir Hrıstiyan olarak basit bir şekilde yemek yer ve çok az içerdi. Pyotr İlyiç Çaykosvki'nin (1840-1893) bilhassa hoşlanırdı. Nikolay, Anton Çehov'dan (1860-1904) Arthur Conan Doyle'a kadar uzanan çeşitli bir zevk yelpazesine sahip hevesli bir okuyucuydu ve bu eserleri akşamları ailesinin karşısında okurdu.
Nikolay tarihçiler tarafından karakteri bakımından genelde topa tutulmaktadır. "Çekingen bir kişiliğe ve sınırlı bir tayahhül gücüne sahip" biri olarak tasvir edilmekteydi (Shukman, 360). "Muazzam bir kişisel cazibesi" olmasına rağmen "karakteri, karşıt olduğu fikirlere karşın sesini çıkartmamasına sebebiyet veren bir hassasiyetle gölgelenmişti" (Wood, 4). Onun tartışmadan kaçınmak için bir şeyi söyleyip başka bir şey yapma huyu onun "tamamen ikiyüzlü" biri olması gibi suçlamalara yol açmıştı (Service, 7). Onun bu özel karakteri aynı zamanda bakana atamalarında uyumlu olanları seçmesi anlamına geliyordu. Kendisiyle hemfikir olmayanları maiyetinden uzaklaştırdı ve onun bu hareketleri çarı tebaasının gerçek duygularından gittikçe daha fazla uzaklaştırdı.
Halkın babası olarak sevilmeyi ne kadar istese de Nikolay, neredeyse empatiden yoksun biri olduğunu ortaya çıkaran berbat kararlar almaktan geri durmadı. Henüz taç giyme töreninde insanlar kazayla ezilip ölürken Nikolay aldırış etmeden kutlamalara devam etti. Nikolay'ın belirli durumlarda doğru olanın ne olduğu konusundaki yargıları, yeteneklerine duyduğu yersiz güvenden kaynaklanmaktaydı. Bu durum, uzun hükümdarlık süresince danışmanlarının çok azının uzun soluklu çarın etrafında tutunabilmesi ve Nikolay'ın kendisini giderek daha çok zamanın sınadığı bir hükümdar olarak görmesi ile daha belirgin hale geldi.
1905 Devrimi
Rusya ve hakimiyeti altındaki devletler 19. yüzyıl boyunca muazzam toplumsal değişkliklere tanık oldular. Nüfusun kayda değer biçimde artması (1815-1900 yılları arasında %300), toplam nüfusun halen %85'ini oluşturan köylüler arasında arazi kıtlığına sebep verdi. Köylüler kendi topraklarını satın alabilme imkanını istiyorlardı ve yüksek vergilerden şikayetçiydiler. 20. yüzyılın başlarında ekonomi iyiye gitmiyordu. Rusya'nın ordusu ve donanması Rus-Japon Savaşı'nda (1904-5) utanç verici yenilgiler yaşamaktaydı. Profesyonellerden, entelektüellerden ve öğrencilerden oluşan gelişme sürecindeki bu orta sınıfın tamamı ifade ve örgütlenme serbestisi ve halkın ihtiyaçlarını, çıkarlarını daha iyi bir şekilde temsil eden, daha anayasal bir monarşi talebinde bulundu.
Reform taleplerini Çar'a sunmak üzere yola çıkan barış yanlıı protestocular St. Petersburg'daki Kışlık Sarayı'nın önünde katledilince fikirler çarın aleyhine değişti. 1905'teki katliam Kanlı Pazar olarak anılır hale geldi ve toplumun her zümresinden insanların katıldığı bir dizi zararlı genel grevler ve protestolar yaşandı. Huzursuzluk o kadar yaygındı ki olay 1905 Rus Devrimi olarak anılır oldu. Nikolay, ilk başta ordusunu kullanarak her protestocuyu vurmak gibi bir tepki vermiş olsa da, istemsizce reformlar yapılacağının sözünü verdi. Seçilmiş bir alt kanadı (Duma) olan yeni bir temsilci parlamento vücuda getirildi ancak Nikolay muhafazakar bakanları göreve getirerek hükümet üzerindeki kontrolü bırakmadı ve onların tasmasını sıkıca tuttu. Nikolay her türlü durumda yeni bir yasayı veto edebilirdi. Çar ayrıca ordunun, devlet bürokrasinin, dışişleri ilişkilerinin ve kilisenin mutlak kontrolünü elinde bulunduruyordu. Ağır hareket eden köylüler acımasızca bastırıldı ve binlercesi hapse atıldı veyahut zorunlu işe mahkum edildi; şehirlerde problem yaratan kimseler sürgün edildi. "Kanlı Nikolay" (Nikolay Krovavıy) olarak bilinen çar devrimden önce bile hevesli bir şekilde, Yahudi cemaati ve diğer geleneksel günah keçilerinin üzerine şiddetli saldırılarda bulunan Rus Halk Cemiyeti gibi ultra-muhafazakar milliyetçi ve anti-Semitik organizasyonları desteklemekteydi.
