Asil politikacıların ve askeri komutanlarının klasik katkılarının yanısıra, bir ulusun hikayesi şairlerinin, oyun yazarlarının ve tarihçilerinin paha biçilemez yazınsal etkilerini de kaydeder. Roma İmparatorluğunun uzun tarihinin öyküsü de bu açıdan farklı değildir,ki tarihindeki Ovidius, Vergilius, Suetonius ve Tacitus gibi adamların takdir toplamış çalışmalarıyla övünür. Fakat bu diğerlerini aşan bir kişi vardır ki, modern dönem okuyucuları tarafından pek bilinmez, tarih onu basitçe Yaşlı Plinius olarak hatırlar. O sadece bir yazar olmaktan fazlasıydı, Plinius bir idareci, komutan ve bilim insanıydı. Kendisi bir filozof olarak kabul edilmese de Orta Çağ Kilisesinin bile takdirini kazanacak çalışmalara imza atmış derin bir meraka sahip bir adamdı. Maalesef bu tutkulu merakı onun erken ölümüne sebep olacaktı.
Gaius Plinius Secundus varlıklı bir equites(süvari) ailenin çocukları olarak dünyaya geldi, ailesi Plinius'un daha sonrasında tristissimus hominum- insanların en hüzünlüsü ve iç karartıcısı- olarak tanımladığı İmparator Tiberius'un hükümranlığı döneminde ya M.S 23 ya da 24 yıllarında Cisalpin Galya'sında(Kuzey İtalya) güçlü politik bağlara sahipti. Diğer tarihçilerle birlikte yeğeni ve evlatlık oğlu olan Genç Plinius da Plinius'u garip, zaman kaybetmekten korkan bir işkolik, sıklıkla gece geç saatlere kadar yazılar yazan birisi olarak betimler.O, hayatını yazılarına adadı, asla evlenmedi ya da çocuk sahibi olmadı. O yürümeyi zaman kaybı olarak gördüğünden, yanında not alarak yürüyen bir sekreterin eşlik ettiği bir tahtırevan ile birlikte Roma'da dolaştı;böyle yapmasının asıl sebebi ise iltihap kapmış boğazının nefes almasını zorlaştırması ve bu durumun yürüme kabiliyetini etkilemesidir. Kışları, kollarını sıcak tutmak için uzuun kollu tunik giyerdi ki tahtırevanda yol alırken yazmaya devam edebilecekti.Yoğun bir çalışma adamı olan Plinius, 100 yazarın 2000 ciltten fazla sayıda eserini okuduğunu ve 20.000 fazla olguyu katalogladığını iddia etmektedir.
Ailesinin Roma'daki bağlantıları sayesinde, ki Roma onun eğitimini tamamladığı şehirdir, Plinius orduda bir komutanlık görevi elde etti, Roma'da ki konforlu hayatını geride bırakarak M.S. 47 yılında savaşmak için Almanya'ya gitti, Ren Nehri'nde asteğmen olarak hizmetinin ardından nihayetinde yedek piyadelerin prefektüsü (vali) konumuna ve sonra da süvari kanadının komutanlığına kadar yükseldi. Bazı çağdaşı kayıtlar onun Britanya'nın istilasına da dahil olmuş olabileceğini söyler. Flavius Hanedanı döneminde, Batı Akdenizde amiral olarak hizmet ederek askeri kariyerini diriltecekti. Almanya'daki zamanından istifade ederek zor bir sanat olan at sırtında mızrak atma üzerine küçük bir bilimsel inceleme yazdı;bu arada o dönemler üzenginin henüz icat olunmadığını hatırlamakta fayda var. Sonrasında, Plinius Germen savaşlarının tarihi üzerine 20 ciltlik:Bella Germaniae'yı yazacaktı. Tarihçi Tacitus, bu kitapları kendi Annales'i için kaynak olarak kullandı. Yine Almanya'da Plinius, gelecekte Roma İmparatoru olacak olan Vespasian ile arkadaş olacaktı,ki bu arkadaşlık ileride ona zengin ödüller kazandıracaktı.İki adam da uykusuzluktan muzdarip olduğundan gecelerini çok uzun saatler boyunca sohbet ederek geçireceklerdi.
