Moğol İmparatorluğu

Tanım

Mark Cartwright
tarafından yazıldı, Doğa Çelik tarafından çevrildi
11 Kasım 2019 tarihinde yayınlandı
X
Mongol Warriors in Battle (by Unknown Artist, Public Domain)
Savaşta Moğol Askerleri
Unknown Artist (Public Domain)

Moğol İmparatorluğu (1206-1368) Cengiz Han (hükmü 1206-1227) tarafından kurulmuştur, kendisi ilk Büyük Kağan'dır, yani Moğol halklarının evrensel yöneticisi. Cengiz imparatorluğu Asya bozkırlarındaki göçmen kabileleri biraraya getirerek ve inanılmaz başarılar elde eden hızlı, hafif, koordine edilmiş süvariler oluşturarak şekillendirmiştir. Sonucunda imparatorluk Karadeniz'den Kore'ye kadar Asya'yı domine etmiştir.

İnanılmaz başarılı biniciler ve okçular olarak Moğollar, Orta Asya'da ve ötesinde durdurulamaz bir güç olmuşlar, İran, Rusya, Doğu Avrupa, Çin gibi çeşitli yerlerde orduları mağlup etmişlerdir. Cengiz'in soyundan gelenler imparatorluğun birer parçasını -hanlıkları- yönetmişlerdir, en güçlüsü Çin'deki Moğol Yuan Hanedanlığı'dır (1271-1368) ve Kubilay Han tarafından (hükmü 1260-1279) kurulmuştur. Zamanla Moğollar, işgal ettikleri yerleşik hayattaki halkların yaşam tarzlarını benimsemeye başlamışlar, geleneksel şamanizmden Tibet Budizmine veya İslam'a yönelmişlerdir. Bunun sonucunda kültürel kimliklerini kaybetmelerinden öte ordularının güçleri de azalmıştır, dört hanlıkta hanedanlık mücadeleleri başlamış, birbirlerinin ordularıyla savaşmışlardır. Günümüze ulaşan mimari yapıtları veya politik kurumları olmamasına rağmen, Moğollar dünya kültürüne genişletilmiş Doğu ve Batı ticari ağlarıyla, diplomatik ilişkileriyle, misyonerlerin hareketleriyle ve Avrasya'dan Uzakdoğu'ya seyahat eden gezginleriyle katkıda bulunmuşlardır.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Bozkır Göçmenleri

'Mavi Gökyüzü' tanrısı Tengri, kabile liderlerinin inanışına göre Moğol halkına dünyayı yönetmeleri için ilahi yetki vermiştir.

Moğollar, başlarda çobanlık yapan göçmenlerdi ve Asya bozkırlarında yaşıyorlardı. Güttükleri hayvanlar arasında koyunlar, keçiler, atlar, develer ve Tibet sığırları vardı. Bu kabileler mevsimlere göre hareket ediyor, daire şeklindeki keçe çadırlarda yani yurtlarda (gers) geçici olarak konaklıyorlardı. Moğolistan'ın iklimi oldukça sert olduğundan kıyafetleri de bunu yansıtıyordu: kıyafetler sıcak tutar, dayanıklı olur ve kullanışlı tasarlanırlardı. Koyun yününden yapılan keçe ve hayvan kürkleri kıyafet yapımında kullanılan en yaygın materyaldi. Kadınlar ve erkeklerin giyim tarzı oldukça benzerdi: topuksuz botlar, bol pantalonlar, deriden kemerle uzun bir kaban (deel); kulaklıklı, koni şeklinde bir şapka. İç çamaşırları ise sıklıkla pamuktan veya ipekten yapılırdı.

Traditional Yurts
Geleneksel Yurt Çadırları
Michael Chu (CC BY-NC-ND)