1906'dan itibaren başbakan Pyotr Stolıpin (1862-1911) tarafından reformlar denendi. Stolıpin reformları iyi niyetli olmasına rağmen tamamen başarılı değillerdi. Bazı zengin toprak sahibi köylüler (kulaklar) daha iyi durumdaydılar ve ekonomi, sanayileşme sayesinde genel manada iyi seyrediyordu (demiryolları, demir, çelik ve tekstil endüstrilerinin muazzam genişlemesinin sonucu olarak) lakin bazı gruplar 1905 öncesine göre daha iyi durumda değillerdi. Arazinin kısıtlılığı hala kronik bir problemdi. Daha fakir köylüler ve fabrika işçileri hükümete, hareket özgürlüğünün yoksanlığına, sendikaların yasaklanmasına karşı hoşnutsuz olmayı sürdürdüler. Öğrenciler ve entelektüeller hala politik olarak daha iyi bir şekilde temsil edilmek istiyorlardı. Diğer taraftan imparator taraftarları çarın mutlak monark olarak kalmasını dilemekteydiler ve böylece 1911 Stolıpin reformcu olmaktan ötürü suikaste uğradı. Menşevikler ve Bolşevikler gibi komünist gruplar hareket tarzı konusunda bölünmüşlerdi fakat Rus siyasetinin ön saflarında değişim konusunda hemfikirlerdi; bu önsaflar devrimcilerin düzenli olarak memurları öldürmesiyle giderek daha da kötüleşen bir huzursuzluğun hakim olduğu bir arenaydı.
Nikolay, danışmanlarının kendisini uyarmasına ve birinci elden Stolıpin'in suikastine tanıklık etmesine rağmen bu olaylara karşı kayıtsızdı. Nikolay bir akrabasına uğursuzca şöyle demişti: "Tanrı'nın bana emanet ettiği insanlara zararlı olduğunu düşündüğüm için temsili bir hükümet biçimini asla kabul etmeyeceğim" (Montefiore, 521). Nikolay hükümet biçimini olduğu gibi korumanın onun görevi olduğuna kendini ikna etmişti: " Tahta çıktığım vakit babamdan aldığım hükümet biçimini olduğu gibi koruyacağıma ve halefime devredeceğime ant içtim. Hiçbir şey beni yeminimden döndüremez." (Service, 10). Kendi geleceğine en çok zarar verecek şey, çarın otokratik yönetimin en iyi yönetim şekli olduğuna dair tamamen inanmasıydı.
Rasputin Söylentileri
Çarın farkında olmasına rağmen umursamaz bir şekilde görmezden geldiği başka bir kamuoyu mevzusu da Grigori Rasputin adlı garip bir Sibiryalının tahsiliydi. Kendini mukaddes bir şahsiyet olarak ilan eden bu adamın ilk önce hemofili hastasılığına tutulmuş çarın oğlu Aleksey'e iyi gelebileceği düşüncesiyle iktidar salonlarına girebilmesinin sebebi buydu. Rasputin, hastasına psikolojik bir rahatlama dışında bir şey kazandırmamış olsa da, imparatoriçe ondan bilhassa etkilenmişti ve Rasputin çarlık maiyetinin vazgeçilmez bir parçası haline gelmişti. Problem Rasputin hakkında etrafta dolanan tatsız söylentilerdi. "Mukaddes adam" eline geçirebildiği kim varsa seksüel faaliyetlerde bulunan bir sarhoştu ve böylece söylentinin kaynağı ortaya çıkmış oluyordu. Ağzıbozuk ve daha az saygıdeğer gazeteler hiç hoş olmayan karikatürler yayımladı ve Rasputin'in çariçeyle ilişkisi olup olmadığına dair spekülasyonlar yapıldı. Bu tarihçiler tarafından oldukça düşük ihtimalli bir şey olarak görülmekteydi. Bu söylentilerden en çok zarar vereni muhtemelen Rasputin'in siyasi mevzularda ne kadar fazla etkisi olduğunu vurgulayandı. 1914 yılında 1. Dünya Savaşı patlak verince Rasputin ve Alman çariçenin, Çarlık Rusyası'nın çıkarlarının aleyhine ortaklaşa çalıştıklarına dair dedikodular dönmeye başladı.