Almanya'daki zamanını tamamladıktan sonra, hukuk çalışmaktan sıkıldığı ve zamanını imparatorlar, geçmiş ve geleceğe dair fikirlerini de dahil ettiği çok çeşitli konularda incelemeler yazmaya ayırdığı Roma'da Esquilline Tepesi'ndeki evine geri döndü. Plinius, İmparator Gaius Caligula'nun oldukça tuhaf davranışlarının farkına vardı fakat bunu o zaman çok dikkate değer bulmadı, İmparator Claudius'a saygı duyup onu kendi döneminin en bilgili yazarlarından biri olarak kabul etse de imparatorun eşi ve eşinin boşboğazlıkları hakkında da yorumda bulundu. Dil bilgisi(sekiz ciltlik eserler yazdı) ve hitabet yanısıra yazdığı en ilginç konulardan biri kadın kozmetiği üzerineydi. Eşek sütü kırışıkları giderir ken, beyaz kurşunla karıştırılmış tereyağı aknelere iyi gelir ve sıcak inek plasentası yüz ülserlerini ortadan kaldırır.
İmparator Nero döneminde, olası tepkilerden korkarak, Plinius herhangi bir idari görevden kaçındı, eserlerinde politik tartışmalardan uzak durdu. Nero'nun dostu ve hayranı olan Rabbi Josephus, Plinius'u ve diğer yazarları düşmüş İmparator hakkında yalan söyleme ve ona karşı derin bir nefret besleme ile suçladı. Plinius'un imparatorluk ailesine karşı tavrı kısa süre sonra M.S. 69 yılında arkadaşı Vespasian'ın tahtı İmparator Vitellius'tan alması ile değişti. Vespian, Plinius'u her bir eyaletin finansal işlemlerinden sorumlu olacağı İspanya, Galya ve Belçika'nın imparatorluk savcılığı pozisyonuyla ödüllendirdi. Bu görevi süresince sonrasında eserlerinde kullanacağı, bilhassa en meşhur eseri olan (M.S. 77 de yazmaya başladığı) 37 kitaptan(10 cilt) oluşan Naturalis Historia ya da Doğa Tarihi, olguları toplamaya başladı. Bu günümüze kadar ulaşan muazzam girişimi botanikten coğrafyaya, biyolojiden matematiğe, tarıma, sanatlara ve antropolojiye kadar birçok çeşitli konuyu kapsamaktaydı. Maalesef, zamansız ölümünden evvel eserini yeniden gözden geçiremedi.
M.S. 79 da Pompeii ve Herkulaneum şehirlerini küller altında bırakacak olan Vezüv Yanardağı patladığında tüm İtalya şok olmuştu. O zamanlarda Plinius, Campania yakınlarındaki Misenum filosunun komutanı olarak hizmet etmekteydi. Derin bilimsel merakı ile birlikte doğasından gelen merhametliliği onu Pompeii şehrinin vatandaşlarını tahliye etmek için yardımda bulunma çabasına girişmesine yöneltti.
Maalesef bu yiğitlik emsali çabası onun ölümüne sebep olacaktı; Pompeii havası yoğun bir kül bulutu altındaydı ve Plinius yardım için emirler yağıdırırken, basitçe botunun güvertesine uzandı ve öldü. Tarihçi Tacitus Plinius'un yeğeni ile iletişime geçti ve ona amcasının ölümüne dair sorular sordu. Yeğeninden şu cevabı aldı:
Sana amcamın ölümüne dair tanıklık göndermemi istemen benim takdirimi kazandı, ve eminim ki bu kaza senin senin kalemin tarafından meşhur edilecek ve onun görkemi sonsuza dek şanlı hale getirilecek. Başına gelen bu felaket onun mahvına sebep olmasına rağmen bu onun ebediyen hatırlanmasını da vaat ediyor gibi duruyor...
O, adının ebedi kılınmasına büyük katkıları olacak çok sayıda ve kalıcı eserler meydana getirdi.
Ne yazık ki Plinius'un adı yeğeninin öngördüğü kadar kalıcı olmadı. Bazıları tarafından hatırlansa da, Ovidius ve Vergilius gibi yazarların edindiği ünü elde edemedi. Birçok çalışması kayboldu; bizim onun hakkında edindiğimiz bilgiler diğer yazarlar vasıtasıyla elimize ulaşmıştır. Fakat, derin merakı ve dağlar dolusu çalışması onu imparatorluğun ürettiği en büyük isimler arasına yerleştirecekti.