Moğolların beslenme şekli süt kaynaklıydı. Peynir, yoğurt, tereyağı, kurutulmuş süt kaymağı (kurut) sıklıkla tüketilirdi. Hafif alkollü bir içecek olan kumis kısrak sütünden yapılır, fazlaca içilirdi. Sürüler önemli süt, kürk, yakıt için dışkı kaynağı olduğundan et için kullanılmazlar, bunun yerine et daha çok avlanılarak elde edilirdi. Toplayıcılar da yabani meyveler ve sebzeler getirirdi. Kışa hazırlık ve özel ziyafetler için et olsun diye bazen özel avlar düzenlenirdi. Bu özel avlarda nerge adı verilen bir strateji kullanılırdı. Bu stratejide biniciler bozkırın büyük bir alanını çevrelerdi, avları yavaşça -bu avlar dağ sıçanı da olabilirdi kurt da- bozkırın daha dar bir alanına doğru sürerler, böylece at üstündeki okçular için rahat hedefler haline getirirlerdi. Nergede kullanılan teknikler, organizasyon ve disiplin Moğollar savaştayken de işe yarardı. Söz edilmiş olan Ortaçağ Moğol günlük hayatı günümüzde Asya'da bulunan bozkır göçmenlerinde hala gözlemlenmektedir.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Göçmen toplumlarda genelde erkekler ava çıkıp kadınlar yemek yapsa da iş bölümü pratikte bu kadar net değildi, iki cinsiyet de ok kullanmak ve ata binmek gibi eylemlere hakimdi. Kadınlar hayvanlarla ilgilenir, kampları kurup toparlar, vagon sürer, çocuklara bakar, stok hazırlar ve misafir ağırlarlardı. Dönemin diğer Asya kültürleriyle kıyaslandığında kadınlar daha fazla hakka sahipti, miras olarak mülk alabiliyor, sahibi olabiliyorlardı. Büyük Kağanlar döneminde naip olarak görev alan kadınlar da olmuştu. Moğol hayatında kadınların aktif olarak yer aldıkları bir diğer alan ise dindi.

Dini İnançları

Moğol dininde herhangi bir kutsal metin veya özel seremoniler bulunmuyordu, esasında inanışları canruhçuluk, atalara tapınma ve şamanizmin bir senteziydi. Ateşin, toprağın, suyun, dağlar gibi etkileyici coğrafik oluşumların, fırtınaların ruhları olduğuna inanılırdı. Şamanlar hem kadın hem erkek olabilirdi ve Moğol inancına göre transa geçerek kaybolmuş ruhları bulup gelecekteki ilahi olayları öngörebilirlerdi.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Moğolların inandığı Nestor Hristiyanlığı ve 14.yüzyıldan sonra Tibet Budizmi (Lamaizm) gibi başka inançlar da vardı, bunların içinde de şamanik düşüncelerin olması muhtemel bir etkendi. İslam ise Batı hanlıklarında yaygındı. Ancak hepsinden önde en yaygın inanç, iki ilah olduğuydu: bereketi sembolize eden Toprak ya da Ana Tanrıça yani Etugen (Itugen) ve 'Mavi Gökyüzü' ile 'Sonsuz Cennet' lakaplarına sahip Tengri (Gok Monggke Tenggeri). Kabile elitlerinin inandığına göre, Tengri'nin Moğol halkına dünyaya hükmetme yetkisi verdiği düşünülürdü. Ki Cengiz Han ve ardılları da neredeyse tüm Asya kıtasını ele geçirip dönemin en büyük imparatorluğunu kurarak bunu gerçekleştirmişti.

Cengiz Han'ın İmparatorluğu Kuruşu

Cengiz Han, topraklarını acımasız diplomasi, savaş ve terör taktikleriyle geliştirdi.

Moğol göçmen kabileleri o zamanlar zorlu şartlara alışıktı, doğal hayatta hareket halinde yaşıyor, çocukluktan ata binmeyi ve okçuluğu öğreniyorlardı. Bu yaşam tarzı onlara güçlü savaşçılar olmalarını sağlıyor, uzun ve karmaşık seferlerde başarılı kılıyor, kısa sürede az erzakla toprak işgalinde uzaklara gitmelerini kolaylaştırıyordu. Kadınlara ait olan kamp kurma ve taşıma görevleri savaşta da işe yarıyordu çünkü savaşçı kocalarının seferler sırasında ihtiyacı olan kritik lojistik ihtiyaçlarda kolaylıkla destek verebiliyorlardı. Cengiz Han belki de farklı kabilelerin ve klanların birleştirilip Moğolların dünyaya hükmetmesinin sağlanılabileceğini anlayan ilk Moğol lideriydi.