Nikolay bu ahlaksız dedikodulara müdahelede bulunmayı reddetti. Çar bir defasında Rasputin hakkında şöyle demişti: "O yalnızca iyi, dindar ve basit düşünceli bir Rus. Başım derde girdiğinde veya şüpheye kapıldığımda onunla sohbet etmekten hoşlanıyorum ve ardından kendimle barışık hissediyorum" (Hosking, 439). Çar sarayında Rasputin hakkında kötü konuşmayı yasakladı. Dahası, Ortodoks Kilisesi mensuplarından Rasputin aleyhinde kamu önünde konuşunca, uzak bir manastıra uzaklaştırılma gibi olumsuz sonuçlardan muzdarip oldular. Nikolay'ın Rasputin'e olan sadakatinin bedeli büyük olacaktı. Tarihçi T. Hasegawa'nın bahsettiği gibi, "Her şeyden çok Rasputin mevzusu otokrasinin prestijinin felaket şekilde aşınmasında katkı sağladı" (39).
1. Dünya Savaşı & Tahttan Feragat
1. Dünya Savaşı esnasında -kendisi bu çatışmaya dahil olmak için oldukça isteksizse bile- Nikolay'ın kabiliyetsiz bir savaş lideri olduğu ortaya çıktı. Nikolay'ın Eylül 1915'te başkomutanlığı devralması, Rusya'nın askeri başarısızlıklarıyla yakından ilişkilendirildiği manasına geliyordu. Bu başarısızlıklar, savaş alanında felaketle sonuçlanan yenilgiler, lojistik açısından felaket derecedeki yetersizlikler ve 2 milyonu aşkın Rus askerinin ölümünü içeriyordu. I. Dünya Savaşı ayrıca Rus tarım sektörü ve genel ekonomisi için daha fazla sıkıntıya neden oldu. Nikolay için muhtemelen daha kötüsü, cephede askeri oynarken hükümet işlerinin çariçenin önderliğine (birçokları için bu Rasputin demek oluyordu) bırakılması idi. Elbette bakanları görevden alma ve atama mevzusunda birtakım karmaşıklıklar yaşandı ve bunların birçoğunun parasının ödendiği söylenmekteydi. Muhafazakarlar Rasputin'in çarın prestijinde yol açtığı yıkımı -ya da daha nokta atışı bir şekilde, Rasputin'i alakadar eden söylentilerin- görüyorlardı. Bir grup çar yanlısı kişiler Rasputin'i öldürmek adına bir komple kurdular ve cesedi -dövülmüş ve kurşunlanmış bir şekilde- 1917'nin Ocak ayının ilk günlerinde bir nehirde ortaya çıktı.
Nikolay yıllardır süren beceriksiz hükümdarlığı yüzünden yakında tahttan indirilmek üzereydi. Tarihçi G.L. Freeze'in özetlediği üzere:
Askeri yenilgi, siyasi yetersizlik, kişisel inat ve politik gücü paylaşmamayı inatla reddetmesi veya bu konuyu müzakere konusu olarak dahi düşünmemek -tüm bunlar Romanov hanedanın gizemini yavaşça ortadan kaldırdı ve Nikolay ve Aleksandra'nın hain oldukları şüphesine yol açtı.
(271)
Çar 2 Mart 1917'de tacını bırakmak zorunda kaldı. Nikolay hala kendisinin herkesten daha fazla Romanov hanedanının çöküşünden sorumlu olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu ve günlüğüne şöyle yazmıştı: "Her yerden hainlik, korkaklık ve düzenbazlık fışkırıyor" (Montefiore, 622).
