Yunan filozofu Sokrates (MÖ 469/470-399), batı felsefesinin babası olarak kabul edilir. En bilinen öğrencisi Platon'dur ve Büyük İskender'in akıl hocası olan Aristoteles'i yetiştirmiştir. İlk olarak Sokrates tarafından geliştirilen Yunan felsefesi, İskender'in fetihleri sırasında bilinen dünyaya yayılmıştır.
Heykeltraş Sophronicus ve ebe Phaenarete'nin oğlu olan Sokrates, MÖ 469/470 yılında dünyaya gelmiştir. Gençliğinde müzik, jimnastik ve grammer (o dönemde her Yunan genci bu dersleri alıyordu) dersleri alan Sokrates, bir heykeltraş olan babasının izinden gitti. Gelenek bizlere, Sokrates'in olağanüstü bir sanatçı olduğu ve Akropolis yolundaki Graces heykelinin 2. yüzyıl toplumu tarafından bolca övgü aldığını söyler. Sokrates Yunan ordusuna onurlu bir şekilde hizmet etmiş ve Potidea Savaşı'nda General Alkibiadis'in hayatını kurtarmıştır.
Orta yaşlara geldiğinde, Sokrates'in arkadaşı Khairephon, Delphi'deki ünlü bir kahine, Sokrates'ten daha bilge bir kişi olup olmadığını sormuş ve kahinden “Hayır!” cevabı almıştır. Kahinin verdiği cevaba şaşıran ve kâhinin yanıldığını kanıtlamak isteyen Sokrates, kendi düşüncesine göre ve başka insanlar tarafından “bilge” kabul edilen kişilere gitmiş ve onları sorguya çekmiştir. Aldığı cevaplar onu dehşete düşürmüştür: “Bilgeliğiyle ün kazandığını düşündüğümüz kişiler neredeyse en yoksulken, sıradan olarak gördüğümüz pek çok insan pratik zekaları ile onlardan çok daha zekidir.” (Platon, Apology. 22) Sokrates'in pazar yerinde ihtiyarlarla yaptığı sohbetleri izlemekten zevk alan Atinalı gençlerin birçoğu, sonradan onun öğretilerinden etkilenmiş ve tutkularından vazgeçerek kendilerini felsefeye adamıştır (Yunanca “philo” sevgi ve “sophia” bilgi sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşan “philosophie”, bilgi sevgisi demektir). Bu gençlerin arasında, Kinik okulunun kurucularından Antisthenes ve Aristippos, düşünceleriyle Kıbrıslı Zenon'u etkileyen ve Stoa okulunun kurucusu Ksenophon ve aralarında en tanınan Platon (“Diyaloglar” da Sokrates'ten sıkça bahseder) vardır. Antik yazarlara göre, Sokrates'in ölümünden sonra kurulan önemli okulların hepsi, onun öğrencileri tarafından kurulmuştur.
Kurulan okulların çeşitliliği, Sokrates'in öğretilerinin yarattığı geniş çaplı etkiyi ve en önemlisi öğretileri üzerine yapılan yorumların ne kadar çeşitli olduğunu gözler önüne serer. Antisthenes ve Aristippos tarafından ele alınan ve birbirinden çok da farklı olmayan felsefi kavramlar, iyi bir yaşama ulaşmak için izlenebilecek tek yolun, hayattan haz almak olduğunu ve buna ancak özveride bulunup, kişisel kontrol sağlandığı takdirde ulaşılabileceğini söyler. Sokrates'in felsefeye yapmış olduğu en büyük katkı onu entelektüel uğraşlardan uzaklaştırarak, “fiziksel bilim” (Thales, Anaximandros, Anaximenes ve diğer Pre-Sokratlar tarafından takip edilen) ve etik ve ahlakın soyut dünyasına yaklaştırmış olmasıdır. Sokrates'in öğretilerini benimseyen okullar ne kadar çok olursa olsun, hepsi aynı ahlak anlayışının etrafında birleşiyordu. Bir okul tarafından benimsenen “ahlakı”ın sık sık kınanması, yeniden Sokrates'in esas mesajının farklı yorumlara çekilmesine sebebiyet veriyordu. Biliminsanları Platon'un Diyalogları'ndan yola çıkarak Sokrates'in hayatıyla ilgili güvenirken; Platon'un çağdaşları, “Diyaloglar”da Sokrates isimli hayali bir karakterle sürdürdüğü diyaloglar üzerinden kendi düşüncelerini aktardığını iddia ederdi. Platon'un çağdaşları arasında en kayda değer eleştiriler, Sokrates'in öğrencilerinden olan Phaidon ve Ksenophon'a aitti. Phaidon'un yazdıkları günümüze ulaşmamıştır ama Ksenophon'un “Memoriablia” adlı eserinde Platon'un gösterdiği Sokrates'i farklı bir şekilde anlatmıştır.