1162 yılında Timuçin ismiyle doğmuş olan Cengiz, zorlu bir çocuk geçirmiş, terk edilmiş, fakirlik içinde yaşamış ancak zamanda Kerait kabile lideri Toghril'in yanında ordu komutanı seviyesine yükselmişti. Cengiz'in hayatını ve zamanını en iyi anlatan ve şuanda da imparatorluğun erken dönemini anlatan en önemli eser 13.yüzyıla ait Moğolların Gizli Tarihi eseridir. 1195 yılından 1205 arasındaki on yılda Cengiz kendi hakkıyla liderlik seviyesine yüklenmişti. Cengiz Han, topraklarını acımasız diplomasi, savaş ve terör taktikleriyle geliştirdi, birçok diğer savaşçı için iki seçim vardı: bu yeni, genç lidere katılmak veya idam edilmek. Tartarlar, (Ortaçağ yazarları bu terimi yanlış olarak Moğollara da atfetmişlerdir) Kereyidler, Naymanlar, Merkidler sırayla dize getirilmiştir. Sonunda 1206 yılında tüm kabile liderlerinin büyük toplantısı gerçekleştirilmiştir (kurultai) ve Cengiz Han (Chinggis Khan) Büyük Kağan yani Moğolların 'evrensel yöneticisi' ünvanını almıştır.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Map of the Mongol Empire
Moğol İmparatorluğu'nun Haritası
Arienne King (CC BY-NC-SA)

Kağan, hükmettiği diyarı birleştirmek için çeşitli değişiklikler yaptı. Bunlardan ilki Uygur Türkleri'nden esinlenilerek Moğol dilini yazıya dökmekti, ikincisi ise bağlayıcı kanunlar yani yasa oluşturmaktı. Yam'ın kurulmasıyla beraber iletişim daha da güçlendi, yam sisteminde habercilerin yollarda kullanılabileceği konaklama alanları bulunuyordu. İmparatorluk, yükselmeye başlamıştı ancak daha da genişleyecekti.

Genişleme: Kuzey Çin ve İran

Moğol kabile liderlerinin güçlerini muhafaza etmek için genelde kullandıkları strateji, aldıkları ganimetleri sadık takipçilerine paylaştırmaktı ve Cengiz'in taktiği de aynen bu şekildeydi. Moğol ordusunda merkezde 10 bin erkekte oluşan kağana ait özel korumalar yani kesikten vardı. Reisler ise imparatorlukta önemli idari pozisyonlara yerleştirilirlerdi. Ek birlikler ise Moğol kabilelerinden veya müttefiklerden, işgal edilmiş topraklardan toplanırdı. Ana saldırı hafif süvariler tarafından gerçekleştirilir, Moğol bileşik yayında uzman okçular saldırırdı. Moğol atları da savaşta ayrı öneme sahipti çünkü dayanıklılar ve yüksek kondisyona sahiplerdi, aynı zamanda sıklıkla çiftleştirdikleri Moğol atlarının sayısı fazla olduğundan her binicinin yedek 16 atı bulunuyordu, böylelikle ordu uzak mesafeleri hızla geçebiliyordu.

Cengiz'in Büyük Kağan olduktan sonraki ilk hedefi Jin devletiydi (Jurchen Jin Hanedanı olarak da geçer, 1115-1234) ve Kuzey Çin'de bulunuyordu. Moğol süvarilerinin hızı ve kullandıkları terör taktikleri kuşattıkları şehirlerde başarı elde etmelerini sağladı, fazlaca ganimet buldular. İçten çökmeye başlamış Jin devleti güneye geri çekilmek zorunda kaldı. Aynı anda saldırdıkları bir diğer bölge Tangut devleti Xi Xia'ydı (diğer ismiyle Hsi-Hsia, 1038-1227). Bu devlet de Kuzey Çin'de bulunuyordu ve Cengiz'in Doğu Asya'ya da ilerlemiş olan durdurulamaz ilerleyişine karşı durabilecek güce sahip değildi. Bu dönemdeki üçüncü hedef, Çin'deki Song Hanedanlığı'ydı (Sung olarak da geçer, 960-1279). Komşularına kıyasla daha güçlü ve daha zengin olan bu devlet, onlara göre daha dayanıklı çıktı. Cengiz yine de bazı şehirlerini yağmalayarak geri döndü. 1219 yılına gelindiğinde Kuzey Kore dahi Cengiz tarafından saldırıya uğramıştı çünkü Cengiz, oraya kaçmış Khitan kabilelerini kovalıyordu.