1917 Devrimi
1917 Rus Devrimi (aslında iki tane; biri Mart, diğeri Kasım ayında yaşandı) Petrograd'da (Saint Petersburg) Mart 1917'de ekmek yağmalama ile başladı ve Petrograd garnizonu yağmacılara katılınca durum çığrından çıktı. Devrim ve çar için siyasi elit tabakadan hiç destek gelmemesi Nikolay'ın elini zorladı; oğlu ve varisi Aleksey'in adına tahttan çekildi. Romanovların tarihten silineyeceğini kavrayamayarak Nikolay kardeşini halefi olarak seçti. Büyük Dük Mihail Aleksandroviç (1878-1918) resmi olarak hiç onaylanmamamış olmasına rağmen Çar II. Mihail olarak yalnızca bir gün hüküm sürdü. 1917 kasımındaki ikinci bir devrimin ardından Sovyet Rusya'yı kuran bolşevikler, Rus monarşisinin etkili bir şekilde ortadan kaldırıldığından emin oldular. Bolşeviklerin lideri ve devletin yeni başkanı Vladimir Lenin, 1917 Aralık'ında Almanya ile ateşkes görüşmelerinde bulundu ve resmi olarak 3 Mart 1918'de imzalanan Brest-Litovsk antlaşmasıyla savaştan resmi olarak çekildi.
Nikolay sürgünde hayatta kalabilirdi ancak Lenin'in onun Rusya'yı terk etmesine ve Bolşeviklere karşı muhalefet yaratmasına izin vereceği şüphelidir. İngiltere kralı V. George (h. 1910-1936 ) Nikolay'ın kuzeniydi ancak eski çarı ağırlama fikrine, orada bir işçi devrimi başlatmasından endişe ettiği için karşı çıktı. Bu düşüncelerden daha önemlisi Nikolay vatanını terk etmek istemiyordu. Eski çar şöyle ifade etmişi: "Rusya'yı öyle çok seviyorum ki onu asla terk etmezdim" (Montefiore, 629). Bilakis (annesinin olduğu) Kırım'da ya da Romanovlar'la tarihi bağları olan Kostroma'da sakin bir emeklilik hayatı yaşama fikrini safça benimsemişti. Nikolay ve ailesi etkili bir şekilde ev hapsinde tutuldular. Nikolay sonuna dek Nikolay tahttan indirilişinin kendi eylemlerinin bir sonucu olarak değil de sahte literatüre (Nikolay bunları hararetlice okumaktaydı) dayanan saçma bir fikir olan bir Yahudi komplosuna kurban gittiğine inanırdı. Stolıpin'in de arasında bulunduğu çeşitli resmi soruşturmalarda bunun böyle olduğunu kanıtladı.
İlk başta ev hapsi tahammül edilebilir seviyedeydi; Nikolay pişmanlıkla şöyle dedi, "çünkü ben hayatım boyunca tutuklu değil miydim?" (Montefiore, 631). Aşırıcılar tarafından Nikolay'a suikast düzenlemek planları ve destekçileri tarafından onu kurtarma teşebbüsleri Bolşevik yetkililer tarafından engellendi. Bolşevikler aslında bu mahkumlar hakkında ne yapacakları konusunda emin değildiler. Yüksek rütbeli Bolşevik Lev Trotskiy (1879-1940) yetersizliklerini ortaya çıkarmak ve neden devrim haricinde başka bir şeyin lüzumsuz olduğunu göstermek için eski çarı halk önünde yargılamak istiyordu. Kasım Devrimi'nin ardından ortaya çıkan iç savaş Bolşevikler için iyiye gitmiyordu ve daha sert bir eylem gerekli görülüyordu.
Cinayet
İç savaş devam ederken çar taraftarı bir Çek ordusu, eski çar (artık yalnızca "Vatandaş Romanov" denmekteydi), eşi ve beş çocuğunun tutulduğu Ekaterinburg'a (Yekaterinburg) yaklaşırken Lenin onların idamını emretti. 17 Temmuz 1918'de her yedi hanedan mensubu, ilk önce Nikolay olmak üzere, kurşuna dizildi. Eski çar, katili Yakov Yurovskiy ile yüzleşirken ne olduğunu anlamayarak son sözlerini söyledi: "Aman tanrım, bu ne?" (Montefiore, 4). Yurovskiy bir defasında şöyle söyledi: "Bir işçinin oğlu olarak yıllardır süren acı çekmenin ardından çarlık sarayı ile Devrim'in hesabını görmek bana düşmüştü" (Montefiore, 643). Ardından cesetler gizli bir şekilde gömüldü. DNA testi çar ailesinden geriye kalanları onayladı.
Eski çar, eşinden ve çocuklarından kalanlar zaman içerisinde Saint Petersburg'daki Saints Peter and Paul Katedrali'ne gömüldüler. 2000 yılında II. Nikolay, eşi ve beş çocuğu Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aziz ilan edildiler.