Her ne kadar öğretileri farklı şekilde yorumlansa da, Sokrates'in odak noktası güzel ve erdemli bir hayata nasıl ulaşılabileceği olmuştur. Platon'un “sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değmez” (Apollogy, 38b) iddiası müritlerine, toplumun dayattığı tanrılarla ilgili kabul edilen batıl inançların ve düşünce sistemlerinin peşinden gitmeden önce sorgulamaları için ilham verdiği tarihsel olarak doğrulanmıştır. Platon ve Ksenophon'un Sokrates tasvirleri arasında farklılıklar olsa da, ikisi de Sokrates'in toplumsal sınıf farklılıklarını ya da kişisel davranışlarla ilgili hiçbir şeyi önemsemeyen ve kadın, köle, hizmetkar ya da üst sınıf olarak insanları ayırt etmeden, herkesle kolaylıkla iletişim kurabildiğinden söz etmektedir. Antik Atina'da kişisel davranışlar “Eusebia” olarak bilinen kavramla tanıtılmış ve İngilizce'ye “dindarlık” olarak çevrilmişse de daha yakından bakıldığında “hizmet” ya da “yöne -dinî- sadakat” anlamına gelmektedir. Sokrates'in Eusebia tarafından yasaklanan toplumsal kuralları ihlal etmesi, toplumun önde gelenlerinin tepkisini çekmesine ve bu önde gelenler tarafından yasaları ihlal etme gerekçesiyle suçlandı.
MÖ 399 yılında şair Meletos, Anytos ve Lykon tarafından dinsizlik ile suçlanan Sokrates ölüm cezası almıştır. Hakkında ele alınan resmi iddianameye göre: “Sokrates ilk olarak toplum tarafından inanılan tanrıları reddettiği ve onların yerine yenilerini sunduğu için ve ikinci olarak gençlerin aklını çelerek onları yoldan çıkardığı için suçludur.” “Otuz Tiranlar” belasından daha yeni kurtulmuş olan ve hala yıkımları onarmaya çalışan Atina'nın Sokrates'e bu suçlamayı kişisel ve siyasi amaçla yaptığı öne sürülmüştür. Sokrates'in bu rejimle bağlantısı tiranların en kötülerinden biri olduğunu söyleyen eski öğrencisi Kritias, onu bu işe Sokrates'in sürüklediğini söylemesi ile olmuştur. Ayrıca Platon, Menon Diyaloğu'nun bir bölümünde Anytos'un, Sokrates'i oğlunu yoldan çıkarmakla suçladığı iddia edilmektedir. Sokrates'in öğretilerinden etkilenip, siyaseti bırakana kadar Anytos oğlunu siyasetle ilgilenmesi için yetiştirmişti. Sokrates'i gençliği yoldan çıkarmakla suçlayanlar Kritias'ı örnek olarak gösterseler de jüri tarafından önceden bilindiği için mahkemede kullanılmamıştır.
Arkadaşlarının önerilerini ve hatibi Lysias'ın yardımlarını reddeden Sokrates, mahkemede kendi kendini savunmayı tercih etti. Antik Atina'da avukat yoktu, savunma için hatip tutulurdu. Aralarında hizmeti en pahalı olan Lysias'tı ama Sokrates'e duyduğu saygıdan dolayı ona hiçbir ücret talep etmeden yardım etmeyi önerdi. Hatipler tarafından genellikle sanıklar, yanlış suçlamaya maruz kalmış iyi bir adam olarak tanıtılırdı ve mahkeme de Sokrates'ten bu şekilde bir savunma bekliyordu. Atina mahkemesi karşısında kendini savunması ve hayatı için yalvarması beklenirken Sokrates suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışarak mahkemeye meydan okumuş ve kendini bir at sineğine benzeterek Atinalıları uyanık ve tetikte tutarak, onlara fayda sağladığını savunmuştur. Sokrates'e ölüm cezası yerine verilecek bir ceza önerme zamanı geldiğinde, Sokrates onu Olimpiyat Oyunları kahramanlarına ev sahipliği yapan Prytaneum'da, bedava yiyecek ile onurlandırmaları gerektiğini söyledi. Bu öneri Atina şehrine ve Prytaneum kahramanlarının onuruna yapılan büyük bir hakaret olarak algılandı. Mahkemede hayatları için yalvarması beklenen mahkûmlar, kahramanlara özgü bir şekilde onurlandırılamazdı.
Mahkum edilen Sokrates, ölüm cezasına çarptırıldı. (Ksenophon, Sokrates'in böylesine bir son arzuladığını söyler ve Platon'un “Sokrates'in Savunması” [Apology]'ndaki yorumu bunu doğrular niteliktedir). Platon'un Euthypron, Sokratesi'in Savunması, Kriton ve Phaidon eserlerinde kronolojik olarak anlatılan son günlerinde, Sokrates ölüm gününde (baldıran zehri içer), Atina'daki hücresinde etrafındaki arkadaşlarıyla tasvir edilir ve bu diyalogda Platon onu “Bu dostumuzun sonuydu ve bence en bilge, en adaletli ve hayatımda tanıdığım en iyi adamdı,” (Phaedo,118) diye anlatır.
Sokrates'in öğrencilerinin eylemleri üzerindeki etkisi, hayatı, öğretileri ve ölümü hakkında yapılan yorumları şekillendirdi ve öğretilerinden yola çıkarak kendi felsefe okullarını yaratıp, öğretmenleri ile ilgili anılarını kaleme aldılar. Bütün bu yazılardan günümüze sadece Aristophanes'in Sokrates karikatürü, Platon'un ve Ksenophon'un eserleri kalmıştır ve Aristoteles'in geç dönem eserleri bize Sokrates'in hayatı hakkında pek çok şey anlatmaktadır. Kendisi düşünceleriyle ilgili hiçbir şey yazmadı ama hakikati ararken söyledikleri ve yaptıkları dünyayı değiştirirken, bugün hala insanları etkilemeye devam ediyor.