Reklamları Kaldır
Advertisement

Bust of Genghis Khan
Cengiz Han Büstü
Jim Garamone (Public Domain)

Cengiz Han, 'evrensel yönetici' ünvanına layık olmak için hedefini Batı Asya olarak çevirdi. 1218'de Pers Khwarazm İmparatorluğu'na saldırdı. 100,000 erkekten oluşan bir Moğol ordusu Bukhara ve Semerkant gibi önemli şehirleri işgal ederek ilerlemeye başladılar. 1221'de Moğollar kuzey Afganistan'ı ele geçirdiler. 1223'te Kalka'da Rus ordusu yenildi, buradan ordu eve geri dönerken Hazar Denizi'ni çevreledi. Bölgenin Müslümanlarının artık Cengiz Han için yeni bir lakapları vardı: 'Lanetli Olan'. Meydanlar temellerine kadar yok edilmişti, siviller katledilmişti, sulama sistemleri dahi yıkılmıştı. Sadece yirmi yılda Asya dünyası baştan aşağı değişmişti. 18 Ağustos 1227'de bilinmeden bir hastalıktan dolayı Cengiz Han vefat etti, ancak gelen ardılları Moğolların yarattığı yeni dünyanın süregelmesi için ve kurucusunu dahi geride bırakması için çabalamaya devam ettiler.

Ögedey Han'ın Avrupa Seferi

Cengiz ölümünden önce imparatorluğun dört oğluna paylaştırılmasına karar vermişti: sırayla oğlu Jochi, Chagatai (Chaghadai), Tolui (Tului) ve Ögedey (Ogodei) farklı hanlıkları yönetiyordu (ancak Jochi 1227'de babasından önce vefat edecekti). Ögedey yeni Büyük Kağan oldu (hükmü 1229-1241) ve böylece bütün Moğolların lideri haline geldi. Birleştirilmiş imparatorluk M.S. 1260 yılında dört hanlığın özerklik elde etmesine kadar ayakta kaldı (aşağıda ek bilgi mevcuttur).

Ögedey Han, Moğol devlet aparatını imparatorluk korumaları ve bakanlarını vali olarak (daruqachi) atadı ve böylece düzeni sağlamlaştırdı. Ardından nüfus sayımı yaptı ve bir vergi sistemi yerleştirdi (direkt mülkiyetleri ele geçirmek yerine). 1235 yılında Moğolistan'daki Karakorum (Qaraqorum) başkent olarak seçildi. Yam sistemi genişletildi, ticaret yollarının yanında kuyular da korumaya alındı, gezgin tüccarları ordu korumaya başladı.

Ordu seferlerine gelince Ögedey, öncülünün kaldığı yerden devam etti. 'Dört Tazı' olarak adlandırılan dört komutandan biri olan başarılı Subutay'ın (Sube'etei olarak da geçer, 1176-1248) da yardımıyla 1230-31'de Jin'e saldırdı. Jin başkenti Kaifeng 1233 yılında düştü ve 1234'teki sefer Jin imparatoru Aizong'un (hükmü 1224-1234) intaharıyla beraber sona erdi. Jin devleti tamamen ortadan kalktı. Bu dönemde bir yandan da Kore sıklıkla yağmalanıyordu.

Mongol Warrior Reconstruction
Moğol Savaşçısı Canlandırması
William Cho (CC BY-SA)

1235'te Subutay Orta Asya'daki seferleri kontrol etti, Tiflis (Tbilisi) gibi şehirler ele geçirildi. 1236'dan 1242'ye kadar 150,000 erkekten oluşan ordu beş farklı birliğe bölündü ve Kazakistan/Özbekistan üzerinden Volga Nehri civarına, Doğu Avrupa'ya harekete geçti. Zaferler çeşitli seferlerde ardı ardına geldi: Bulgarlar, Ruslar, Lehler, Macarlar yenildi. Aniden bu bölgede beliren bu yeni düşman süvarileri 'şeytanın atlıları' olarak adlandırıldı. Kiev ("140), Krakow (1241), Buda ve Pest (1241) gibi büyük şehirler sırayla yağmalandı. Bu yağmaların sonu, 1241'de Ögedey'in ölümüyle gerçekleşti, bundan dolayı yeni kağan seçimi için Moğol liderlerinin başkent Karakorum'a dönmesi gerekiyordu. Sırayla gelecek iki kağan Guyuk Han (hükmü 1246-1248) ve Mongke Han (hükmü 1251-1259) oldu, arada naipler atandı, ancak Moğol seferlerini yeni bir seviyeye çıkaracak isim Cengiz'in torunu Kubilay olacaktı.

Kubilay Han'ın Çin ve Japonya'ya Seferleri

Kubilay Han'ın hükmü 1260'tan 1294'e kadardır, ancak bundan çok daha önce Mongkhe Han ile Song Çin'ine karşı gerçekleştirilen seferde kendini kanıtlamıştır. Kubilay Büyük Kağan olabilmek için küçük kardeşi Ariq Boke (1219-1266) ile savaşmıştır ve kazanmıştır. İmparatorluk dörde bölünmüş olsa da Kubilay'ın hanlığı en zengin olandır. Kubilay buna rağmen daha büyük bir ünvan peşindedir: Çin imparatoru. Sonuç olarak, Song Hanedanlığı'na yeniden saldırılmıştır, fakat bu sefer Kubilay, Batı Asya'dan öğrenilen üstün mancınıkları kullanarak kuşatma taktiğini denemiştir. Sonraki 11 yıl boyunca şehirler sırayla düşmüştür ve başkent Lin'an'ın 28 Mart 1276'da düşüşüyle beraber kısa sürede Song Hanedanlığı ortadan kalkmıştır. Son kalan Song direnişi de 19 Mart 1279'da Yaishan'da (günümüzde Macao) gerçekleşen deniz muharebesinde -Moğolların savaşta yeniliklere adapte oluşunun göstergesidir- bastırılmıştır. Kubilay, kendisinden önce gelen bütün göçebe kabilelerin hayalini gerçekleştirmiştir: inanılmaz güçlü ve zengin Çin'in fethi.

1271 yılında Kubilay kendisini Çin imparatoru olarak ilan etti ve böylece 'köken' ya da 'merkez' anlamına gelen Yuan Hanedanlığı kuruldu. Daidu (Beijing) yeni başkent yapıldı, kuzeydoğudaki Xanadu (Shangdu) ise imparatorun yazlık sarayı seçildi. İşgalciden öte idari yeteneğini de gösteren Kubilay, bu devasa devleti 12 bölgeye böldü, tüccarların avantajına vergi düzenlemeleri yaptı, kağıt parayı yaygınlaştırdı ve yol ile kanal şebekelerini malzemeler daha kolay taşınsın diye düzenledi. Ancak Kubilay bununla yetinmeyip 1274'te ve 1281'de Japonya'ya iki saldırı gerçekleştirdi. Bu iki saldırı da Japonların kamikaze yani 'ilahi rüzgarlar' adını verdikleri felaket kasırgalar ve yerlilerin direnişi sayesinde başarısız oldu. Pes etmeyen Kubilay yönünü Güneydoğu Asya'ya çevirdi, Vietnam'a, (1257, 1281, 1286) Burma'ya (1277 ve 1287), ve Java'ya (1292) saldırdı ancak sonuçları çeşitliydi: bazen kazandı, bazen yenildi. Moğol İmparatorluğu zirvesine erişmişti ve 13.yüzyılda gerilemeye başlayacaktı.

Four Khanates of the Mongol Empire
Moğol İmparatorluğu'ndaki Dört Hanlık
Arienne King (CC BY-NC-SA)

Hanlıklar ve Çöküş

Büyük Kağanlar Moğol İmparatorluğu'nun doğu kısmıyla meşgulken, merkez ve Batı kendi başlarınaydı. Batı Avrasya bozkırlarındaki Altın Orda Cengiz'in torunu Batu Han tarafından (ölümü 1255) 1227 yılında kuruldu. Diğer hanlıklar düştüğünde dahi ayakta kalmaya devam etti ve 1480'de varlığı sona erdi, 14.yüzyılın ortalarından itibaren bölgede Ruslar ve Litvanyalılar varlıklarını sürdürdü. İran merkezli Ilkhanate ise yine Cengiz'in torunlarından Hulegu (ölümü 1265) tarafından 1260 civarında kurulmuştu. Sürekli Güneydoğu'daki komşusu Memlük Sultanlığı (1261-1517) tarafından tehdit altındaydı ve sonunda 1335 yılında hanedanlık mücadelelerinden dolayı yıkıldı. Chagatai Hanlığı ise Cengiz'in ikinci oğlu Chagatai (1183-1242) tarafından kurulmuştu ve devlet yapısında Moğol göçmen yaşamı ve pratikleri süregeliyordu. Bu hanlık da hanedanlık mücadelelerinden dolayı 1363 yılında yıkıldı.

Bu üç Batı hanlığı sürekli sınır çatışması içindeydi. Sırayla devlet dini olarak İslam'ı seçmeye başladılar, ancak bu da çatışma sebebi haline geldi. Ilkhanate ve Chagatai Hanlıkları sonunda Timurid İmparatorluğu'nun (1370-1507) kurucusu Timur (Tamerlane) tarafından ele geçirildi. Yuan Çini ise artık tanıdıklaşmış, rekabet içindeki grupların iç savaşından, zayıf ekonomiden, hastalıklardan ve yerel isyanlardan dolayı yıkıldı. 1368'te yerine Ming Hanedanlığı geldi. Sonunda, Moğollar kolaylıkla işgal ettikleri yerleşik toplumların bir parçasına dönüşmüşler, yeni fikirlere ve teknolojilere açık diğer halklar tarafından işgal ettikleri toplumlar gibi zayıf hale düşmüşlerdi.

Moğollardan Kalan Miras

Moğollar, modern müze müdürlerine düzenlemeleri gereken fazla sayıda sanat eseri veya güzelliğine hayran olunacak mimari yapılar bırakmamalarına rağmen farklı türde bir miras bırakmışlardır. Dünyaya yaptıkları belki de en büyük katkı, Doğu ve Batı arasında oluşturdukları bağlardır. Döneminin en büyük topraklarına sahip Moğol İmparatorluğu, neredeyse dünyanın beşte birini kaplıyordu ve orduları bir noktada Cermen şövalyelerle dövüşürken diğer noktada samuraylarla savaşıyordu, ki bu iki toplum gelen yeni düşmanı hiç tanımıyordu. Bundan ötürü Çinliler ve Avruplalılar birbirlerinin topraklarına canavarların mitolojik mekanları gözüyle bakarlardı. Marco Polo (1254-1324) gibi gezginlerin, elçilerin, misyonerlerin ve tüccarların özgürce Asya'da dolaşabilmesiyle beraber iletişim arttı ve böylece fikirler, dinler başka topraklara ulaştı. Barut, kağıt, matbaa ve pusula Avrupa'ya tanıtıldı. Moğollar yeme alışkanlıklarını da yaydılar, örneğin et suyuyla yapılan yahni türü sulen (shulen) günümüzde dahi Asya'da tüketilmektedir. Ancak Avrupa'ya daha az avantaj sağlayan durumlar da olmuştur. Kara Veba (1347-1352) uzak Çin'den Karadeniz'e geçmiş, oradan Venedik üzerinden Avrupa'nın geri kalanına ulaşmıştır. Şuan ise Moğolistan'da imparatorluk saygıyla anılmaktadır, her şeyi başlatan Cengiz Han saygıyla anılır ve şuan Moğolistan başkenti Ulan Batur'da anmak için sıkça seremoniler düzenlenir.

Çevirmen Hakkında

Doğa Çelik
Doğa, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler mezunu, şuanda da yüksek lisansını uluslararası ilişkiler alanında yapıyor. Tarih, devlet politikaları ve tehlikedeki diller konularında makaleleri ve çevirileri mevcut.

Yazar Hakkında

Mark Cartwright
Mark, tam zamanlı yazar, araştırmacı, tarihçi ve editördür. Özel ilgi alanları arasında sanat, mimari ve tüm medeniyetlerin paylaştığı fikirleri keşfetmek yer almaktadır. Siyaset Felsefesi alanında yüksek lisans derecesine sahiptir ve WHE Yayın Direktörüdür.

Bu Çalışmayı Alıntıla

APA Style

Cartwright, M. (2019, Kasım 11). Moğol İmparatorluğu [Mongol Empire]. (D. Çelik, Çevirmen). World History Encyclopedia. alınmıştır https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-17448/mogol-imparatorlugu/

Chicago Formatı

Cartwright, Mark. "Moğol İmparatorluğu." tarafından çevrildi Doğa Çelik. World History Encyclopedia. Son güncelleme Kasım 11, 2019. https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-17448/mogol-imparatorlugu/.

MLA Formatı

Cartwright, Mark. "Moğol İmparatorluğu." tarafından çevrildi Doğa Çelik. World History Encyclopedia. World History Encyclopedia, 11 Kas 2019. İnternet. 30 Nis 2024.